Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bu işi istemeyenler var!

Barış istemeyen ciddi bir lobi var..
 

Ve barışa ulaşmak kolay değil.
 

Geçen gün Batman"daydım. Diyarbakır"da ve Adıyaman"da arkadaşlarla konuştuk.

Havayı koklamaya çalıştım. Tahminim, silahlı mücadeleye karışmamış, parti militanı olmayan Kürt nüfusunun %80"i barış istiyor..
 

Bu mücadelenin içinde yer alanların %40"ı kesin barıştan yana.. Bir o kadarının kafası karışık. Karar vermekte zorlanıyor. Bu işin nasıl olacağını görmek istiyorlar.. Uğruna mücadele edilen değerler ne olacak, af çıkacak mı? Bundan sonraki yol haritası ne olacak? Yani cevabını aradıkları soruları var.. Bu kesim, bu konuda geri dönüşün de çok zor olacağını ve böyle bir ihtimalin herkes için pahalıya malolacağı endişesini yaşıyorlar.
 

Bu mücadelede yer alanların %20"si ise barış istemiyor.. Elde edilen kazanımları kaybedecekleri endişesini yaşıyorlar. Kendi geleceklerinden kaygı duyuyorlar.

Bu saaten sonra işleri zor.
 

Her kayıp ve başarısızlık ağır şekilde sorgulanacağa benziyor..
 

Öyle sanıyorum ki, muhaliflerin çoğu Kürt halkının geleceğinden çok kendi gelecekleri ile ilgili derin kaygılar taşıyorlar..
 

Aslında barış kaçınılmaz gözükse de, onlarca yıldır, ellerinde silahla dağda yaşayan bu insanların sivil hayata alışmaları kolay olmayacak..
 

Ne iş yapacaklar, geçimlerini nasıl sağlayacaklar, nasıl ev-bark kuracaklar..

Birlikte eylem yaptıkları arkadaşları yeni hayatlarında örgüt disiplin ve denetimi dışında arkadaşlarını ele verirse korkusu var bir de.. Kan davalarını nasıl önleyeceksiniz o takdirde!
 

Para ilişkileri, uluslararası ilişkiler, Mafia ilişkileri, her şey birbirine karışmış durumda..

O kadar para, o kadar silah, o kadar kayıtdışı ilişki, nasıl tasfiye edilecek?

Militanların işi zor aslında.. Her devrim önce kendi evlatlarını yer.. Kazansalar da, kaybetseler de, kendi içlerinde bir hesaplaşmaya gireceklerdi.. İktidar için savaşırken dost olanlar, iktidarı paylaşmaya gelince sıra, bir anda düşman oluveriyorlar.. İstemediğiniz birilerine karşı daha kolay ittifak kurarsınız, ama istekleriniz konusunda kolay anlaşamazsınız.. Din, ideolojisi, siyaset, diplomasi, tarih yorumu, gelecek hayali,  mezhep, aşiret ilişkisi, felsefi ve vicdani kanaat, her şey sorun olur.. Devrimci örgütler çoğu zaman böyle bir yüzleşmeye hazır değillerdir.
 

Bu işin farkında olanlar, sonuçta barışın bir umut olduğunun farkında olsalar bile, barışı istediklerini yüksek sesle dillendiremezler.. Her uzlaşı, içinde tavizi barındırır. Bunu ihanet ve yenilgi, teslimiyet olarak görme eğilimi yüksektir.. İçlerinden istedikleri şeyi, dilleri ile yalanlama eğilimi yüksektir bu çevrelerde..
 

Eğer barış olacaksa, af çıkar ya da çıkmaz, bu kişiler sahiplenilmez ise, ciddi sosyo psikolojik sorunlar yaşanabilir.. Eğer meşru bir hayat yaşamazlarsa, ya yabancı istihbarat örgütlerinin ajanı haline gelirler ya da Mafia ve çetelerin tetikçisi olurlar.. Bir kısmı da fuhuş, kumar, alkol ve uyuşturucunun zebunu olabilir..
 

Bu durum polis, asker, herkes için geçerli.. Özellikle de korucular, derin çeteler için bu risk çok daha yüksektir..
 

Bana kalırsa ilk kez toplumda bu kadar güçlü bir barış talebi var..
 

Burada CHP ve MHP ciddi bir handikap.. Onlar daha çok olaya siyasi olarak bakıyor olsalar gerek.. Eğer AK Parti bu sorunu çözecek olursa, bu AK Parti"nin siyasi geleceği açısından ciddi bir kazanım olacak.. Sosyal barış, etkisini ekonomide de gösterecek. Dahası bu toplumsal mutabakat ve barış süreci, anayasa değişikliği için de itici bir güç oluşturacak.
 

İşte bu noktada derin devlet ve Kemalistler, ulusalcılar devreye giriyor. Onlar da barış istemiyorlar.
 

Barış istemeyenlerin aslında alternatif bir önerisi de yok.. Türk tarafı da, Kürt tarafı da bu konuda bir şey söylemiyor..
 

Barış süreci kesintiye uğrarsa, taraflar bugünkine göre çok daha zor ve gelinen noktadan çok daha geri bir noktadan başlamak zorunda kalacaklar..
 

Bugün barış için konjonktür hiçbir zaman olmadığı kadar uygun.. Kaldı ki, 19.YY sonunda, 1. Dünya savaşı yıllarında, kapitalizm, komünizm ve faşizmin gölgesinde şekillenen kavram ve kurumlarla dünyayı açıklamak bugün için artık mümkün değil.. Ulusal devletler dağılırken, Kürtlerin uluslaşma çabaları rüzgar tünelinde rüzgara karşı yürümek gibi bir şey.. Kemalizm çözülürken, Kemalistçe yaklaşımlarla Kürt halkına umut vaad etmek mümkün değil.. Bölge devletlerinin siyasi haritası yeniden şekillenirken, ortaya konacak barış planı, bölge ve dünya barışı için benzer sorunların çözümünde örnek alınacak bir model oluşturması gerekir.
 

Türklerin ve Kürtlerin birbirine karşı kazanacakları bir zafer yok. Birlikte kazanacakları tek bir zafer var ve barış herkes için daha iyidir.. Selâm ve dua ile.

yeniakit

Bu yazı toplam 1330 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar