Bülent Yıldırım’ı Öldürmek İçin Geldiler!

Bülent Yıldırım’ı Öldürmek İçin Geldiler!

Gerçekten bunun bir yolsuzluk operasyonu olduğuna inanıyor musunuz?

Arzu Erdoğral / Habervaktim

Bülent Yıldırım’ı öldürmek için geldiler!

MOSSAD ve CIA patentli, başta AK Parti ile Başbakan Erdoğan’ı en genelde ise ülkemizi ve milletimizi hedef alan 17 Aralık operasyonu STK’lar üzerinden devam ediyor.

Elbette ki başta insani yardım kuruluşları olmak üzere tüm STK’ların küçük bir yardımlaşma dâhil her bir faaliyetinin hiçbir kural tanımayan kimi ülkelerin isteği doğrultusunda, kurmaca bilgi ve belgelerle terörizm kapsamına alabilmesine olanak sağlayan Terörün Finansmanı Yasası’nın çeşitli baskılarla  kabul ettirilmesi boşuna değildi!

Bu durumu da hesaba katarsak; operasyonun bir ayağını teşkil eden veTÜRGEV'e bedelsiz değil, protokolle kira karşılığı Fatih Belediyesi tarafından verilen arazi üzerinden de yürütülen süreçte, terör devletlerini rahatsız eden tüm STK’lara sıranın tek tek gelmesi hedeflense de iddia ediyorum ki asıl hedef İHH ve Mavi Marmara’dır…

Mavi Marmara gemisine yönelik saldırıda şehit olan Furkan Doğan adına açılan 4 milyon liralık manevi tazminat davasının ilk duruşmasında hakim, davanın reddine karar verip  “giderken bize mi sordunuz” sözleri ile “İsrail yargılanamaz” dedi.

Böyle bir ortamda bu kararın tesadüf olmadığını tahmin etmek güç değil!

Daha önce de “Kahrolsun İsrail” şeklinde slogan atanların yargılanmasının tesadüf olmadığı gibi…

Gazze’deki insanlık dışı ablukayı delmek amacıyla insanlığın vicdanı için yola çıkan Mavi Marmara’da, sivil insanlara yönelik bir terör saldırısında bulunan ve19 yaşındaki Furkan Doğan’ı yaralı bir haldeyken başına 45 santimetre mesafeden 4 el ateş ederek şehit eden bir zihniyetin bugün yerli işbirlikçiler aracılığıyla yaptıklarının tesadüf olmadığı gibi…

Siyonist rejim İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın "İHH İsrail için büyük tehlikedir, engellenmesi gerekir" açıklamasına paralel olarak bugünlerde 'İHH El-Kaidedir' diye dosyalar hazırlayanların zamanlamasının da tesadüf olmadığı gibi…

En vahimi ise STK'lar tarafından son günlerde hükümeti hedef alan operasyonlarla ilgili  düzenlenen basın toplantısında İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım’ın açıklamalarıyla bazı gerçekler bir kez daha ortaya çıktı.

Daha önce çeşitli vesileler ile duymuş olsam da Yıldırım’ım bu kez çok net cümleler kurması beni endişelendirdi.

"Şu anda Türkiye'de bir suikast timi var ve biz nereden geldiklerini biliyoruz. Bizi öldürüp kaos ortamını büyütmek için geldiler. Kendimizi korumaya çalışıyoruz"

Bu cümlenin ne anlama geldiğini algılayamayan olmaz sanırım!

Korkunç bir durum. Allah korusun böyle kalleşçe bir girişimin varacağı noktayı düşünmek bile istemiyorum.

Açıkçası diğer bazı konularda ise Bülent Yıldırım kadar iyi niyetli düşünemiyorum. Ve kendisinin Fethullah Gülen’e yaptığı “Allah için kendine gel” çağrısının şu aşamada karşılık bulacağını sanmıyorum.

Ama Yıldırım’ın “Karşımızda acımasız, şantajcı, bu ülkeyi yolsuzlukla ve pornoculukla anılan bir hale getiren bir anlayış var. Cemaatteki hiçbir kardeşime sözüm yok, onlar kardeşimdir” sözünden hareketle şunu sormak istiyorum…

Gerçekten bunun bir yolsuzluk operasyonu olduğuna inanıyor musunuz?

Haksızlığın kimden geldiğini hakikaten görmüyor musunuz?

Mavi Marmara’dan hatırlayacağınız ve otorite olarak görülen bir işgal rejiminin adının bugünlerde bir yardım kuruluşunun yetkililerine suikast planlayıcısı olarak geçmesi de mi size bir şeyler anlatmıyor?

Otorite olarak görülen o rejimin Filistin’de yaptığı katliamlar ve Mısır’da seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’nın darbeyle devrilmesine olan desteğinin de mi hiçbir anlamı yok?

Cevabınız hayır ise size tek bir soru daha soracağım;

Rabbim muhafaza eylesin, fırsat vermesin ancak olası bir komplo teorisini akla getirirsek Tahrir’de olanların Adeviyye’de katledilenleri seyretmesi gibi bir duruma siz kendi ülkenizde seyirci kalabilir misiniz?

Asla ihtimal vermiyorum ama Sisi’yi ulusal kahraman ilan edenler ile ilişkilerimizin bozulmasını istemeyenlerin var olduğunu biliyorum.

Keşke Yahudi çocukları için yüreğinin yağları eriyip, onların başında patlayan bombalar sanki kendi içinde patlıyormuş gibi hissedenlerin bir kez olsun Filistin’de katledilenler içinde yüreği yansaydı!

Şayet yanıyor olsaydı, Mavi Marmara’da katledilenler şehit değildir diyebilir miydi o yürek!

Sahi siz gerçekten hiçbir şeyi göremiyor musunuz?

https://twitter.com/ArzuErdogral