DİB ve İslamoğlu'ndan Karşılıklı Açıklama

DİB ve İslamoğlu'ndan Karşılıklı Açıklama

DİB kamuoyunda yer alan Hz. Hatice ile ilgili tartışmaya ilişkin açıklama yaparken yazar İslamoğlu da konuya ilişkin açıklamalarda bulundu...

Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan, son zamanlarda kamuoyunda yer alan Hazreti Muhammed'in eşi Hazreti Hatice ile ilgili tartışmaya ilişkin açıklamada bulundu.
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Amacı, niyeti, bağlamı ne olursa olsun, iffet ve fedakarlığın sembol ismi, mümin yüreklerin ortak sevgisi, Peygamberimizin her daim övgüyle andığı eşi Hazreti Hatice validemize dair beyan ve yaklaşımlarda en küçük bir nezaketsizlik, dikkatsizlik yapılamaz" ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada ayrıca, "İslam'ın ilke ve değerleri, örnek şahsiyetlerin güzide ahlakı, müminlerin annelerinin asil hayatları edep dışı ifadelerle hem anlatılamaz hem de savunulamaz." denilerek "nezaket ve eleştiri sınırlarını aşarak kaba ve yakışıksız ifadelerde bulunan Başkanlığımız mensuplarıyla ilgili de gereken işlemler yapılacaktır." mesajı verildi.

Bahsi geçen açıklama şu şekilde;

"Hazreti Hatice, aile olmanın şeref ve sorumluluğunu omuzlamış muazzez bir isimdir. Müminlerin annesi olarak tarihimiz boyunca bütün Müslümanlar tarafından büyük bir saygı, hürmet, muhabbet ve minnetle anılmıştır. Dolayısıyla amacı, niyeti, bağlamı ne olursa olsun, iffet ve fedakarlığın sembol ismi, mümin yüreklerin ortak sevgisi, Peygamberimizin her daim övgüyle andığı eşi Hazreti Hatice validemize dair beyan ve yaklaşımlarda en küçük bir nezaketsizlik, dikkatsizlik yapılamaz. Onun Peygamber Efendimizle evliliğinden önceki ve sonraki hayatı, şahsiyeti ve hatırası hakkında özensiz ve saygısızca konuşulamaz. Bu bağlamda herkes, gerekli hassasiyeti ve duyarlılığı göstermek, kullandığı kelimelere dikkat etmek, İslam'ın örnek şahsiyetlerinden bahsederken daha dikkatli olmak ve İslam'ın edep ve nezaketine uygun davranmak zorundadır.

Parçacı ve ön yargılı bir bakış çözüm değil sorun üretecektir. Ayrıca doğruya ulaşma ve hakikati muhafaza etme adına eleştiriyi önemli bir değer kabul eden İslam düşüncesi, eleştiri ahlakını da eleştirinin kendisi kadar önemli görmüştür. Dolayısıyla eleştiri adına, hakaret ve küfür içeren ifadeler, kaba ve çirkin cümleler asla yüce dinimiz İslam'ın ilim ve ahlak anlayışıyla bağdaşmaz. İslam'ın ilke ve değerleri, örnek şahsiyetlerin güzide ahlakı, müminlerin annelerinin asil hayatları edep dışı ifadelerle hem anlatılamaz hem de savunulamaz. Bu bağlamda nezaket ve eleştiri sınırlarını aşarak kaba ve yakışıksız ifadelerde bulunan Başkanlığımız mensuplarıyla ilgili de gereken işlemler yapılacaktır."

 

 

 

Yazar Mustafa İslamoğlu, tartışma konusu olan Hz. Hatice hakkındaki ifadelerinin izahatını yaptı, sözlerinin çarpıtıldığını dile getirdi.

İslamoğlu’nun açıklaması şöyle:

DİYANET NEYİ AÇIKLADI?

Bir tarikatın müritleri, uzun bir süredir örgütlü ve periyodik linç operasyonu yürütüyor.

Bu tarikatın bir başbayisinin ‘atlı parodisi’ sosyal medyanın diline düştü. Kurtuluşu yeni bir linç operasyonunda buldular.

Lince meze malzemeleri ise 2014 Ramazan’ı “İftar Saati” konuşmam. Bu konuşma beş yılda 54.000 kez izlenmiş ve bize ulaşan bir itiraz olmamış.

https://www.youtube.com/watch?v=ScOPLUkkN3o

Konuşmanın konusu, Hz. Peygambere sık yapılan “şehvet delisi” iftirasını çürütmek. Anafikri şu: PEYGAMBERİN ÇOK EVLİLİĞİ ŞEHVET DEĞİL ŞEFKAT EVLİLİĞİYDİ.

Buna Hz. Hatice ile evliliği örnek veriliyor ve deniliyor ki: Sevgili Peygamberimiz eğer şehvet evliliği yapmış olsaydı, hayatının en delikanlı çağında, kendinden yaşlı, iki kocadan ARDAKALMIŞ çok çocuklu bir dul ile o ölünceye dek 25 yıl tek eşli kalır mıydı?

Böyle bir peygamber savunusundan Hz. Hatice’ye hakaret çıkarmak için sarıldıkları ARDAKALMIŞ kelimesi, cahiliyenin o günki dula bakışaçısını ve Nebi’nin “şehvet delisi” olmadığını ispat için gerekli bir tasvirdi.

Linç ve iftira operasyonunun başarılı olması için video öyle bir yerinden kesilmeliydi ki, hemen önünde ve ardında Hz. Hatice için kullanılan mükerrer “hazreti”, “annemiz”, “validemiz” vb. gibi saygı ifadeleri gözükmesin. Öyle de yapıldı. İki saatlik PEYGAMBER SAVUNMASIna dair bir konuşmadan, her mü’min gibi benim de baştacım olan, çok sevdiğim ve bu yüzden ilk kızıma adını verdiğim “HZ. HATİCE’YE HAKARET ETTİ” iftirasına malzeme çıksın. Ve kendilerine servis edilen iftiraya inanmaya hazır ‘kütle’ linç için bilenmişti. Ağzı açılmamış küfürler, tekfirler, ölüm tehditleri, silah resimleri, “adresini verin öldüreyim” diyecek kadar gözüdönmüş katil adayları sıraya girdiler. Habib Neccar, Hypatia, Taberi, Ferhunde gibi sayısız linç maktulünün katillerini de bu sayede hatırlamış olduk.

Gelelim Diyanet’in açıklamasına:

https://www.diyanet.gov.tr/…/K…/Detay/25824/basin-aciklamasi

Açıklamayı kim kaleme aldıysa, çok kötü kaleme almış. Adil, dürüst, doğru bilgiye dayalı, hakşinas değil.

Hem davuluna hem kasnağına vuran, ne şişi yakan ne kebabı söndüren suyuna tirit bir açıklama.

Açıklamanın tek iyi tarafı, küfürbaz müftü ve imam için gereğinin yapılacağının söylenmesi. Amacı “nefis terbiyesi” olarak lanse edilen tarikatın kendine bağlı insanları nasıl insanlıktan çıkarabileceğinin örneğini de bu sayede görmüş olduk.

Kötü tarafı, olmayan bir “HZ. HATİCE TARTIŞMASI” üzerine bina edilmesi. Allah aşkına, yaptığım iftar konuşmasının 4 dk’lık bölümünü yayınladım. Nerde Hz. Hatice tartışması? Allah Rasulü’ne yapılan iftirayı püskürten bir konuşmayı “Hz. Hatice tartışması”na dönüştürmek Diyanet’e yakışıyor mu? Açıkça olayı özetleyip, linççilere “Bu Peygamberi savunan bir konuşma, Hz. Hatice’ye hakaret yok” demeye engel nedir? Tarikat baskısı mı?

Bu operasyona ‘kütle’ desteği veren tarikatın uzun süreden beri Diyanet içinde paralel yapılanma içinde olduğu kamuoyunda biliniyor. Merak edilen şu: Diyanet önceki paralel yapılara yaptığını bu tarikata da yapıp kulağının üzerine yatacak mı? Görmedim-duymadım oyununu oynayacak mı? Bu ülkenin duyarlı tüm kesimlerini bu vesileyle uyarıyorum: İş işten geçmeden, başta Diyanet olmak üzere devlet birimlerinde gayr-ı meşru paralel yapılar oluşturan tüm oluşumlara dur denilmeli. Yoksa bir PARALEL YAPI gider yenileri gelir. ‘TC’nin açılımı “TARİKAT CUMHURİYETİ” olmamalı uyarımı yineliyorum.

Diyanet’in daha önce dinin temel ilkelerine yönelik şu tür saldırılarda da açıklama yapmasını gönül isterdi:

- “Kur’an müslümanlığı diye bir sapıklık çıktı”

- “Peygamber eşittir Allah, fazladan eti-kemiği var.”

- “Neye taparsan tap sonuçta Allah’a tapmış olursun”

- “Buhari çökerse İslam çöker.”

- “Allah ete kemiğe büründü, şeyhim suretinde göründü.”

Diyanet’ten açıklama yapma titizliğini dinin temel ilkelerine yönelik bu tip saldırılarda da beklerdik; elbette kimsenin inanma - inanmama özgürlüğünü elinden almadan.

Bu örgütlü linç güzel şeylere de vesile oldu:

1 Her kesimden akıl, insaf ve vicdan sahibi kalem ve fikir erbabının “faziletliler ittifakı” benzeri dayanışmasına

(Hepsine müteşekkirim);

2 Daha önce zulüm, linç ve tehdide maruz kalanların bundan böyle benzer kötülüğe sessiz kalmayacaklarına;

3 İyilik ve kötülüğün, fazilet ve reziletin hiçbir kesime özgü olmayıp her kesimden kötülerin ve müptezellerin çıkacağını, her mahalle kendi müptezelini dışlarsa toplumsal kalitenin artacağına vesile oldu. Her inanç ve fikrin özgürce söylenmesine evet!

İnsani ve ahlaki sınırlar içinde fikri eleştiriye, ilmi tartışmaya evet!

İftiraya, tehdide, hedef göstermeye, algı operasyonuna, fikir ve inanca yönelik kaba kuvvete, yasağa, susturmaya hayır!

Dinli-dinsiz, Sünni-Şii, sufi-selefi her türlü örgütlü-örgütsüz lince hayır!

Kamuoyuna saygılarımla

 

Tartışmaya konu olan program...