Davutoğlu'ndan "KUDÜS" Çıkışı

Davutoğlu'ndan "KUDÜS" Çıkışı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 'Kudüs'ün korunması sadece bir siyasi sorumluluk alanı değildir. Kudüs'ün korunması insanlık vicdanına ve insanlığın tarihi serüvenine karşı bir borçtur' dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kudüs'ün korunmasının insanlık vicdanına ve insanlığın tarihi serüvenine karşı 'bir borç' olduğunu söyledi. Davutoğlu, Sheraton BM Filistin Halkının Vazgeçilmez Haklarının Kullanılması Komitesi Toplantısı'na katıldı. Açış konuşmasını yapan Davutoğlu, son derece önemli ve tarihi bir toplantı olduğunu vurgulayarak, bu senenin BM tarafından Filistin Halkıyla Dayanışma Yılı ilan edildiğini, bu dayanışma yılında Türkiye olarak, BM ve İİT ile Kudüs toplantısına ev sahipliği yapmaktan büyük bir onur duyduklarını ifade etti. 'Kudüs bütün bir insanlığın, bütün Müslümanların ve Hristiyanların meselesidir' ifadesini kullanan Davutoğlu, 'Kimse Kudüs'te tek taraflı karar alıp hayata geçiremez. Geçirirse Ortadoğu barışına en büyük dinamit vurulur. Kudüs kıblemizdir. Kudüs meselesi halledilinceye kadar Ortadoğu barışı gerçekleşemez' dedi.

TARİHİN HÜLASASIDIR

Davutoğlu, Kudüs'ü anlayanın insanlığı anlayacağını vurgulayarak, Kudüs'ün insanlık tarihinin hülasası olduğunu söyledi. 'Hz. İbrahim'in imanı, Hz. Süleyman'ın azameti, Hz. İsa'nın şefkati, Hz. Muhammedin rahmeti, Salahaddin Eyyubi'nin dirayeti, Sultan 2. Abdulhamid'in feraseti, Hz. Ömer'in adaleti, hepsi Kudüs'te buluşmuştur' diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Biz, Hz. İbrahim'i andığımızda Kudus'ü hatırlarız, Hz. Musa'yı andığımızda Kudüs'ü hatırlarız, Hz. İsa'yı andığımızda Kudüs'ü hatırlatırız. Onlar bugün başka dinlerin peygamberleri gibi görünse de bizim için İbrahimi geleneği, bizim Peygamberlerimizdir. Onların geleneğine, mirasına yapılacak en ufak bir tecavüz, bizim için insanlığa yapılan tecavüzdür.'

SADAECE SİYASİ SORUMLULUK DEĞİL

Davutoğlu, Kudüs'ün sadece siyasi bir mesele olmadığını belirterek, 'Bizim için Kudüs'ün korunması, muhafazası, haklarının adalet içinde yerine getirilmesi sadece bir siyasi sorumluluk alanı değildir. Kudüs'ün korunması insanlık vicdanına ve insanlığın tarihi serüvenine karşı bir borçtur. Kudüs'ü bugün bütün mirasından arındırmak isteyenler aslında sadece Filistin halkına zulmetmekle kalmıyor, aynı zamanda insanlık tarihine karşı da büyük bir cürüm işlemektedir' ifadelerini kullandı.

FİLİSTİNLİLERE BORÇLUYUZ

'Birileri Kudüs'ü tek bir dini merkez haline getirmek istiyor' ifadesini kullanan Davutoğlu, 'Kudüs tarih boyunca ve özellikle de gurur ve iftiharla söylüyorum ki bizlerin orada tarihi sorumluluk üstlendiği Osmanlı asırları boyunca her dine her inanca açık olmuştur' diye konuştu. Bugün Filistinliler'e borçlu olunduğunu hatırlatan Davutoğlu, 'Baskıya ve zulme karşı boyun eğmediler. Hepimiz için de Filistinlilerin bu kültürel mirasa sahip çıkma çabalarına destek vermek bir zarurettir. Kimse Kudüs'ün kadim kimlğini, İslam kimliğini yok edecek tasarruflarda bulunamaz' dedi.

AİHM kararı barışa darbe

Davutoğlu, Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili AİHM'deki davaya değinerek, AİHM'de yürüyen davalar konusunda Türkiye'nin her zaman ilkesel pozisyonunu sürdürdüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti: 'Bu dava, 10 yıl sonra tekrar gündeme getirildi. Kesinlikle uluslararası hukuk bağlamında ve AİHM çerçevesi, kuralları bağlamında da ne bağlayıcıdır ne de bizim açımızdan bir kıymeti vardır. Hukuk açısından sakıncalarının olmasının yanında zamanlaması yanlıştır. Tam Kıbrıs'ta kapsamlı barış müzakereleri ivme kazanmışken, uzun gayretlerden sonra Türkiye'nin de öncülüğünde yeni bir süreç başlamışken ve bütün dikkatler buna yoğunlaşmışken böyle bir kararın alınması kapsamlı müzakerelerin psikolojisi açısından doğru olmamıştır.'

YANLIŞ VE TUTARSIZ KARAR

AİHM'in Türkiye'ye verdiği haksız tazminat kararıyla ilgili Dışişleri Bakanlığı'ndan açıklama geldi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, mahkemenin yeni bir adli hata teşkil eden kararını doğru bulmadıklarınını belirterek 'Kararın Kıbrıs'ın gerçeklerine aykırı ve haksız olduğu, içeriği itibarıyla yanlışlık ve tutarsızlıklar ihtiva ettiği, hukuki zeminden yoksun bulunduğu ve Kıbrıs sorununun devam ettiği koşullarda uygulanma kabiliyeti olmadığı görülmektedir' dedi.