Davutoğlu: Esad bizi dinlese Halep'i Yozgat yapacaktık!

Davutoğlu: Esad bizi dinlese Halep'i Yozgat yapacaktık!

Başbakan Ahmet Davutoğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Davutoğlu, Irak izlenimlerini anlatırken Erbil'in Kayseri gibi Yozgat gibi bir Türkiye şehrine benzediğini Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad kendilerini dinlese Halep'in de şimdiye öyle olacağ


İşte Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları: 

İNSAN HAKLARI REFORMU 

Ocak ayında 15 bin yeni öğretmen ataması yapacağımızı dün ifade etmiştim. Tekrar hayırlı olsun diyorum. 
Kişisel verilerin korunması kanunu, AB normlarında olduğu gibi erişimin ancak kişilerin rızasıyla sağlanmasını öngören tam bir insan hakları reformudur. 
 
İç güvenlik yasası çıktıktan sonra toplantı ve gösteri özgürlüğünü istismar eden vandallara karşı tedbir alınmış olacak. 
Bu ay içinde öyle güzel haberler aldık ki ekonomik verilerine göre. İlk defa cari açıkta büyük bir düşüş trendi görüyoruz. 
Ekim ayında kurulan şirket sayısı yüzde 24.4 arttı. Kapanan şirket sayısı ise yüzde 11 geriledi. 
Dünyada ne krizler olursa olsun biz bu milletten güç aldıkça ekonomimiz büyümeye devam edecek. 
Bizim siyasetimizin bir tanımı olacaksa o vicdan siyasetidir. 
G20 başkanlığı yaparken dünyanın en az gelişmiş ülkelerinin de temsilcisi olacağız. 
Dünyadaki eşitsizlik piramidini tersine çevirmenin vakti gelmiştir.
IRAK'LA ORTAK KABİNE TOPLANTISI 24-25 ARALIK'TA İSTANBUL 'DA 
Bence son dönemlerin en önemli ziyaretlerinden birini Bağdat’a gerçekleştirdim. 
Irak söz konusu olduğunda biz hiçbir Iraklı kardeşimize etnik ve dini kökeni üzerinden bakmayız. 
Bağdat ziyaretimizde sayın Abadi ile detaylı görüşmeler yaptık. Diyorlardı ya “nerede o ortak kabine toplantıları.” Belki bazıları çok üzülecek ama Irak ile 24-25 Aralık’ta ortak kabine toplantısını İstanbul’da yapacağız. 
Irak’ta herkesin elini taşın altına koyduğu bir hükümet yapısından en fazla memnun olan biziz. 
Bağdat’ta 17 görüşme yaptım. Eski, yeni hükümet üyeleriyle buluştum. En son Sayın Abadi ile görüşüp intibalarımız aktardım ve gece 12 gibi sarılarak ayrıldık. 

İŞADAMLARINA SESLENİYORUM: IRAK İÇİN SEFERBER OLUNUZ 
Buradan iş adamlarımıza sesleniyorum. Kaygıları tereddütleri bir kenara bırakarak Irak’ın yeninden yapılanması için seferber olunuz. Irak’ın her bir noktasında bizim insanımızın emeğini görmek istiyoruz. 
Bağdat’tan Erbil’e geçtim. Hem Irak’taki gelişmeleri değerlendirdik hem de IŞİD sonrasında bölgesel konjonktürü ele aldık. 
Gece 2 buçuk civarı Erbil’e indik. O saatte havaalanından şehre giderken her yerde bizim şirketlerin tabelalarıyla dolu sokaklardan geçtik. Erbil’e inmesek “herhalde Türkiye ’de bir şehre indik” dersiniz. İşte bizim rüyamız, hayalimiz bunu. 

ESAD BİZİ DİNLESEYDİ 

Eğer Beşar Esad bizi dinleseydi Halep de böyle olacaktı. Yıkım içinde olmayacaktı. 
Kendi halkına savaş açmasaydı şu anda Halep ile Gaziantep arasına mülteciler değil hızlı tren gidip gelecekti. 
Bir gün Halep kurtulacak, Suriye tekrar ayağa kalkacak inşallah o gün geldiğinde tıpkı Irak’ta olduğu gibi ortak kabine toplantısını tekrar yapacağız. 
Ne Suriye, ne Irak’ı, Esad ve IŞİD gibi zalimlere terk etmeyeceğiz.

“20 SENE ÖNCE ÖĞRENCİMDİ” 

Duhok’ta bir kampa gittim. Devletimizin şefkatini orada görüyorsunuz. Güzel bir sürprizle karşılaştım. Duhok Valisi Ferhadi... 20 sene önce öğrencimdi. Malezya’da onu okuturken, “Bir gün inşallah sizler bizim makus talihimizi, doğunun makus talihini yeneceksiniz” diye okutmuştuk. 'Hocam' diye sarıldı. O an ne ben Türk ne de o Kürt’tü. Hepimiz insandık hepimiz o toprakların çocuklarıydık. Erbil’de Cuma namazına gittik. Hoca bizim geleceğimizi de bildiği için hutbesini Arapça, Kürtçe ve Türkçe okudu. Türkçe hutbesinde Yunus Emre’den ifadeler vardı. O camiden çıktığımda her dilden kardeşlerim kucaklayarak sarıldılar. Erbil’den döndükten sonra ABD Başkan Yardımcısı Biden ile görüştük. IŞİD boşluktan doğmadı. IŞİD’i doğuran şartları ortadan kaldırmadıkça IŞİD gider ITİP gelir… 
KIBRIS’TAKİ GELİŞMELER 
Kıbrıs’ın güneyinde petrol doğalgaz arayıp tekellerine almaya kalkarlarsa bilsinler ki buna izin vermeyiz. Bizim Barbaros gemimiz orada durur, durur… Akdeniz bizim de denizimizdir. Gerekirse sondaj da yaparız. 2004’te iyi niyetimizi gösterdik yine gösteririz ama kimse emrivakilere göz kapatacağımızı düşünmesin. 
HERKES NEYİ DÜŞÜNÜYORSA SERBESTÇE KONUŞSUN 
Patnos, Erzincan ve Dersim’e ziyarette bulundum. Bu ziyaretleri planlarken 6-7 Ekim olaylarına ilişkin bir mesaj vermeyi de hedefledik. Buradan meydan okuyorum. Diğer siyasi liderler de bir günde bu üç yere ziyarette bulunsunlar. Bu ziyaretlerden rahatsız olanlar oldu. Olacak. Onlar siyasetlerini belli bir bölgeye hapsettiler. Cemevine yaptığım ziyarette orada beni kucaklayan kardeşlerime buradan selam ediyorum. Orada dedim ki herkes neyi düşünüyorsa neye inanıyorsa serbestçe konuşsun. Yeni Türkiye’nin felsefesi budur. 

KİMSE DEVLETİN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKMEYECEK. DİZ ÇÖKECEK OLAN DEVLET 

O sofrada gözü yaşlı kimse görmedim. Orada bir Alevi dedesi elime sarıldı öpmek istedi. Ne haddimize. Ben de ona mukabele ettim. Kimse devletin önünde diz çökmeyecek, el öpmeyecek. Amir olan millettir memur olan devlettir. El öpecek olan devlettir. Diz çökecek olan devlettir. Alevi o nurlu yüzlü gençler bizimle görüşmek istedi. Dediler ki, “Biz Hz. Ali’nin mektebindeniz. Aleviliği Hz. Ali çizgisinin dışına çıkarmak isteyenlere karşı bize yardım edin.” Kim bu topraklarda Türkiye cumhuriyeti için çaba sarf ederse devlet onun yanında olacaktır. 
KONUŞMAMI DEĞİŞTİRDİM 
İki tavra dikkat çekmek isterim. Biri üzmüştür diğerine ise cevap vermek durumunda kaldım. Sayın Kılıçdaroğlu’nun MİT ile ilgili sözlerine cevap verirken önüme bir not konuldu. Sayın Kılıçdaroğlu’nun kayınvalidesinin rahmetli olduğuna dair bir nottu bu. Ve ben o dakikadan sonra tasarladığım konuşmayı tamamen değiştirdim. Kendisine ve hanımefendiye taziyelerimi ilettim. Fakat daha sonra sayın Kılıçdaroğlu’nun bu eleştirilere bana da hakaret ederek devam ettiğini öğrenince üzüldüm. 
KILIÇDAROĞLU'NUN BUGÜNKÜ TUTUMUNA BAKACAĞIM VE ONA GÖRE YARIN CEVABI VERECEĞİM 
Taziye günü Kılıçdaroğlu’nun Antalya’da yaptığı konuşma önüme konuşunca “cevap verecek misiniz” dedi arkadaşlarımız “hayır” dedim. Anne acısını 2 kez yaşamış biri olarak, “acısını yüreğimde hissettim” diyen, muhterem eşlerine hürmeten bugün kendisinden bahsetmeyeceğim. Ama buradan bütün siyasi liderlere sesleniyorum. Gelin siyasi üslubumuzu değiştirelim. Siyasi başarılar gelir gider ama siyasi ahlak kaybolursa hayatın anlamı da kaybolur. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bugünkü tutumuna bakacağım ve ona göre yarın Şanlıurfa’da gereken cevabı vereceğim. 
BAHÇELİ'YE CEVAP VERMEK ZARURETTİR 
Herhangi bir taziye durumu olmadığı için sayın Bahçeli’ye cevap vermek bir zarurettir. Bahçeli ihanet kelimesini çok rahat kullanıyor. Kim kime ihanet ediyor? Neye karşı çıktığımız beraber görelim. Dersim’i planlayanların sözleri: "Dersim elbette kendiliğinden adam olmaz. Devlet ne yapacaksa yapacak Dersim’i adam edecek." Bizim anlayışımız ise millet adamdır devlet millete hizmet eder. Mülkiye müfettişi “Dersim bir çıbandır” diyor. 

Milletin bir kesimine çıban olarak bakan devlet zihniyeti bitmiştir. İbrahim Tali bey diyor ki: "Dersim’in dışarısıyla irtibatı kesilmeli. Aç kalacak olan halka gereken yapılmalıdır." Bir şehir toptan açlığa mahkum edilebilir mi? Gerçek milliyetçiler MHP’liler bu zihniyeti kabul etmez. 

Sayın Bahçeli’ye çağrıda bulunuyorum. Tunceli Türkiye’nin bir vilayeti mi. Peki siz tüm Türkiye’ye hitap ediyor musunuz? Buyurun gidin bu söylediklerinizi orada söyleyin. Onların torunlarının gözlerine bakın ve “hepsi vatan hainiydi” deyin. Ben oradaydım. 10 sene sonra da, 50 sene sonra da 100 sene sonra da orada olacağım. Elaziz Elazığ, Dersim Tunceli, Diyarbekir Diyarbakır oldu. Sayın Bahçeli bunları savunacak mısın? Ben Tunceli’de söylediklerimi Edirne’de de Konya’da da söyleyeceğim ve milletim de anlayacak. Ama Bahçeli Ankara’da söylediklerini Tunceli’de söyleyebilecek mi? 

Mevlana’nın türbesini müzeye çevirip girişi paralı yaptılar. Bu aziz insanların huzuruna manevi mekanlara para ödeyerek girilmez. Ama niye oralara ücret konuldu? Çünkü o tek parti zihniyeti girişi sekülarize etmek için o parayı koydu. Ben gelecek hafta da istersem yarın da Türkiye’nin her köşesinde vatandaşlarımla kucaklaşırım. Buyurun Sayın Bahçeli… Sanki yeni bir öneriymiş gibi Alevi araştırma merkezi kurulmasını istemiş. Söylediği birçok şey yapıldı. Bazıları ise yapılma aşamasında. 

"KILIÇDAROĞLU'NA BORCUMU ÖDEMELİYİM" 

Sayın Kılıçdaroğlu’na bir borcumu da ödemeliyim. Gerçekten takdir ettim. Irak Türkmelerini kabulünde “sizin idealiniz bizim idealimizdir” demiş. El hak doğru. Takdir ederim. Eleştirmek için söylemiyorum. İşte CHP’den duymak istediklerimiz bunlar. Şimdi de Bayırbucak Türkmenlerini de kabul etsin onları da bağrına bassın. Bizim dilimiz yavaş yavaş herkesin dili olmuşsa bundan mutluluk duyarız.

Kaynak: Radikal