Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bu yasak geri teper!

Bu yasak geri teper!

 

 

Artık internet var.
Şimdi buna bir de ADSL 2 eklendi.
Blogları biliyorsunuz. Buradan bloglardaki görüntüleri çağırıp normal TV ekranından izleyeceğiniz günler yakın..

Sırada IPTV var.. 100 milyon kanallı bir televizyon düşünün. Hangi mahkeme neyi yasaklayacak..
Genelkurmay Askeri Mahkemesi, Genelkurmay Başkanlığı"nca basın-yayın organlarına verilenler dışındaki, her türlü belge ve dijital kayıtlara yayın yasağı konulması kararı almış. Kararla PKK terör örgütü mensuplarının anlık istihbarat görüntüleri ve Irak"ın kuzeyinde icra edilen harekâta ilişkin gizli nitelikteki bilgileri içeren her türlü belge ve dijital kayıtlar yayınlanamayacak.
Gerekçe PKK! Buna artık DTP de girer, Kürt konusu da.
"Kol kırılır, yen içinde kalır" yani.. Demek ki kollar çolak kalacak!
Kurmayların bu kadar basit, ucuz, dostlar alışverişte görsün kâbilinden, geri tepecek planlar yapması bende hayâl kırıklığına sebeb oluyor. Tamam, bir yandan mızrak çuvala sığmıyor. Bu bir panik havası, günü kurtarmaya çalışıyorlar da, bunun geri tepeceğini, koruma refleksi ile yaptıkları şeyin, korumaya çalıştıkları değere zarar vereceğini göremiyorlar mı? Unutmayın, öfkeyle kalkan zararla oturur!
Bu planın sahiplerine hatırlatmak isterim: Bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir.. Tecessüsleri tahrik ederek gizlemeye çalıştığınız şeyi ortaya çıkartmıyor musunuz?.. Hem zaten artık bilginin kitlelere ulaşmasına mani olamazsınız. Bunu 10 yaşındaki çocuklar bile biliyor artık! YouTube'yi yasaklayarak sadece bu işe yeni başlayanları ya da laf olsun diye sadece merak saiki ile o adrese gidenleri engelleyebilirsiniz. Bu işin bin bir yolu var efendim.. Sizin hayalleriniz pamuk ipliğine, engellemeleriniz örümcek ağına benziyor..
Taraf'ın açıkladığı belgelerin hemen ardından bu yönde bir karar alınması dikkat çekici..
Bundan sonra bu tip belgelerin bir yerine PKK, Kürt filan diye yazdınız mı, belgenin tümü soruşturma kapsamında değerlendirileceğinden yayın yasağı kapsamına sokulacak demektir..
Bu olay, Taraf'ın yayınladığı belge karşısında bir kabul ve savunma refleksidir..
Eğer iktidar, sürece müdahale ederek işleri yoluna koymazsa, iki gün önceki, AB ve ABD'nin kapatmaya karşı çıkan açıklamalarının bir anlamı kalmaz..
AK Parti'nin ayağına yine bir top veriliyor. Erdoğan topu yine taca atacak olursa sonuç belli.
Şansını kaybeder.. AK Parti kapatılır.. Yeni Parti filan da kurdurmazlar. Madem "yapanın yanına kâr kalıyor", madem "ben yaptım oldu" oluyor.. O zaman parti de kurdurtmazlar.. Derin sözcünün dediği gibi "kurarlarsa o da hemen kapatılır".. Askeri şûra öncesi hemen bir olağanüstü Milli Mutabakat hükümeti filan kurulur. YSK da kalkar bugünkü şartlarda sağlıklı, güvenli bir seçim yapılamaz filan der. Gerekirse Güneydoğu'da, büyükşehirlerde bombalar patlar. Hani birileri birilerini hizaya getirecek ya!
Bunlar elbette çok da sessiz sakin olmayacak.. İçeride ve dışarıda şok gelişmeler yaşanabilir.. Çünkü herkes bu senaryonun bir parçası değil..
AİHM kapatma kararına karşı yeniden yargılama kararı verebilir. Yürütmeyi durdurabilir.. AB Türkiye'nin AB üyeliği sürecini askıya alabilir..
Alırsa alsın! Çok da umurlarında sanki..
Yeni kurulacak sözde Milli Mutabakat Hükümeti içeride ve dışarıda, halkın nezdinde ve derin yapının önünde rezil rusva olabilir..
Olacağa bakın siz. 2008 Martındaki yerel seçim 2009 Mayısına alınır ve Türkiye erken Genel seçime gider. Ne CHP, ne MHP kalır. AK Parti çizgisinde yeni bir parti kurulur. Ama artık Erdoğan olmaz.
Bu da bir başka senaryo.
Senaryo çok..
Tabiî bakalım gün doğmadan neler doğar.
Herkesin bir hesabı/planı var. Allah'ın da bir hesabı ve planı var.. Sonunda galib olacak olan onun hesabı.. O, tuzak kuranların tuzaklarından haberdardır. Dilerse o tuzak kuranların tuzağını başlarına geçirir.. O, tuzak kuranların en hayırlısıdır..
Görünen o ki; hangi senaryoyu uygularlarsa uygulasınlar, sonunda Türkiye büyümeye, güçlenmeye devam edecek.
Sonunda bu CHP, Ulusalcılar, Malûm Media, Malûm sermaye ve çeteciler kaybedecek..
Darbeciler de gelse olacak olan bu. Sonunda en kötü ihtimalle bir çete iktidarı ele geçirse bile, ötekilerle çatışacak, birbirlerini yiyecekler..
Peki işler kontrolden çıkarsa?
- Silahlar konuşur..
Sonra! Olan olur ve sonunda yine bu darbeciler, çeteciler, malûm Media, örtülü KİT ler "büyük ölçüde" tasfiye olurlar, belki birkaç ay şiddetli çalkantılar, şok gelişmeler yaşanır ve ardından sel gider kum kalır.. Halk duruma el koyar.. 1789'da Fransa'da olana benzer bir şey olur..
1960'da Üniversite gençliğini darbe için sokağa döküyorlardı. Bugün insanlar darbeye karşı sokakta.. Genç Sivillerin Beyoğlu'ndaki eylemi bir öncü işaret gibiydi.. Katılımcıların çoğunun AK Parti ile ilgisi yoktu. Bunlar AK Parti yandaşları değil, Darbe karşıtları idi ve ortak bir talepleri vardı.. Talepleri daha çok AK Parti'dendi. İnsan Hakları ve Hukuk devletine sahip çık. Anayasa'yı değiştir. Adalet, Barış ve Özgürlüklere kapı aç! Darbeye dur de!
AK Parti'ye gelince; "Ya bu iktidarı yönetecek ya da bu diyardan gideceksiniz.."
Birçok senaryo var, bundan sonra da yeni senaryolar olacak.. Bu süreçte rol almak isteyen çok sayıda aktör var. Bunun anlamı şu, hiç kimsenin planı kamil anlamda bir plan değil. Mevcut planlar da değişen şartlara ve gelişmelere göre her an yeniden revize edilebilir..
Sonuçta son derece zor bir döneme giriyoruz.. Bir darbe de olabilir, darbe de bastırılabilir. Bir işler kontrolden de çıkabilir.. Bir darbe olursa bakalım ona ne ad verilir.. Postmodern darbe sonrası için bir isim bulmalıyız.. Kıblesini şaşırmış bir toplumda her şey mümkün.. Ne istediğimize artık bir karar vermek, istediğimiz şeyi bilmek ve onun için bir bedel ödemek zorundayız..
Toplum Hırvat maçına gösterdiği coşkulu ilginin % 1'ini bu konulara gösterse ne olur diye düşünüyorum bazen.. Sonuçta her topluluk layık olduğu gibi idare olunacak ve bizler kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden Allah (c.c.) bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir..
Bu süreçte ne olacağını kestirmek zor.. Bugün, iki gün öncesi kadar iyimser değilim. Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz.. Her an her şey olabilir. Koyu bir belirsizlik içinde sürükleniyoruz sanki..
Sonuçta, gideceği yeri bilmeyen bir kaptana hiçbir rüzgar fayda sağlamaz.
Selam ve dua ile.

 

vakit

Bu yazı toplam 1485 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar