Burası İstanbul, Telaviv değil!

Haberi okumuşsunuzudur. Henüz okumadıysanız şimdi okuyun:

"İsrail'in İstanbul Başkonsolosluğu'na bağlı korumalar Beşiktaş'ta üç gazeteciyi gözaltına almaya kalkıştı. Levent Polis Merkezi'nin 10 metre yanında bulunan Beşiktaş Belediyesi'ne ait çocuk parkında görev araçlarını bekleyen gazeteciler, yanlarına yaklaşan telsizli üç kişinin kimlik sorgusuyla karşılaştı. Gazeteciler de 'Siz kimsiniz, neden kimlik soruyorsunuz?' diye sorunca tartışma büyüdü ve İsrailli korumalarla gazeteciler arasında arbede çıktı.

Olay yerine çağırılan polis tarafından gözaltına alınan üç kişiden birisi Türk, diğer ikisi ise İsrail vatandaşı çıktı. Diplomatik pasaportlarını göstererek gözaltına alınmalarının krize yol açacağı tehdidinde bulunan İsrailli görevliler ve Türk arkadaşları, detaylı inceleme için Vatan Caddesi'nde bulunan Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Parkta benzer olayların sıkça yaşandığına dikkat çeken gazeteci Göktan Bedük, 'Polis merkezinin 10 metre yanında bizi gözaltına alacaklardı. Bu cesareti nereden buluyorlar? Bunu anlamak ve kabul etmek mümkün değil' diye konuştu.

Olaya tanık olan Haberciler Derneği Başkan Yardımcısı Burak Esremiz ise, aynı olayın kısa bir süre önce kendi başına geldiğini belirterek şunları söyledi: 'Bundan bir kaç ay önce işyerime yürürken kaldırıma yanlış park edilmiş arabaları gördüm ve telefonumun kamerasıyla parketmiş arabaları çektim. Çalıştığım Show TV binasına girmek üzere iken arkamdan yaklaşan telsizli bir kişi kolumdan sertçe tutarak İngilizce ne yaptığımı sordu... Ben şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışırken beni gözaltına almaya kalktı. Ben telsizinden İbranice konuşmalar duyunca kendisinin İsrail Konsolosluk görevlisi olduğunu anladım ve 'Bana burada kimlik soramazsın elini hemen çek' dedim. Tam beni tartaklamaya başlayacakken İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden orada görev yapan ve beni tanıyan bir polis gelerek bana yardımcı oldu. Olayın kişisel olduğunu düşündüğüm için şikayetçi olmamıştım. Ancak bugün meydana gelen ve tanık olduğum olaydan anladığım kadarıyla İsrailli güvenlik görevlileri Türkiye topraklarında hiçbir yasal düzenlemede olmadığı halde bu davranışı sürdürüyorlar."

Bakar mısınız İsraillilerin küstahlığına?

Yeni yutulur şey değil...

Tahkikatın sonucunu merakla bekliyorum.

Vatandaşlarının şerefini-haysiyetini dünyanın öbür ucunda bile koruması gereken devlet, İstanbul'un göbeğinde Türk vatandaşlarını tartaklamaya cüret eden İsraillilerin inanılmaz küstahlığını sineye çekerse büyük rezalet olur.

Bu adamlar derhal "Persona Non Grata" (istenmeyen adam) ilan edilip Türkiye'den kovulmalı.

HANGİ FEDERASYON?

Sevgili Abdullah Yıldırım, dünkü Yeni Şafak'ta, Diyarbakır'da düzenlediğimiz "Barışa Giden Yolda Demokratik Açılım" toplantısını haber yaptı.

Haberin benimle ilgili kısmı şöyle:

"Yeni Şafak Gazetesi yazarı Hakan Albayrak da, 'Bu sorunlardan en çok bu bölge yara aldı ve artık bizim için sürdürülebilir bir sorun değildir. Kalıcı çözüm istiyorsak eğer, ben, federal bir sisteme geçilmesi gerektiği kanaatindeyim' dedi."

Yanlış anlamalara müsait bir özet...

Bahis mevzuu bölgenin Dicle-Fırat Havzası yahut Mezopotamya, bahis mevzuu meselenin bu topraklarda eğreti duran ulus devletler ve suni sınırlar, bahis mevzuu federasyonun da -daha evvel bu köşede hayalini kurduğum- "Türkiye-Suriye-Irak-İran-Kürdistan Federasyonu" olduğunu belirtmek isterim.

Bu yazı toplam 2317 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar