Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bu işler kimin işi!

Siz bu yazıyı okurken, büyük ihtimalle biz 45 arkadaş ile Tunus'ta olacağız..
 
Tunus'ta ne işiniz var derseniz, hani yeryüzü bize mescid kılındı, yeryüzünden hesaba çekileceğiz ya, şahidlik için buralardayız.. Hamza Türkmen'in koordinasyonunda, Ulustan Ümmete doğru evrilmek için Tunus yollarındayız..
 
Bu işler tek başına siyasetçilere bırakılamayacak kadar önemli işler. Herşeyi politikacılara bırakmak insafsızlık olur.. Bizim de bu işlerin bir ucundan tutmamız gerekiyor..
 
Bu aynı zamanda bir Şahidlik görevidir..
 
Tunus'ta iktidardan muhalefete, sivil toplumdan, siyaset adamlarına, basına, kanaat önderlerine, piyasa aktörlerine kadar her kesimden insanlarla konuşacağız..
 
Ve inşallah bu proje çerçevesinde en az iki ayda bir, bir başka ülkede olacağız.. Belki zaman içinde heyetlerin sayısı artabilir, her ay bir kaç ülkede olabiliriz..
 
İki ayda bir diyorum, çünki, bir sonraki ay, gittiğimiz ülkeden görüştüğümüz kişileri Türkiye'ye bekleyeceğiz.. Temennimiz o ki, onlar da benzer topluluklar oluşturur ve kendi bölgelerinde benzer insiyatifler, platformlar oluştururlar..
 
Onlar buraya geldiklerinde, bu kardeşlerimizi, Türkiye'de görüşmek istedikleri topluluklarla görüştüreceğiz..
 
45 kişilik grubda STK temsilcileri de var, akademisyenler de, işadamları da var, kanaat önderleri, gazeteci, yazar..
 
Başka benzer insiyatifler de oluşturulması gerek. Bu işler sadece insani yardım grublarının insaf ve vicdani sorumlulukları çerçevesinde halledilecek işler değil.. Onlardan Allah (cc) razı olsun. Şimdi daha fazlası gerek.. Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, her anlamda varolmamız gerekiyor..
 
Her şeyi iktidardan beklemek doğru değil. O kardeşlerimize de haksızlık olur bu.. Bizim de elimizi taşın altına koymamız gerekiyor..
 
Ulustan ümmete projesi aslında manevi bir fetih hareketidir, bana göre.. Herkesin bu gönül seferberliğine katılması gerekir..
 
Suriye'de Esad rejimi uzatmaları oynuyor.. Esad gittiğinde ne yapacağız. Yıkılmış, her şeyi ile yeniden inşa edilmesi gereken bir ülke var burnumuzun dibinde.. Esad sonrasına hazır mısınız? Her şeye ihtiyaçları var. Bir diktatörlük rejiminin ardından herşeyin yeniden kurulması gerekiyor..
 
Türkiye Suriye için bir şans. Suriye de Türkiye için.. Suriye Türkiye için Arap dünyasına sıçramak açısından bir tampon görevi görebilir. Türkiye de Suriye için, Avrasya'ya sıçramak için bir sıçrama tahtasına dönüşebilir..
 
Suriye kurtulduğu gün, çantasını alan Suriye'ye koşmalı.. Bu gün Türkiye'ye gelen 150.000'den fazla insan arasında sanayıcisi, Tüccarı, doktoru, mühendisi, herkes var.. Şimdiden onlarla çalışmaya başlamak gerek belki..
 
Dönüşte, Tunus izlenimlerim hakkında daha çok şey yazacağım. Ama bu günden söylemem gereken şey, herkesin, "Suriye'de Esad sonrası ne olacak" diye bir soru ortaya atıp beklemek yerine, "Suride Esad sonrası ben ne yapabilirim" sorusunu sorması gerekir kendi kendine..
 
Aslında tek başına Suriye de değil. Mesela Boşnaklar niye Bosna'ya gitmiyorlar, Arnavutlar, Arnavutluk'a, Gürcüler, Gürcistan'a.. Araplar Arap ülkelerine.. Ya da çaprazlama da olabilir bu iş.. Kürtler, Kuzey Irak'tan katır sırtına çay, petrol getireceklerine, Irak Kürdistan'ını gezsinler, kapsamlı, legal ticari ilişkiler geliştirsinler.. Irak'ın diğer bölgelerine gitsinler..
 
Haydi gençler, imkanı olanlar, Balkanlara, Kafkaslara dünyaya yayılın, Komşularımızı ziyaret etmekten başlayalım işe..
 
Sınırın öte yanına geçmek çok zor değil. Bu sınırları aşındıralım. Gürcistan'a gitmek için artık pasaportta gerekmiyor.. Trakya'dakiler Bulgaristan'a, Yunanistan'a gidebilir.. Batı Trakya'da size bekleyen kardeşleriniz var.. Muğla tarafındakiler haydi Rodos'a..
 
Seyahat edin sağlığınız artsın. Tebdil-i mekanda ferahlık vardır. Seyahat edin ilminiz, bilginiz, görgünüz artsın. Seyahat edin rızkınız artsın..
 
Allah kitabında "yeryüzünü dolaşmamızı" öğütler.. Bizi "Yeryüzünün varisi kılmak istediğini" söyler. "Yeryüzünü bize mescid kılmak" ister.. Bizden önceki kavimlerin başlarına gelenlerden ders almamız gerektiğini yazar kitabında..
 
Hiç kimse dünyada olup bitenleri, görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz.. Allah (cc) bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir.
 
Durum bu. Herkes yaptıklarından ve yapması gerekirken yapmadıklarından hesaba çekilecek.
 
İşte biz onun için Tunus'ta olacağız..
 
Bizim temaslarımızda, işkillenenlere ise küçük bir hatırlatmamız var: Korkmasınlar! (İsterlerse korkabilirler de) bütün insanlığın hayrına olmayan bir çözüm önerisi, bizim önerimiz olmayacaktır. Sonuçta bu işler bizim işimiz. Herkes yaptıkları ile kendi amel defterini kendisi doldurur. Bizim amel defterimizde bunlar olsun istiyoruz..

Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1339 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar