Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Cumhuriyetçi Parti kurultayı

Amerikan siyasetinin kazanının kızıştığı bu günlerde Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasındaki belirgin çizgiler de bir kere daha ön plana çıkartılıyor. Her ne kadar ülkenin önemli bir kısmı -ki bu bölümdür önümüzdeki başkanlık seçimlerinin sonucunu belirleyecek olan- kararsızları oluşturan 'sallanan' oy olarak gözükse de ilelebet Cumhuriyetçi veya ilelebet Demokrat olanlar birer adım geri atarak aralarındaki mesafeyi daha da barizleştirdiler. Geçtiğimiz hafta içinde yapılan Cumhuriyetçi Parti kurultayı buna daha da imkân sağladı.
 

Cumhuriyetçilerin adayı Mitt Romney'nin eşi Ann Romney'nin yaptığı konuşmadan bahsetmiştik. Ann Romney annelik ve eşlik rollerini ön plana çıkartan bir profil çizdi o akşam da. Beş oğlu ve on sekiz torunundan gururla bahsettikten sonra göğüs gerip yendiği zorluklara değindi. Bence biraz da gereksiz bir bölümdü bu söyledikleri arasında. Belki de kendisine ve ailesine kalması gereken bilgilerdi diye düşünüyorum. Nasıl kanseri yendiğini ve insana hayatı birçok alanda zindan eden, devası da henüz bulunamamış kas rahatsızlığından söz etti. Bunlar hiç şüphesiz insan hayatının önemli badireleridir, ancak siyaset ortamında insanın kendi dilinden bunları anlatması acındırmaya giriyor kanaatimce. Tabii, onun yapmak istediği ne kadar Amerikan toplumunun bir temsilcisi olduğunu, tabiri caizse komşu evin insanı gibi addedilmek, halktan biri, halkın bağrından kopmuş biri olarak algınabilmekti. Bunu yapmak istemesi de son derece geçerli sebeplere dayanıyordu aslında. Her siyaset arenası bunu gerektirir zaten. Ama tabii kimileri bunu başarabilir kimileri ise başaramaz, üzerlerine başka, kendilerine ait olmayan bir şeyi giymiş gibi sırıtır. Amaç halka yakınlığın vurgulanması olunca Romney ailesinin engelleri de büyük. Ülkede temsili son derece kısıtlı olan Mormonizmin takipçileri olması, onları sokaktaki Amerikalıdan zaten ayırıyor. Ayrıca Romney'ler çok zengin bir aile. Cumhuriyetçi Parti'de olmaları şaşırtıcı değil. Ancak şaşırtıcı olan Romney kampanyasının orta direk ve fakir sınıfın problemlerini çözeceğini vaat etmesinde. Ann Romney bu konuyu 'Evet zenginiz, ancak eşim bunu kendi taşları üst üste koyarak başardı' türünden sözlerle çerçevelendirdi. Yani eşinin çalışkanlığına vurgu yaparak konuştu.
 
Gelelim Mitt Romney'e. Sahneye çıkan her ara konuşmacı onun ne kadar iyi ve yardımsever bir insan olduğundan söz etti. Öyle ki sokakta bir dilenciye para verdiyse bu dahi gizli kalmadı. Kendini başkalarına adamış bir insan profili çizmek istendiği açıkça görülüyordu. Siyaset de bunu gerektirir. Romney ise iki alanda Başkan Obama'yı sert eleştirdi ve arasındaki kalın çizgilere atıfta bulundu. Birincisi ekonomiydi. Amerika'nın inişe geçmiş olduğu gerçeğini kabul etmenin ve bunu Demokratlara yıkmanın dışında bir şey söylemedi. Yani hiçbir çözüm yolu göstermedi Romney. Büyük ihtimalle kafasında bir çözüm geliştiremediğinden bu böyleydi. Ancak asıl konusu Obama'yı dış siyaset alanında eleştirmek üzerineydi ki; burada Evanjelist tavrı benimsemekten hiç çekinmeden adeta bütün Müslümanlar terörist demeye getirdi, İslãm'a saldırdı. Şaşırdım mı?.. Hayır... Cumhuriyetçilerden başka bir şey de beklenmezdi.
 
........
 
Not: Yazımı bitirdiğim şu dakikalarda üzüntü verici bir haber aldım. Ailemizin kıymetli dostu Hüseyin Tokuz amca, Hakk'a yürümüş. Onun İslâm'a hizmetini Cuma günü sizlerle paylaşacağım inşallah. Bugün öğle namazını müteakip Fatih Camii'nden onu uğurlayacağız. İnna lillal ve inna ileyhi raciün. Entüm lena selef ve inna inşaallahü biküm lahikun.

yeniakit

Bu yazı toplam 1311 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar