Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Çarşamba Sohbetleri.. – Okuyucularla Hasbihal..

Rahmi Aslan: 15 Haziran (Entrikalar arasında istikameti yitirmemek.. başlıklı yazı üzerine.. Yazıyla ne ilgisi varsa..), ’(…) Erdoğan yeni kurulacak Bakanlar Kurulu’nda (…filanca Bakan’ı) tutmak istiyordu. Cumhurbaşkanı bunun yanlış anlamalara yol açacağını söyleyerek karşı çıktı..”
Abdullah Gül’ün danışmanının kitabından alıntı. (…) Bu dünyada hiç bir şey gizli kalmaz!!!
*SEÇ: Bir cumhurbaşkanının, söz veya görüşlerini başkası ağzıyla yansıtması ve yakın bir danışmanına, resmî tarafı olmayan, hattâ dedikodu şeklindeki rivayet veya iddia halinde yayınlatmaması gerekirdi.. Bunlar herşeyden önce, onun kendi şahsiyetine gurur verecek bir durum değildir.. Abdullah Bey bu iddialar karşısında kesin bir tavır takınmazsa, kendi sözlerinin kendisine nisbet edilen sözlerin altında kalır.
*
-Abdurrahman: 15 Haziran, (’Entellektüel hurafe:Aydınlanma’ yazısı üzerine): Aydınlanma var mıdır yok mudur bilemem lakin geçenlerde Irak televizyonunda şöyle bir tartışmaya tanık oldum: adamın biri çıkmış ”dünya batılıların iddia ettiği gibi yuvarlak değildir, güneşin etrafında da dönmemektedir (…)” diyordu.
İşin enteresan tarafı tartışma sanatını iyi bildiği için de dünyanın yuvarlak olduğunu ve güneşin etrafında döndüğünü savunan rakibini susturmayı başarıyordu.
Filhakika dünyanın yuvarlak olduğunu ve güneş etrafında döndüğünü bilmek ya da kabul etmek veya reddetmek pratikte ve kısa vadede Filistinli, Suriyeli vs. Müslüman halkların haline çözüm olmuyor burası bir gerçek. Dünya dönse de zulüm var, dönmese de zulüm var bu da gerçek. Lakin adamların icad ettiği teknolojiden istifadeyle böyle konuları tartışanlar var..Bu da gerçek. İşte iş biraz da burada ortaya çıkıyor. Bilenlerle bilmeyenler bir olmuyor.
Bu arada ”kot pantolon ve dahi pantolon giymek haramdır” içerikli fetvası yine piyasada dolaşıyor gün itibariyle. Aydınlanma var veya yok, lakin adamlar 700 milyon km. ötedeki göktaşının kuyruğuna kamera konduruyorlar.
Ne diyelim, karanlıkta iyi uyunur. İyi uykular efendim.
*SEÇ: Söyleyecek söz bulmakta zorlanıyor insan. Gerçekten de acı- doğru tesbitler.Teşekkür.
-bekir ziya-14 Haziran, Yıllardır yazılarınızı takip ederim. Uzun zaman İran’da kaldınız, ve rejimi de son bir kaç yıla kadar sahipleniyordunuz. Rejim raydan çıktıkça eleştiriyorsunuz. Fakat birileri başını kaldırıp gerçeği göremedikleri için haksızca saldırıyor. O gibiler size ya da İran’ı eleştiren başkalarına hezeyan savuracaklarına önce kapı gibi arkasında durdukları bu milliyetçi devletin Suriye’de döktüğü masum kanlarının hesabını sorsunlar! Hem Kur’an, ne diyordu: ’Sakın zalimlere meyletmeyin! Sonra ateş size de dokunur!’ Yoksa bunlar ahirete inanmıyorlar mı?! Ama, bu noktada ben sizi de kınıyorum; hala İran ve Hamaney hakkında iyi niyet beslemeniz biraz saflık olmuyor mu? Suriye’de dökülen masum kanlarından Esed’den önce İran ve Hamaney sorumludur!
*SEÇ: İyi niyet beslemem sözkonusu değil.. Hakk ve adâlet duygusuna ve İslam Milleti’nin birliğine hizmet etmeyen yanlış bir siyaset izlediklerine inandığımı vurguladığım için birileri beni lanetlerken, birileri de daha mülayim ifadeler kullandığım için suçluyorlar. Mes’ele değil.. Ancak, İslam Milleti’nin gözardı edilemiyecek etkili bir parçası olan bir ülke halkını bütünüyle lanetleme yarışına girmenin bir fayda getirmiyeceği de düşünülmeli..
*
-Yavuz: 12 Haziran, (Seçim sonrasında, S. Demirtaş’ın İslamcı olarak bilinen veya öyle sayılan bazı gruplara, kendilerine destek verdikleri için teşekkür etmesi etrafındaki pek çok yazışmalardan): S. Demirtaş, kendilerine destek veren kürd müslüman grupları deşifre ederek, onlara büyük bir oyun oynadı.. Şimdi onların kimisi, Demirtaş’ı yalanlıyor, ama, ben şahsen, M. Z. Grubu’ndan nice kardeşlerimizin, 15 yıl öncelerden beri, etkili bazı arkadaşlarının kürdçü eğilimlere kapıldıkları ve kürdçü siyaset vadisinde çalışanlarla dirsek temasına geçtikleri kanaatiyle ayrıldıklarını biliyorum.. Ama, onlar öyle yapsalar bile, ben ki etnik köken olarak türk kavmindenim, ama, türkçü eğilime kapılan müslümanlara asla müsamaha ile bakmadım, bakmıyacağım da inşaallah; ’sui misal, misal olmaz’, kötü örnek, örnek teşkil etmez diyeceğim.. çünkü biz müslümanlar aynı inanç potasında erimiş bir millet halinde bütünüz, bir ümmetiz.. Hz. Peygamber, kendi kavminden, akrabasından, olanlarla, hattâ amcalarıyla bile mücadele ederken, yanında, Habeş’den Bilal, İran’dan Selman , Rûm diyarlarından Suheyb vardı.. Bunu anlamayıp, türkçülük, kürdçülük, arabçılık vs. diye tutturanların biraz düşünmelerini ümid ederim.. Etnik at gözlüklerini çıkarsınlar, yeter ki..
-mehmet, 12 Haziran, Demirtaş’ın, seçim sonuçları hakkında yaptığı açıklamada; ’Bizimle ittifak kurmamalarına rağmen destek açıklamasıyla bu başarıda ortak emeği olan’ şeklinde isimlerini anarak teşekkür ettiği gruplardan Med-Zehra Grubu bu desteği yazılı bir açıklamayla ’ne açık, ne kapalı, hiçbir desteğimiz olmamıştır..’ denilerek iddiaları reddetti..
-M.Acar: 12 Haziran, Sayın abim, HDP nin barajı geçmesi belki Ak parti ve Müslüman çevreler için rahatsız edici bir durum gibi gözükse de (kimin kime ve neye destek verdiği çok da önemli değil) devlet için HDP/PKK nın sivilleşmesi, siyasal zemine çekilmesi ve silah bırakması yönünde olumlu sonuçlar doğuracak, ayrıca devam eden çözüm sürecine de olumlu katkılar yapacaktır..(…) AK Parti’nin durumu, sizin her defasın da söyleyegeldiğiniz bu sistemin direksiyonunun kimin elinde olduğu konusudur, (…) Ayrıca, bu halk, insanları saraydan yöneten bir C.Başkanı değil, eskiden olduğu gibi halkın arasında onların sofrasına diz kırp oturan, fakir fukaranın gönlünü alan, derdine ortak olmaya çalışan bir C.Başkanı ve Başbakan istiyor, vakit geçmiş değil.. Bunun dışında bazı yazar arkadaşların hamasetten öte, hamakat içeren tavırlarla oy verme konusun da Münafık/Müslüman ayrımına kalkışmaları da,’İslam’da parti var mı yok mu oy verme günah mı değil mi?’ gibi eski hastalıkların gündeme getirecek ve kayıp olacaktır, hatırlatmakta fayda var. Fî emanillah..
-Feyyaz: 12 Haziran, Erdoğan, kimseye hiç bir etnik gruba lutfetmiyordu, herkesin hakkını vermeye çalışıyordu.. O tek millet derken de, mevcud kanunların sınırları içinde kalmaya dikkat ederek, o millet anlayışını bir inanç birliği halinde gördüğünü söylüyor ve türk, kürd, arab, arnavud, boşnak, laz, gürcü, abaza, çerkez, çeçen, vs.. her kim olursa olsun, bu ülkenin halkını tek bir yürek ve tek beyin halinde bir arada tutan değerleri benimseyenleri sayıyordu.
Ama, bunu kürdçü eğilimli olanlar, anlamadılar.. Zannettiler ki, Erdoğan onların gücü önünde eğildi.. Hayır, Erdoğan öyle birisi değil.. Bir muhtıra yayınlayarak darbeler yapan mâlum güçlerin karşısında bile, dik durabilmiş bir lider o.. O, on yıllardır akan kanı durdurmak için gerekirse baldıran zehrini içerim içerim, hayatımı ortaya koyarım diyebilen birisidir.
-hasan ay: 12 Haziran, Laik-kemalist ırkçı rejimin hizmetinde olmak bir insanın vicdanını yaralamıyorsa, o insandan her şey beklenir. Putperest bir sistemin hizmetinde olmak sorgulanmalı değil mi? HDP tabanının neredeyse yüzde doksanı Müslüman ve Kürt halkının özgürlüğü için bunca zamandır bedel ödüyorlar. Tartışma konusu olan bazı gruplar ve daha onlarca müslüman STK, HDP’ye destek vererek âdil bir duruş sergilemiştir, neden bundan rahatsız oluyorsunuz. Akledememek bu işte..
-Murad Çerçioğlu: ’Mes’ele, kimin kime, niye oy verdiği veya vermediniz mes’elesi değil.. Bir takım isim vererek zikredilen bazı grupların, destek verdiklerini açıkça söylemedikleri halde, açık olarak teşekkürle taltif olunmalarıyla ortaya çıkan güvensizlik.. Yoksa, kime ne, kimin kime oy verdiğinden..
-Mehmet, 12 Haziran, İ. S.’nin twittlerine bakarsanız PKK/HDP’ye iftiharla destek verdikleri, ayrıca bu platformun DTK ile olan ilişkileri de kendilerine yakın sitelerde ortada..
-Muhsin, 12 Haziran, Kürt-İslamcı hareketler zaten yıllardır PKK ve çevresiyle beraber hareket etmektedirler. Hiç kimseye iftira atmıyorum. Bugüne kadar yaptıkları çalışmaların çoğu sol sosyalistlerle beraber yapılmıştır. Mesela Diyarbakır‘da (DTK) çatısı altında çalışmalar yapıyorlar. PKK hareketine desteklerini yakından biliyorum. Diğerleri açıklamasa da, Azadî Grubu, seçimden bir gün önce açıkça HDP‘ye oy vermeye çağırmıştı.
-Nihat Gür: 10 ve 11 Haz. Bazı gruplar kendilerine yapılan isnadları yalanlıyacak olurlarsa, halk ile karşıya gelecektir. Hiçbir resmi destek açıklaması olmayan, resmi açıklamasında siyasi bir ittifaka girmeyeceğini açıklayan bir harekete zulmetmişsiniz. Hele gizli anlaşmışlar ve aldatmışlar demeniz hiç insaflı değil. Bizim hareketimiz hiçkimseye de söz vermiş değil ki birilerini aldatmış olsun. Hareketimizin HDP’ye kesin karşıyız diye bir resmi açıklamamızda olmamıştır, AK Parti’ye de karşı olduğumuza dair bir açıklamamız olmamıştır. Kürd sorunun çözümünde katkısı olan her iki parti ile de temas ve paydaşlıklar olabilir açıklamamız vardır.
*SEÇ: 11 Haziran, Kardeşim, o ismi ben söylemedim, ekranlardan, seçim akşamı Demirtaş söyledi, kendilerine destek verenleri sayıp teşekkür ederken.. Buna karşılık ne yazmışız: Bunlar gerçek mi diye sormuşuz.. Siz ise, size gerçek dışı bir isnadda bulunanları yalanlayacak olursanız, halkla karşı karşıya geleceğinizi söylüyorsunuz.. Arkasından da temas ve paydaşlıkların olabileceğinden sözediyorsunuz. Yani ne tekzib, ne kabul..
-Elif: 15 Haziran, Nihar Gür hocanın düşüncesi kendisini bağlar. Bu konuda atılan adımlar Hareket‘in öncü kadrosunca belirlenir. Kimseden çekinildiği yok. Hak maslahata kurban edilmez.. Çekinildiğinden, halk ile karşıkarşıya gelineceğinden değil, zaten olmayan ve daha önce olmadığına dair açıklamalar yapıldığından gerek görülmedi, bu kadar net ve açıktır.
-nihat:15 Haziran, sizler Demirtas’a değil Müslüman olarak cemaatlerin kendi açıklamalarına inanmalısınız, kalblerde olanı Allah bilir.
-Herşey Ortada, 14 Haziran, Selahaddin Bey’in bir müslüman hasasiyeti ile yaptığı eleştiriler bazılarını çok rahatsız etmiş. Bazıları, 90’ların sisli havasında müslümana yakışmayan tutumlarını kamufle edebiliyor, başka etnik kökenden kardeşlerini aldatabiliyorlardı. Anlaşılan, artık makyajları döküldü ve gerçek yüzleri göründü…
-Y. Özdemir: İnternetlerde Yavuz Selim’e aid olduğu söylenen ve kürd halkının ihanetlerine değinen bir şiir dolaştırılıyor. Ne dersiniz?
*SEÇ: Kardeşim, Sultan Selim, bizim İslamî hayatımızı yönlendiren bir âlim değil, nihayet bir sultandır.. Kaldı ki, o gibi şiirlerin ona aidiyeti de bir iddiadan ibarettir. Bir kavmi toptan yücelten veya alçaltan genellemelerden ve o gibi hezeyanları da yaymaktan kaçınmak gerek.. -ramazan,13 Haziran, Yazara eleştiri getiren kürtler, aldığınız desteğin bir kısmı nişantaşından, beyaz türklerden.Sizi çoban olarak görüp oyunuzu küçümseyenlerle,Ahmey Kaya‘yı kovanlarla sizi müslüman olarak herkesle eşit olarak gören AK Parti’yi kıyaslayın elinizi vicdanınıza koyun ve doğruyu konuşun! Son günlerde Irak ve Suriyede’ki gelişmeler aklınızı çeldi.Irkçılık duygusu imanınıza üstün geldi, değil mi?
Ben şahsen kendimi hançerlenmiş hissediyorum. Demek, size güvenilip de yola çıkılmayacak.
-ali said: 13 Haziran, Ey kendini cennetlik zannedip kendi müslüman kardeslerini cehenneme gönderenler (!) karalayin kardeşlerinizi, elinize ne geçer ? Bir kısım müslümanları töhmet altında bırakmak, yorumlarda iftiralarda bulunmak hedef göstermek sizin gibi kendisini âdil şahitler olarak görenler bu tür karalama propagandalari siz müslüman kardeslerimize yakişmaz sizden daha objektif yaklasimlar ve yandaşçı olmayan zihniyetlerle tefekkur edip yorumlarinizi gozden gecirmenizi bekliyoruz. Allah hastalikli kalblere hidayet nasip etsin.
-Açık Sözlü:14 Haziran, Değerli kardeşlerim müslümana yakışmayan bir tutum segileyen bazı grupların, ehl-i zulme olan muhabbetlerini sorgulayıp pişman olmaları gerekirken 48 saat sonra iş işten geçtikten sonra, eyvah ne yaptık dercesine hâlâ pişkince açıklama yapıp insanların aklıyla alay etme cüreti gösterebiliyor. Herşey şeffaf.. 1990’larda değiliz, artık..
*

dirilişpostası

Bu yazı toplam 860 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar