Davutoğlu: Türkiye Son  Kaledir

Davutoğlu: Türkiye Son Kaledir

Başbakan Davutoğlu, çevredeki krizlerin ortasında Türkiye'nin son kale olduğunu belirtti. Davutoğlu, anayasa tartışmalarına dair, "Cumhurbaşkanımızı bu tartışmanın merkezine yerleştirip şahsileşen bir tartışma haline dönüştürmeye çabası anayasa yapım süre

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, parti genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada, yeni anayasa çalışmalarına değinerek, "Bu süreç bir uzlaşma süreci, uzlaşma noktalarını çoğaltma süreci olarak görülmelidir. Komisyonda yer alan diğer partilerin de uzlaşma ruhuna uygun, yapıcı, kapsayıcı ve ciddi katkılar vereceğine inanıyorum. Madem ki 'Türkiye'de yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu' konusunda hepimizin ortak bir kanaati var, kompleksiz bir şekilde ve konuyu kişiselleştirmeden, partileştirmeden tartışmamız lazım" ifadelerini kullandı.. Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Sabah Çınar beldesi'nde komşu olarak oturan 2 kahraman kadını Meryem Tan'ı ve İpek Çiftçi'yi ziyaret ettim. Onların Çınar'da bulunma sebebi Çınar'a hizmet etmekti. Onurluydu, vakurdu. Bu iki kahraman Anadolu kadınını sizler adına selamlıyorum. Allah bir daha hiçbir anneye bu acıyı yaşatmasın.
Bize dönüp zalim, otoriter, diktatör diyenler Sait'in o acı tebessümü görmeden, o terör örgütüne hiçbir şey söylemeden, askerimize, polisimize saldıranlara söylüyorum. Zulüm görmek istiyorsanız o iki kadını dinleyin.
"Türkiye son kaledir"
Hangi partimizin biri genişletilmiş il başkanları toplantısında bir araya geliyor da bunları konuşuyor. Biz bunları konuşurken hiçbir ili birbirinden ayırmadık. Ayırmadık, ayırmayacağız, ayırmaya çalışanların karşısında kale gibi duracağız.
Bütün çevremizdeki büyük krizlerin ortasında mazlumların sığınabileceği son kaledir Türkiye. Birileri bu son kaleyi tahrip etmek istiyor, yıkmak istiyor. Bugün Türkiye mazlum milletin dualarıyla ayaktadır. Bizler bugün bu son kaleyi savunmak için ne gerekiyorsa yapacağız.
AK Parti bütün zorlu süreçlerde milletimizin umudu olan yegane partidir. Bu başarı önce Allah'ın lütfu sonra sizlerin başarısıdır. Sizler millet için hizmet yolunda koşmasaydınız bu başarıyı yakalamazdık. Sizlerin şahsında bütün AK Partilileri selamlıyor bağrıma basıyorum. Bu parti hepinizindir, hepimizindir. Bizler için siyaset sorumluluk ve emanettir.
AK Parti ile siyaset kurumu yeniden itibar kazandı. Geçmişte yönetilemeyen Türkiye AK Parti üzerinden güç buldu. Bundan sonra eski Türkiye'yi getirmek isteyenlere geçit vermeyeceğiz.
"Her hareket imtihandan geçer"
Millet bize güvendi biz milletin desteğine güvendik. Biz de milletimizin ihtiyaçlarını her şeyin üstünde tuttuk. Seçimleri kazanmak bizi rehavete sürüklemedi. Her hareket imtihandan geçer, mesele imtihanlar karşısında nasıl tavır aldığınızdır. 7 Haziran'da biz özgüven imtihanı yaşadık. Her şeyi söylediler, bizse gerekli dersleri çıkardık özgüven imtihanını aştık. 1 Kasım seçimlerinden sonra imtihanımız mahiyet değiştirdi. Şimdi imtihanımız rehavete karşı aşkla çalışmaktır. Rehavet gösterme hakkımız yok, biz rehavet gösterirsek hesabını sorun. 1 Kasım'dan sonra daha fazla çalıştık, çalışacağız. Bu muhteşem zafer bizi daha fazla çalışmaya sevk edecek. Bunu görmekten memnunum.
"Bu süreç bir uzlaşma süreci"
Ruhuyla özüyle insan odaklı bir anayasa olmalıdır. Vatandaşlarını potansiyel bir tehdit olarak gören anayasa yeni Türkiye'nin anayasası olamaz. 2011 seçimlerinden sonra çok ciddi çabalar sarf edildi ama Türkiye'yi rahatlatacak adımlar atılamadı. Yeni anayasa için çalışmalarımızı başlattık MHP, CHP genel başkanları ile görüştütk. Yarın komisyon çalışmaları başlayacak.
AK Parti, dün aldığımız kararla hem parti içinde bir mutfak oluşturacak ve anayasa çalışmalarını bizzat benim başkanlığımda toplanacak parti içindeki heyetle takip edeceğiz hem bu parti içindeki mutfağımızdan oluşacak fikirlerle uzlaşma komisyonu üyesi arkadaşlarımız orada görüşlerimizi dile getirecekler hem de sivil toplum kuruluşlarıyla, anayasa profesörleriyle, aydınlarla sürekli temas halinde Türkiye'nin ihtiyacına cevap verecek, çağdaş, kendi geleneğimizden gelen ama çağdaş demokratik kurallara sahip ve bu kurallarla desteklenmiş bir anayasayı yazabilmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.
Bu süreç bir uzlaşma süreci, uzlaşma noktalarını çoğaltma süreci olarak görülmelidir. Komisyonda yer alan diğer partilerin de uzlaşma ruhuna uygun, yapıcı, kapsayıcı ve ciddi katkılar vereceğine inanıyorum. Madem ki 'Türkiye'de yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu' konusunda hepimizin ortak bir kanaati var, kompleksiz bir şekilde ve konuyu kişiselleştirmeden, partileştirmeden tartışmamız lazım.
"Cumhurbaşkanımızı hedef almak sürece ihanettir"
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılacak olan bir anayasa çalışması için Cumhurbaşkanımızı hedef almak, Cumhurbaşkanımıza hakaretler yöneltmek, Cumhurbaşkanımızı bu tartışmanın merkezine yerleştirip bu tartışmayı şahsileşen bir tartışma haline dönüştürmeye çaba sarf etmek anayasa yapım sürecine ihanettir. Bu mesele hiçbirimizin şahsi meselesi değildir.
"Yeni bir kurucu meclis iradesi ile yol alalım"
Biz başkanlık sistemini istiyoruz. Niçin karşı çıkıyorlarsa anlatsınlar. En doğru anayasayı yapalım. Siyasi çekişmelerden uzak tutmamız gerekir. Farklı fikirlerin ortaya çıkmasını kazanım olarak görürüz. Ortak geleceğe mührümüzü vuralım. Çarpık ve saptrılmış bir parlamenter sistemi savunmak yerine, hür başkanlık sistemini ya da parlamenter sistemi konuşalım. Ama kimse bu sistemi çok iyi diye bize satmasın. Yeni bir kurucu meclis iradesi ile yol alalım.
"Bunların hepsi piyon"
PKK, DHKP-C, DAEŞ gibi terör örgütleri eş zamanlı saldırılar gerçekleştiriyor. 20 Temmuz'da DAEŞ Suruç'ta saldırdı. Arkasında DHKP-C İstanbul'da, bir gün sonra PKK Ceylanpınar'da polisimizi şehit etti.
PKK saldırılarına devam ediyor. DAEŞ Kilis'e füze atmak gibi bir şeyde bulundu, TSK gerekli mukabelede bulundu. DHKP-C militanları dün Söke'de bir de su yüzüne çıktılar ve canlı bomba olarak geldiklerinde ihanete kalkışmadan silahları ile birlikte yakalandılar. 20 Temmuz'da yaşadığımız durum devam ediyor. 3 terör örgütü son kalemize saldırmaya devam ediyor. Bu terör örgütleri tarumar olacaktır. Bunların hepsi piyon.
"Benim oğlum bina okur, döner döner onu okur..."
İstismar edecekler ya ben kültürel mimari özelliklerin korunması bağlamında Diyarbakır'ı Toledo ile ya da Dubrovnik ile karşılaştırdım diye birinin aklına Franco geliyor, diğerine de özerklik geliyor. Şartlanmış zihniyetlere ne derseniz deyin, 'benim oğlum bina okur, döner döner onu okur' misali başka bir şey bilmez bunlar. Biz onlara, o faşist zihniyetlere faşizmin ne olduğunu da öğretiriz, tarihin ne olduğunu da öğretiriz, Tuleytula'nın ne olduğunu da öğretiriz Allah'ın izniyle. Franco zihniyeti arayacaklarsa aynaya baksınlar. Franco zihniyetiyle Stalin zihniyetini Türkiye'de temsil edenler, kendilerinin olduğu yerde başka hiçbir siyasi harekete, farklı düşünceye izin vermeyecek şekilde terör uygulayanlardır.