"Diyarbakır Kutlu Doğum ve Ak Parti"

"Diyarbakır Kutlu Doğum ve Ak Parti"

Bugün yaklaşık on yıldan fazla muhatap olduğum bir soru üzerinde durmak istiyorum.

Mehmet Göktaş'ın yazısını iktibas ediyoruz

Bugün yaklaşık on yıldan fazla muhatap olduğum bir soru üzerinde durmak istiyorum.

Ne zaman bir Kutlu Doğum etkinliği sonrasında batıya gitsem özellikle Türk kökenli kardeşlerimiz bana şöyle demişlerdir:

“Hocam, Diyarbakır'ı televizyondan izledik, maşaallah ne muhteşemdi neydi o kalabalık, o coşku? Peki, o zaman orada niçin Ak Parti kazanamıyor, niçin belediye başkanlığını alamıyor?”

Ben de diyorum ki; bu sorunun muhatabı ben değilim, Ak Partidir, gidip onlara soracaksınız. Diyeceksiniz ki; İslam için, Allah için, Peygamber Aleyhisselam için Türkiye'nin hatta dünyanın hiç bir yerinde bu kadar kalabalık, bu kadar insan bir araya gelemiyor, en azından dört saat o meydanda bekliyor ve durmadan tekbir, tehlil ve salavat getiriyor. Siz Ak Parti olarak orada niçin kazanamıyorsunuz, nasıl oluyor da bu insanların reylerini alamıyorsunuz, her defasında büyük farkla HDP kazanıyor?

Demek oluyor ki mevcut iktidar o bölgenin oylarını almak için olsun, gerek çözüm sürecini başarıya ulaştırmak için önceleri İstasyon Meydanını, daha sonra Nevruz alanını hınca hınç dolduran dindarları ya görmüyor, ya muhatap almıyor. Aday belirlerken onlarla istişare etmiyor, onları yok sayıyor.

Geçmişteki çözüm sürecini yürütürken de, akil adam tercihinde de hep şarkıcıları, türkücüleri, çalgıcıları muhatap almış, onları tercih etmişti ve bu ülke bundan dolayı büyük bedel ödemişti.

Sonra benim meydanları dolduran bu insanları Ak Partiye yönlendirme gibi bir görevim de yoktur. Hele bu saatten sonra, HÜDA PAR kurulduktan sonra.

“Peki hocam, bu şekilde bölünme, parçalanma olmayacak mı?” diyecek bu kardeşler ve demeye de başladılar.

Bu sorunun da muhatabı ben değilim, aynı şekilde Ak Partidir. Yani bölünmeyi parçalanmayı önleyecek olan Ak Partidir.

Tabii, kibirlerini yenebilir, burunlarından kıl aldırmama hastalığından vazgeçebilirlerse.

Sıfırın altında bilmem kaç rey alabilen bir partinin defalarca kapısına varıp yalvaranlar, memleketin menfaati uğruna kendi çıkarlarından vazgeçen sadece ümmetin maslahatını ve menfaatini gözeten bu güzel topluluğu görmezden geliyorsa, yapılacak bir şey kalmamıştır. Demek ki daha ödeyecekleri bedeller bitmemiş.

Her defasında bize bu soruyu soran insanlar bir de Ak Partinin kapısını çalsınlar ve taleplerini iletsinler vesselam.