Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Buradan bakınca

Mekke-i Mükerreme'deyiz. Hafta sonu Türkiye yolunda olacağız..

Buradan bir gözlemimi aktarmak istiyorum.. Bu sene Umre'de gördüğüm bir gerçek var. Umre için gelen kadın sayısı, erkek sayısından daha az değil..
Yine katılım çok ciddi bir şekilde gençleşmiş durumda.. Çok sayıda öğrenci var. Çocukların sayısı da oldukça fazla.
Engelli sayısın da da ciddi bir artış sözkonusu..
Burada dört grub dikkat çekiyor.. Türkiye'den gelenler, İran'dan gelenler ve Malezya ve Endonezya'dan gelenler. Bir de Araplar ve ötekiler..
Türkiye'den gelenler hemen fark ediliyor. İçeriden bakınca çok farklı görünenlere dışarıdan bakınca hepsi uslub bakımından birbirine benziyor.. Türkiye'den gelenler hemen fark ediliyorlar.. Tabi İran'dan gelenler de öyle. İranlılar kendi başına ayrı ve başlarındakilere son derece bağlı.. En uzak bir olay olduğunda hemen olay yerine akıyorlar.. Bir arada duruyorlar.. Hiç kimseye karışmıyorlar..
Malezya da, Endonezya'dan gelenler de çok disiplinli ve kimseye karışmıyorlar. Çok sessizler.
Türkiye'den gelenler, genel olarak ehli sünnet velferd! Bu deyim bizim Mehmet Kaya'ya ait.
İran'dan gelenlerin başında şii bir molla yer alıyor. Suudileri Selefi mollalar temsil ediyor. Türkiye'den gelenler ise herkes kendi hocasının peşinden gidiyor..
Türkiye'den gelenlerin önemli bir kısmı Diyanetin rehberliğinde geliyor.. Onun dışında her tarikat, vakıf, dernek ayrı bir şirketle buraya geliyor..
Bir zamanlar, tehdit ve baskı altında iken, dini merkezler, kendi tabanlarını merkeze taşırken, bu gün herkes kendi tabanını muhafaza etmek için olsa gerek, cemaati ayrıştırıyor.. Yani ehli sünnet ve cemaatten ehli sünnet vel ferde dönüştürüyor..
Türkiye'den gelenlerin uslub benzerliğinin, farklılıklarının yanında kendi içlerinde böyle bir proplem var.
Burada Türkiye'den gelenlerin en çok sordukları soruların başında Osmanlı revakları var. Kabe'nin çevresinde ciddi bir inşaat faaliyeti var.. İddiaya göre hacdan sonra umre ziyaretlerine ara verilerek bu revakların yıkılacağı söyleniyor..
Kabe'nin çevresi ile ilgili düzenleme faaliyetleri devam ediyor. Say yapıldığı bölgedeki kralın sarayının yıkılacağı söyleniyor.
Kabe çevresinin doğal yapısı tamamen yok edilmiş durumda.. Her taraf otel ve tünel.. Görünen her yer adeta mermerle kaplanmış..
Osmanlı revakları da yıkıldıktan sonra Kabe çevresinde görünen eski hiçbir şey kalmayacak gibi..
Yeni Harem projesi mabedden çok "post modern" bir salona dönüştürülüyor.
Sanıyorum asıl sorun güvenlik ve kapasite artırılması ile ilgili..
Kabe baskınından sonra Zemzem kuyularının üzeri kapanmıştı. Şimdi ise radikal bir şekilde, ve geri döndürülemez şekilde Kabe'nin doğal çevresi değiştiriliyor..
Ecyad kalesi yok artık. Onun yerinde dev bir otel var.. Ondan geçtik, şimdi çevredeki bütün tepeler yok edilmiş durumda..
Kabe'den şehre inerseniz, orada çok fazla ruhani bir hayat yok.
Bu yazıyı okurken Mali'den bir haberi izliyorum. Bir grub selefi, bir takım cami ve mezarları tahrip etmişler. İslam dünyasında bu gün Selefi, Şii, Tasavvuf ve liberal/ılımlı islami akımlar arasında ciddi bir çatışma potansiyeli bulunuyor..
Ümmet olma bilinci, siyasi, ideolojik ve mezhebi sebeblerle ciddi anlamda yara almış durumda..
Akımlar kendilerini dini aslı olarak, ötekileri sapma olarak görüyor.. Oysa bunların hepsi birer yorum.. Farkında olmadan din büyüklerini İlah ve Rab ediniyorlar olmasınlar sakın!.. Bir bakıma Mezheplerini din ediniyorlar sanki..
Herşey kötü değil elbette. Güzel şeyler de oluyor şüphesiz.. Mukaddes beldelerin sahibi Allah'tır ve o olanları görmektedir ve hüküm de onundur..
Bu arada İnegöl'den gelen umreci arkadaşlar anlatıyor. "Haydi çocuklar camiye" kampanyası başlatmışlar.. Bazı imamlar bu durumdan şikayetçi. İmam, camiden ayrılamıyor.. Cami derneği müftülüğe başvuruyor: "Halıları yeni yıkattık, çocuklar kirletecek, çok gürültü yapıyorlar" diye.. Bu çocuklar harika.. Anne-babaları için rahmet vesilesi olacaklar! Kadınlar da camide ders yapmaya başlamışlar.. Gençler cami köşelerinde ders halkaları oluşturuyorlar.. Bunları da görmek gerek..
Bu arada Umrecilerin sayısında inanılmaz bir artış var.. Sayısal bakımdan bir patlama yaşanıyor. Keşke biraz daha derinlik kazanabilsek..
Aşırı izdiham, yaşlılar ve kadınlar için tavafı zorlaştırıyor. Belki Umre sürelerinin azaltılması daha iyi olacak gibi.. Kadın sayısı erkekden az değil, ama kadınlara ayrılan yer erkekler kadar değil.. Bir de küçük çocuklar annelerinin yanında olunca kadınlar için ziyaret daha meşakkatli hale geliyor..
Kadın bölümünde kurallar daha katı ve kadın görevliler daha acımasız sanki..
Sonuçta imtihan oluyoruz.. Herkes yaptığının karşılığını görecek..
Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1458 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar