Bozdağ: İmha edilmezse suç

Bozdağ: İmha edilmezse suç

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Meclis Soruşturma Komisyonu'nda tapelerin imhasına ilişkin tartışmalarla ilgili, "Eğer, yasanın tayin ettiği şartlar varsa, komisyon bunu tespit etmişse, bununla ilgili evrakı imha etmek yasanın hükmü. İmha etmemek suç oluyor"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Meclis Soruşturma Komisyonu'nda tapelerin imhasına ilişkin tartışmalarla ilgili, "Eğer, yasanın tayin ettiği şartlar varsa, komisyon bunu tespit etmişse, bununla ilgili evrakı imha etmek yasanın hükmü. İmha etmemek suç oluyor" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanun Tasarısı üzerinde görüşmeler devam ediyor.
Hükümet adına konuşan Bozdağ, cezaevlerinde bulunan kişilere isnat edilen suçlar, verilen mahkeme kararları ne olursa olsun, hizmet ederken bunlara bakmadıklarını ifade etti. Onları, insan olarak, emanet olarak gördüklerini belirten Bozdağ, "Emanete nasıl bakılırsa, öyle bakmaya gayret gösteriyoruz" dedi.
Bozdağ, şu anda cezaevlerinde 4 bin 431'i kadın olmak üzere 125 bin 153 hükümlünün, 459'u kadın olmak üzere 11 bin 781'i hükmen tutuklunun, 864'ü kadın olmak üzere 22 bin 503 kişinin tutuklu bulunduğunu, toplam tutuklu ve hükümlü sayısının 159 bin 437 olduğunu belirtti. 
Cezaevlerinde, ceza infaz kurumlarında görevli personel ile dış güvenliği temin eden Jandarma Genel Komutanlığı personeli tarafından hizmet sunulduğunu kaydeden Bozdağ, söz konusu personelin, bugüne kadar görevlerini başarıyla yürüttüklerini ifade etti. 
İÇ VE DIŞ GÜVENLİĞİ BAKANLIK SAĞLAYACAK
Tasarıdaki düzenlemelerin hazırlanması ihtiyacının aslında yeni oluşmadığını belirten Bozdağ, 1968 yılında, cezaevlerinin iç ve dış güvenliğinin tek elden yönetilmesinin gündeme geldiğini söyledi.
Tasarıyla, cezaevlerinin iç güvenliğinin de dış güvenliğinin de Adalet Bakanlığı tarafından sağlanacağını belirten Bozdağ, şöyle devam etti:
"Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğümüz bu vazifenin bütün boyutlarıyla ilgilenecektir. Bugüne kadar dış güvenlik farklı, iç güvenlik farklı uygulamaları değişik problemlere yol açtı, çift başlılığa neden oldu. Kapıda gelirken dış güvenlikte ayrı bir arama, içeri girdiğinizde iç güvenlikte ayrı bir arama, oradan birtakım idari işlemlerde mükerrer yapılmaları, vatandaşlarımız bakımından zaman ve pek çok kayıplara yol açıyor.
Öte yandan, cezaevinden herhangi bir tutuklu ve hükümlünün hastaneye ya da başka yerlere nakillerinde de ciddi koordinasyon sorunları yaşanmakta, istenildiği zaman, anında bu konuda adım atma imkanı maalesef zaman zaman bulunamıyordu. Çünkü, siz bir planlama yapıyorsunuz, dışarıda o planlamayı uygulayacak başka birisi, onun da ayrı bir planlaması var. Bunlar uymadığı zaman sorunlar çıkıyordu. İşte bu dış ve iç güvenliğin birleşmesiyle beraber otorite tekleşecek, yönetim tekleşecek, idari işlerin tamamı tekleşecek, mükerrerlikler ortadan kalkacak, hastaneye ve başka yerlere nakillerde, sevklerde yaşanan sorunların tamamı ortadan kalkmış olacak. Bunun pek çok faydasını göreceğiz."
"TOPLUMLA BÜTÜNLEŞMESİNE İMKAN SAĞLAYALIM" 
Bekir Bozdağ, bugüne kadar Türkiye'de 257 ceza ve infaz kurumunu, şartları iyi olmadığı gerekçesiyle kapatıldığını, 2017 yılı sonuna kadar 142 ceza infaz kurumunu daha kapatmayı planladıklarını dile getirdi. 
Tasarıyla, ceza infaz kurumlarında görev yapan personelin mali durumlarında da kısmi iyileştirmeler yapılacağını ifade eden Bozdağ, "Esasında bu görevi yapanlar daha fazlasını hak ediyorlar. Bütçe imkanlarımız el vermiş olsa ve daha fazlasını vermiş olsak haksızlık etmiş olmayız" dedi. Bozdağ, tasarıyla infaz koruma memurlarının fiili hizmet zamlarına ilişkin düzenlemenin de yer aldığını söyledi.
Bekir Bozdağ, cezaevlerinde yatan insanların tamamının, suçu ne olursa olsun insan olduğunu, cezalarını çektikten sonra dışarıda herkesin onlara imkan vermesi, yardımcı olması gerektiğini kaydederek, "Cezası tamamlanan insanlar, dışarı çıktıktan sonra herhangi bir özel veya kamuda çalışma imkanı bulamadığı takdirde, kapılar üzerine kapatıldığı takdirde çaresiz kalmaktadırlar. Adeta cezaevlerinin dışı, cezası infaz edilmiş insanlarımız için açık bir cezaevine dönüşüyor. Buna izin vermememiz lazım. Cezası infaz edilmiş bulunan her insanımıza iş yeri sahiplerinin ekmek ve iş imkanı sağlaması son derece önemlidir. Onları yeniden suça itecek yanlış, önyargılı, kötü uygulamaları sonlandırmamız lazım. Ben buradan bütün iş sahiplerine çağrıda bulunuyorum, lütfen cezaevlerinden çıkan insanlarımızın toplumla bütünleşmesine imkan verecek bir yakınlaşmayı sağlayalım" diye konuştu. 
"İMHA EDİLMEZSE SUÇ" 
Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Bozdağ, ceza infaz kurumlarında görev yapan infaz koruma memurlarının yıpranma payına ilişkin düzenlemenin tasarıda yer aldığını belirtti. 
Bozdağ, Meclis Soruşturma Komisyonu'nda, tapelerin imha edilmesine yönelik tartışmalara ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
"Ceza Muhakemesi Kanunu 135. maddesinde, "Şüpheli veya sanığın, tanıklıktan çekilebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alınma gerçekleştikten sonra, bu durumun anlaşılması halinde, alınan kayıtlar derhal yok edilir" hükmü bulunuyor. Bu, anayasadan da kaynaklanan bir hüküm. Cumhuriyet savcılarının bunu hemen ayırması ve imha etmesi lazım.
Türkiye'de kamuoyuna mal olmuş pek çok soruşturma kapsamında, o soruşturmayla hiç alakası olmayan kişiler, örneğin soruşturuluyor ama eşinin hiç alakası yok, onlarla ilgili bütün mahrem bilgiler, bu özensizlik ve yasaya uymama nedeniyle, medya aracılığıyla herkesin bildiği konular oldu. Kişiler yıprandı, lekelendi. Bu, insan onurunu korumak bakımından önemli bir madde.  Yine 137. maddede, 'Kararların yerine getirilmesi, iletişim içeriklerinin yok edilmesi' düzenleniyor.
Soruşturma Komisyonu, adli bir komisyon olarak görev yapıyor. TBMM adına yargısal bir faaliyet yürütüyor. Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre bu faaliyeti yapıyor. Eğer, yasanın tayin ettiği bu şartlar varsa, komisyon bunu tespit etmişse , bununla ilgili evrakı imha etmek yasanın hükmü. İmha etmemek suç oluyor. Onlar tespit edecek, imha etmediği takdirde bunun cezai yaptırımı var. Bu tamamen kişilerin onurunu korumaya yönelik bir düzenlemedir. Yani sayın Bakanlarla ilgili gündeme geldi ama başka olaylarda da pek çok vatandaşımızla ilgili gündeme geldi. Esasında bu son derece önemli bir hukuki düzenleme. Dünyanın başka ülkelerinde de böyle bir düzenlemeler var."
Bozdağ, uyuşturucu maddeyle ilgili suçlardan dolayı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü sayısının 20 bin 501, tutuklu sayısının 7 bin 179 olduğunu bildirdi.
Hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili soru üzerine, "Bu konu üzerinde çalışmamız var. İnşallah bu ay içerisinde bu konudaki düzenlemeyi Meclis'e getirmiş oluruz. Bu konuda toplam bugüne kadar 3 bin 49 hükümlü, 317 tutuklu başvurdu. Bunlardan ceza tehirinden faydalanan adli hükümlü sayısı 273, tutuklu sayısı 24 oldu. Terörle ilgili hükümlü 23, tutuklu 4. Toplam 324 kişi bundan faydalandı" diye konuştu.