Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

CeBIT

Bana sorarsanız, bilişim ve genetik alanındaki gelişmeler Türkiye'yi ve dünyayı seçimlerden daha çok etkileyecek..



Artık krallar değil dünyanın önünde koşan, mucidler. Birileri çıktı, eski köye yeni bir adet getirdi ve dünya değişti.. Tek başına Bill Gates"in sahip olduğu servet, Türkiye'nin borcu kadar büyük!
Sıradan birer bilim adamı da değil onlar. Ya da sıradan bir işadamı da değil..
Hangi komutan ülkelerin sınırını böylesine bir anda yok edebilirdi!..
Hangi çilingir gizli kapıları böylesine kolay açabilirdi.
Savulun Mahşerin atlıları geliyor..
Bilişimciler ve genetikçiler.. Bu iki gruba dikkat.. Bu işin basit anlamda uygulayıcısı olan teknikerlerden ve bu işin esnafından söz etmiyorum.. Bu konuda düşünen, hayal kuran, çaba gösteren, insanlığın ufkunu aydınlatacak fikirler üreten insanlardan söz ediyorum..
Yeni baş belalarınız ya da size daha mutlu bir hayatın yolunu açma konusunda bunlar yardımcı olabilir..
Seçmenin de, politikacının da geni ile oynanıyor..
Bizimkiler bugün, sadece bilimin-teknolojinin tüketicisi konumundayız. Hem de kötü bir tüketici..
Teknoloji sadece tüketicisi olan toplumlar için ayaklarında bir prangadır.. Sadece maliyet kapısıdır..
Teknoloji tek başına oltaya takılan yemdir..
Genetik ya da klonlama, sadece çocuksuz annelerin çocuk sahibi olması, ya da kanserin tedavisi, geriatrik sorunların çözümü, menisküs hastalarının, eskiyen kıkırdak dokularının yenilenebilmesi, böbrek hastalarının böbrek sahibi olmasından ibaret değil..
Bilişim teknolojisi sanki beyin protezi, duyuların sensörlerle desteklenmesi gibi bir şey haline geliyor..
Tek başına teknoloji bağımlısı, teknoloji tüketicisi bir toplumdan hayır gelmez..
Sanal ortamda zaman ve mekan farkını aradan kaldırıyorsunuz.. Bir diyagram üzerinde zaman içinde geriye ve ileriye doğru hareket edebiliyorsunuz. Sanal bir dünya kurabiliyorsunuz.. Sanal kişilikler üretebiliyorsunuz, sanal bir kişiliğe dönüşebiliyorsunuz.. Sanal bir hukuk, ahlak ya da dünya üretebiliyorsunuz..
Aslında İletişim ve Genetik bilgilerin siyasetin üzerindeki, doğrudan ve dolaylı etkilerini şimdiden konuşmak gerek.. Bizim bilim adamları bu konu ile ne kadar ilgili bilmiyorum, ama bizim politikacılarımız da yenilikten korkar.. İşadamlarımızın çoğu etkin ve verimli bir şekilde internet bile kullanamaz.. Bürokrasi ufuksuz..
TOBB ve İTO'nun üniversiteleri var, aslında niçin burada geleceğin dünyası üzerine kafa yoran fütiristler yetiştirmeyiz ki!
Bizim politikacımız siyasetname okumaz. Evinde politika ansiklopedisini bırakın politika yıllığı, sözlüğü bile yoktur.. Onun için Beyoğlu'ndaki "Sine-i Millet: Tanzimattan günümüze seçim sergisi"ne itibar etmez..
Nedense estetik, etik, felsefi konularla da ilgilenmez çok fazla bizim insanımız.. Bilim adamlarımızın "Entellektüel mülkiyet hakları" konusu ile de ilgisi zayıftır.. Onun içindir ki "İlim (...) adamları meslek birliği" olan İLESAM"a üye olmaları şöyle dursun, çoğunun bilgisi bile yoktur..
Bakın dünya "Agnostizm"in eşiğinde.. Global dalga dünyayı şok edecek.. 3G, İnt2 filan bunlar öncü dalgalar.. Bilgi guruları geliyor.. Gen mühendisleri, endüstriyel genetik robotlar üretecek. Bitkilerde insan/hayvan geni kullanılıyor artık.. Hayvanlardan insan için biyolojik yedek parça üretimi aşamasına gelindi. İnsanımsı hayvanların üretilmesi sözkonusu..
Atom parçalandı, insanoğlu uzayı keşfe çıkıyor..
Bakar mısınız biz hâlâ İstiklal Mahkemesi zabıtlarını konuşuyoruz.. Hâlâ Ulus devlet ve şapka devrimini konuşuyoruz. Laikliğin tanımını konuşuyoruz.
Güldürmeyin insanı!
Almanya'nın Hannover şehrinde dünyanın en büyük bilişim fuarlarından biri var.. Bana göre dünyanın geleceği orada şekilleniyor.. Orası, insanoğlunun üzerine bastığı basamağı ifade ediyor.. Aslında insanların başı çok daha yükseklerde.. Yerde bağdaş kurup oturan, sizin beğenmediğiniz molla artık uzaydaki gözleri ile dünyaya tepeden bakıyor.. Biz de ise, kışla duvarlarında hâlâ "fotoğraf çekmek yasaktır" uyarısı duruyor..
Sandığa gitmeden (aslında sandığa da gerek yok) sanal sandıklarda oy kullanacağımız, seçimin maliyetinin yüzde bire düştüğü bir zamanı biz ne zaman göreceğiz?..
Biliyorum, Türkiye kalkınacak ama mevzuat müsaid değil. Aslında değişime ayak direyenler, düzenin ve çetelerin avukatlığına soyunanlar, geri kalmışlığın muhafızlığına soyunanlardır..
Biz hâlâ izinsiz sanal harita yazılımcılarını kaç yıl hapsedeceğiz onu konuşuyoruz.. Bu da bu iktidar döneminde oluyor. Hem de kendini moderleşmenin lokomotifi sayan bir kurum tarafından, ordunun talebi ile oluyor bu işler..
Bizim politikacılarımız, işadamlarımız, bilim adamlarımız acil olarak bir araya gelip bu sorunu çözmek zorundalar. Türkiye hızla bilgi çöplüğü, HW ve SW çöplüğü oluyor.. e-devlet bu değil.. Bilgilerimiz hızla kopyalanıyor.. Hâlâ bir National data base dedikleri Milli Bilgi Bankamız yok.. Verilerimiz önemli ölçüde dışarıda depolanıyor.. Yazılımcılarımız ortak bir proje üzerinde çalışamıyorlar.. Çok pahalı bir şekilde ve çok yavaş ilerliyoruz.. Oysa bu alanda dünyanın en şanslı ülkelerinden biriyiz.. Bu alanda tüketici değil, lider ülke olabiliriz..
Nedense birlikte çalışmayı beceremiyoruz.. Siyaset, ideoloji ve etnik ayırım konuları bizi daha fazla ilgilendiriyor.. "Müslümanım" diyen kaç kişi "Kur"an-ı Kerim"i okumuştur veya bir akaid kitabı! Ya da "Bektaşi" olduğunu söyleyen kaç kişi Hacı Bektaş-ı Veli'nin "Makalat"ını okumuştur? "Aleviyim" diyen kaç kişi Nahcul Belaga"dan haberdardır.. "Laikliği bir yaşam tarzı" olarak görenler(!)den kaç kişi Fransız Laikliğinin kutsal kitabı sayılan "La Lique"nin yayını olan "Laicite"nin adını duymuştur!
Ya siz bilgi üretececek, bu teknolojiyi kullanarak ışık hızı ile geleceğe koşacaksınız, bu teknolojiyi siz üreteceksiniz ve onu doğru kullanmayı öğreneceksiniz ya da bu teknolojiyi üretenler ve etkin kullananlar sizi yönetecek..
CeBIT sonrası canımın daha çok sıkılacağını biliyorum ama CeBIT"ı izleyeceğim. Daha sonra bu konuyu yine yazacağım.
İlim, hikmet sahibi bir alimin elinde rahmet, nefsini şeytana satmış birinin elinde tehdit vesilesidir..
Selâm ve dua ile..

Bu yazı toplam 1934 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar