Akademisyen-yazar Ali Bayramoğlu, "Devlet yapılmasında yeni bir sivil gücün olduğunu dile getiren Bayramoğlu, bu sivil gücün ise anti-Kürt ittifakı ile bir araya gelen bir gruptan oluştuğunu ifade etti. Bayramoğlu, "Bu sefer asker değil, bir sivil güç, bir anti-Kürt ittifakı tarafından yönetildiğini görüyoruz. "Ulusalcılar, AK Parti, MHP zaman zaman CHP katılıp çıkıyor"yorumunda bulundu. 

Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi'nde  Selman Keleş ve Devran Toptaş'la söyleşen Ali Bayramoğlu'nun söyleşisi şöyle: 

Akademisyen-Yazar Ali Bayramoğlu Türkiye’de medyanın bugün içerisinde bulunduğu hali, gazeteci ve yazarlar üzerindeki baskı ve uygulanan sansür politikalarını Mezopotamya Ajansına (MA) değerlendirdi. Şuan tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşadığını belirttiği medyada, sadece gazeteciler üzerinde bir sansür ve baskı mekanizması olmadığını dile getiren Bayramoğlu, aynı zamanda medyanın da yeniden yapılandırıldığı bir süreci yaşadıklarını ifade etti. Bu süreç içerisinde ise 3 büyük parçanın var olduğunu söyleyen Bayramoğlu, “Bu parçalardan bir tanesi çok simgeseldir. Bu iktidara ait bir parça. Medya makinasının üçte biri iktidar tarafından denetleniyor, iktidar tarafından yönetiliyor. Şimdi bu Türkiye için görülmemiş bir durum. Makinanın geri kalan üçte birinde ise mutlak bir iktidar denetimi var. Dolayısıyla yeniden Türkiye’de oluşan güvenlikçi-devletçi paradigmanın parçası olan bir basın görüyoruz” dedi.

‘Siyasi iktidarın bir sözüyle insanlar mahkûm ediliyor’

Birçok muhalif gazeteciye verilen ağır hapis cezaları ile Alman gazeteci Deniz Yücel’in bir yıl süren tutukluluğu sonrası tahliyesi edilmesini de değerlendiren Bayramoğlu, “Bazı gazetecilerin pazarlık konusu yapılması ya da ağır cezalara çarptırılmasının, yargının iktidara ne kadar bağlı olduğunu göstergesidir. Siyasi iktidarın bir sözüyle sürmekte olan bir soruşturma veya tutuklu bir pazarlıkla serbest bırakılıyorsa, demek ki siyasi iktidarın bir sözüyle insanlar mahkûm ediliyorlar. Hatta mahkûmiyet dereceleri belki siyasi iktidar tarafından onaylanıyor” dedi.

‘Medya özel bir rol üstlenmiş’

Devlet yapılmasında yeni bir sivil gücün olduğunu dile getiren Bayramoğlu, bu sivil gücün ise anti-Kürt ittifakı ile bir araya gelen bir gruptan oluştuğunu ifade etti. Medyanın da bu anti-Kürt irtifakı ile uyumlu hareket ettiğini kaydeden Bayramoğlu, bu konuda şunları söyledi: “Şunu görüyorum açıkçası, Türkiye’deki siyasi iktidar ve Türk Devleti, yani tüm siyasi aktörler bir arada. Türkiye’nin sağ geleneğinin büyük temalarına, büyük unsurlarına geri dönüyorlar. Bunun içinde milliyetçilik, kuvvetli güvenlikçi bir devletçilik, yabancı sermayesinde kendine haslık gibi önemli unsurlar var. Bu hususlara baktığımız zaman bu sefer asker değil, bir sivil güç, bir anti-Kürt irtifakı tarafından yönetildiğini görüyoruz. Ulusalcılar, AK Parti, MHP zaman zaman CHP katılıp çıkıyor. Bütün bunlara baktığımız zaman sanki yeni bir dönemin restorasyonu kuruluşu gibi. Burada medya da kendine özel bir rol üstelenmiş. Bu ittifakla son derece uyumlu davranıyor. Bu ittifaktan talimatlar alıyor”

‘Fiili ya da sembolik linç var’

Bayramoğlu’nun medyaya dair bu konuda verdiği başlıca örnek ise, Efrin’e yönelik operasyonda üstlendiği rol.

Bayramoğlu, medya aracılığıyla milliyetçi, muhafazakâr ve militarist bir dalga oluşturularak toplum psikolojisinin yeniden inşa edilmeye çalışıldığını ifade etti. Dezenformasyon gibi şeylerin bunun arkasında kalan, küçük hususlar olduğunu belirten Bayramoğlu, “Savaşa alkış, Türk askerine alkış, tersini söyleyene ise büyük bir fiili ya da sembolik linç var. Orada ne olup bittiğini, hem insani açıdan hem politik, stratejik açıdan doğru bilginin gelip gelmediğinin belli olmadığı bir yapı. Bu yapı, bu büyük ittifak ve hamleyle geçer gider inşallah” dedi