Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

“Cemaat” CHP’den sonra Sol’u da böler mi?

Anladık, Cemaatin özgül ağırlığı fazla. Ceplerine taş doldurmuşlar. Kurşun doldurmuşlar..

Mevlana diyor ki “tilkinin kuyruğuna bastım, sesi ağzından çıktı

İstanbul’da birine dokunuyorsunuz sesi Brüksel’den, Strasbourg’tan, Ankara’dan çıkıyor mesela..

İsrail’e dokunuyorsun, sesi Pensilvanya’dan çıkıyor! Esed’e dokunuyorsunuz, sesi Ceyhan’dan geliyor..

Birini tartmak için kantara çıkartıyorsun, arkasından CIA, MOSSAD, Vatikan da kantara çıkıyor..

Ergenekon’un laikçiliğin yılmaz savunucusu ve avukatı”, “paralel yapının işbirlikçisi” çıkıyor..

Ah bu CHP! Sen neymişsin be abi! ‘Tarikatları biz kapattık’ derken, Alevicilik, Nuseyricilik oynadığı yetmedi, şimdi de başımıza cemaatçi kesildi..Durmak yok yola devam!

Gülen boşuna Ecevit’e şefaatçi olmuyor, Baykal’ın Cumhurbaşkanlığı için de arkasındaki destekçi derin güçtü! Ama olmadı, keşif, keramet, tutmadı.. Çiller, Erbakan hükümetinde hangi roldeyse Baykal, Erdoğan hükümetinde o rolü oynayacaktı! CHP’nin tatlısu Kemalistleri hâlâ oynanan oyunun farkında değil..

Türbeleri kapattık” diye övünüyorlardı, “Anıtkabir”i türbe, yetmedi “ağlama duvarı” yaptılar..

Kuvay-ı Milliye’nin devamıyız diyorlardı, “Milli Hakimiyet”ten söz ediyorlardı, millet onları sandığa gömdü, bu milletin kendi öz değerlerine, yani “alamet-i farikası” (Ayırt edici özelliği) olan ne varsa ona düşman kesilmediler mi?

Kimsin sen ey CHP! Sonunda, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, Atatürk, laiklik, şeriattan söz etmeden bir seçim gerçekleştirdiler, hem de Sarıgül’le birlikte..

Şimdi CHP kendi içinde bu derin  değişimin sancısını yaşıyor..

Bu arada Sami Selçuk’a ne oluyor, anlayamadım, yoksa o da onlardan mı? Bir anda Sabih Kanadoğlu’na dönüştü sanki.. Yoksa o da “kutsal aile”den mi?

Neyse kendi bilir. Canlı yayında harakiri yaptı.. Samanyolu’nda Peres’e sahip çıkarken, şecaat arzedeyim derken kendi çapını gösterdi.. Safını seçti.. Niye Samanyolu anlayamadım. Yoksa o da “Aileden”di de biz mi bilmiyorduk!

Yerel seçimler geçti..

Sırada cumhurbaşkanlığı seçimi var..

Şimdi Paralelciler öyle anlaşılıyor ki, uyuyan ajanları, yedektekileri de yardıma çağırmaya başladı.. Hadi bakalım malum sermaye sahipleri, hadi solcu geçinenler, 28 Şubat’ın 5’li çetesi iş başa düştü..

1 Mayıs’a ne kaldı? Hadi öğrenciler, işçiler, köylüler, memurlar, Kürtler, Aleviler, Milliyetçiler, Çevreciler, Liberaller, ey ahali, haydi ayaklanın! Gülen ve cemaati sizi bekliyor.. Haydi üniversite hocaları, Sami Selçuk kadar bile olamayacaksanız niçin bekliyorsunuz!?

Haydi malum  media, malum vakıflar, dernekler, sendikalar, ses verin!

(Ne oldu, hayırdır, manevi, derin, gizli güçlerden haber yok mu!)

Hadi Taksim diye tutturun.. Bir haftadan az biraz fazla zamanınız kaldı.. Maksadınız üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi, görelim..

Hani Koç filan da Gezi hayalleri ile bir daha Derini, Paraleli birlik olup denesinler bakalım..

Bu arada; Rand Corp.’un rant projesine yatırım yapan, Paralel işine destek veren, 1 koyup 10 alacağız diye ham hayallere kapılan laik, tefeci Yahudi bankerler de şimdi paralarını istiyorlarmış.. İster misiniz, Cemaatin finans kuruluşlarını ve cemaatin şirket ve yatırımlarını, bu işe yatırım yapan Laik Yahudiler ele geçirsinler.. Cemaatin “himmet”iYahudi bankerlerin finansal desteklerinin faiz borcuna gitsin, ibret alınması gereken ne dehşetli bir final!! Ha bu bizim saflara ders olsun! Belki bütün bu yaşananlar, hâlâ gözleri olup görmeyen, kulakları olup duymayanların, bazı gerçekleri görmeleri ve duymalarına vesile olur.. 

Hani, yenilen güreşe doymaz derler ya, birileri yeni bir yenilgi için hazırlıklarını yapmaya devam ediyor.. Bu iş bizim Derin ve Paralellerin ihtirasının eseri mi, yoksa Esed ve MOSSAD’ın intikam duygularının yön ve yol verdiği bir macera mı bilmiyorum.. 

Şimdi Twit atma zamanı: Sen bu işi 1 Mayıs işi mi sandın!

1 Mayıs’çılara hatırlatmak gerek, “ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı!” Bir zamanlar, soğuk savaş yıllarında, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek isteyen Derin ve Paralel güçler yeni sazanlar arıyorlar.. Oysa artık, CHP’liler Mansur Yavaş’a, MHP’liler Sarıgül’e oy veriyorlar.. Kılıçdaroğlu bozkurt işareti yapıyor. Kanımız aksa da zafer İslam’ın diyenler, laikçi ve tabulukçu CHP’nin ucuz oy deposu oldu! Yavaş gardaşım biraz yavaş yahu, dün niye birbirinize kurşun sıkıyordunuz öyleyse!

Dün dündür, bugünse bugün, değil mi?.. İşaret alınca Pensilvanya’dan, Brüksel’den, Washington’dan, Tel Aviv’den, Vatikan’dan işler değişiyor değil mi?

Erdoğan’ın çapı ve seviyesi üzerine konuşanlar, Şimon Perez’in arkasına saklanıp, Paralel kanallardan vatandaşı oldukları ülkenin başbakanına taş atarken, ne yaptıklarının, kendi ülkesi halklarının ve Müslüman halkların gözünde ne hale düştüklerinin farkındalar mı acaba! Sami Selçuk’un Lütfi Elvan’a hakaret eden Andrew Duff’tan ne farkı kaldı şimdi..

Sami Selçuk, benim bildiğim “Sami” değil, Peres aşkı nereden geliyor, bilmiyorum ama, şecaat arzederken sürçi lisan etti de, dilinin altındaki sırra vakıf olduk.. Yoksa birilerine isbatı vücud mu ediyordu, “ben buradayım” demek mi istiyordu, bir yerlere selam mı gönderiyordu, bilmiyorum..

Bu vesile ile, işin içine Çankaya da girince, kim, kimlerle buluşuyor, kim nerede duruyor, kim kimle, ne pazarlığı yapıyor, onu da görüyor, öğreniyoruz. İyi oluyor, iyi..

1 Mayıs’ta şecaat arzedecek başkaları da olabilir.. Göreceğiz..

yeniakit

Bu yazı toplam 984 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar