Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Böyle bayram olmaz!

Yeni Bakanlar Kurulunu mu yazalım, 1 Mayıs"ı mı? Böyle bayram filan olmaz.. Olsa olsa "terör bayramı" olur böyle bir bayram..

 

 

İşçinin ne kadarı sendikalı? Hangi sendika ne kadar işçiyi temsil ediyor? Sendikaların arasında görüş birliği var mı?
Yok!
Bir grub "bayram"a, yüzlerini maskeleyip, taşlarla, sopalarla geliyor..
Taksim meydanını yasaklamanın mantığını da, eylem biçiminin de sorgulanması gerek.. "Makul sayı" filan değil, her sendikaya kontenjan verirsiniz, 2-3-5.000, neyse genel güvenlik açısından sorun olmayacak ölçüde kişi gelir.. Ama asıl önemli olan mesela gezi parkında bir konser düzenlenmek istendi de hayır mı dendi? Kültür Merkezinde bir oyun, bir konferans düzenlenebilirdi. İşçi sanatçıların eserleri ya da fotoğraf sergisi için metro sanat galerisi de kullanılabilirdi.. İnsanların hayatlarını kaybettikleri noktalarda "Genç Siviller" hayatını kaybedenlerin isimlerini üzerilerine yazıp meydana uzanabilirlerdi.. Eylemin kitleselliğinden önce "özgül ağırlığı" önemli bana göre.. Ama sendikalar kolay olanı seçiyor.. İş inada dönüştürüyor.. Polis, sendikaların taleplerine odaklanmıyor ya da sendikalar polisin güvenlik kaygılarına odaklanmıyor.. Oysa biraz empati yapmak gerek.. Birbirimizin kaygılarını ciddiye alırsak bu sorunu çözebiliriz..
Bütün toplantılarda, güvenlik tedbirlerinin tertip heyetinden kişilerle birlikte, emniyet yetkililerinin katılımı ile izlenip tedbirler düşünülmesi gerek.. Olayların izlenmesi ve anında çözüm üretilmesi gerek.
Aslında birkaç yüz kişilik bir grub belli merkezler tarafından yönlendiriliyor.. Vur-kaç taktiği ile gerginlik üretiliyor.. Bunlar eğer Taksim"e çıksalardı, bundan sendikalar da zarar görecekti..
Çoğu kimsenin bayram yapmak gibi bir niyeti yok. Kimi iktidarla hesaplaşmak için, kimi örgüt ya da ideolojisinin propagandasını yapmak için orada! Zaten hazırlıklı gelmişler..
1 Mayıs"ta sanatsal etkinlikler, forumlar, konferanslar var mı?
Bu konuda DİSK ve KESK daha anlayışlı davranabilirdi. Türk-İş ve Hak-İş daha olumlu idi!.. DİSK ve KESK CHP ve DTP ile yakınlaşmayı tercih etti. CHP"nin ulusalcıları, DTP"nin bindirilmiş kıtaları alana girip yürüyüşe müdahale etmek istediler..
Aslında 1 Mayıs birçok ülkede benzer şekilde "kutlanıyor"!. 1 Mayıs İşçi Bayramı mı, Bahar Bayramı mı, Emek Bayramı mı o da ayrı bir konu. Zaten bundan sonra hem tatil, hem resmen kutlanacak, yani bunun anlamı şu: İşçiler bayram yapmak istiyorsa, bunu onlar için devletimiz yapar..
Bayram yapmak miting yapmak mıdır? Yürüyüş yapmak mıdır, tek başına! Bakın bunun üzerinde sendikaların tekrar düşünmesi gerek..
Taksim talebinin temelinde, o kahrolası, derin devletin 80 öncesi 1 Mayıs cinayetinin öfkesi var..
Her 1 Mayıs da aynı şeyleri yaşamaya alıştık. Kaç gözaltı, kaç ölü, kaç yaralı ve ne kadar maddi zarar!?
Bu 1 Mayıs Cuma"ya denk geldi.. Cuma dini bayram! Siz hâlâ Cuma namazı için bile izin vermemeye devam edin.. Kadıköy meydanında tam da Cuma namazı sırasında bayram yapın!
İnsanların sokağa çıkmaktan korktuğu bir gün nasıl bayram olur Allah aşkına! Bayramlarda maytap atılır, gaz bombası değil.. Suratlar asılmaz, güler insanlar.. Ama olan ne!
İstanbul"daki görevli polis sayısı, bayrama katılan "eylemciler"den fazla idi.
Emekli bir emniyet yetkilisi, polisin bu olayları, terör örgütlerinin militanlarının kayda alınması için bir fırsat olarak değerlendirdiğini söylüyor. Ona göre bu işin arkasında Ergenekoncular vardı ve Ergenekoncular, sızdıkları sendikaları kullanmak istiyorlardı. Ve örgüt, militanlarını 1 Mayıs için sahaya sürecekti.
Yani, bu durumda 1 Mayıs sonrası emniyet, elindeki görüntü kayıtlarından eylemci grubların arşivlerini güncelleyecek..
Görüldüğü gibi koyun can derdinde, kasap et derdinde. Herkesin bu işte bir hesabı var..
1 Mayıs, Ergenekoncular için işaret fişeği anlamı taşıyor.. Ama sanırım çok da başarılı değiller.. İşçilerin çoğu kışkırtmaya gelmiyorlar.. Sendika yöneticileri de gelişmelerden tedirgin.. Derin güçlerin adamlarının işleri çok kolay değil.. Halktan kopuklar.. Tek başına çocuklarla da bu iş olmuyor. Aileler çocukları konusunda daha dikkatli.. Ergenekon iddiaları herkesin kafasını karıştırmış ve birtakım "abi"ler de deşifre olmuş durumda..
Neyse. Bomba sesleri arasında hem Türkiye"de, hem de "yavru" vatan Kıbrıs"ta yeni Bakanlar Kurulu açıklandı.. Kıbrıs"ta seçim vardı, Ankara"da ise uzun zamandan beri bakanlar arasında değişiklikten söz ediliyordu.. Sonunda bu değişikliklerin açıklanması bu güne denk geldi..
Neyse bu 1 Mayıs"ı da daha fazla can kaybı olmadan atlattık.. Sendikalar da sonunda Taksim"e girdiler. O da oldu..
KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ ÜZERİNE BİRKAÇ NOT
Bu arada yeni kabinemiz de hayırlı olsun..12 Bakanlıkta değişiklik var.. Önemli bir değişiklik bu, ama beklentilerle örtüşmüyor. İçişleri Bakanlığı için İdris Naim Şahin deniyordu. Onun adı hep masada oldu. Beşir Atalay"ın Başbakan Yardımcılığına ya da Milli Eğtim"e kaydırılacağı söylentileri vardı, olmadı.. Maliye için Mustafa Açıkalın"ın adı geçiyordu olmadı.. Ahmet Davudoğlu"nun parlamento dışında bakanlığa getirilmesinin altının çizilmesi gerek.
Taner Yıldız"ın bakanlığı bekleniyordu ama Nimet Çubukçu"nun Milli Eğitime kaydırılması beklenmiyordu aslında.. Bülent Arınç, Ömer Dinçer, Nihat Ergün, Sadullah Ergin, Taner Yıldız, Ahmet Davudoğlu"nun kabinede yer alması ile Bakanlar Kurulundaki omurga da netleşmiş oluyor.. Kültür ve Turizm ile Çevre Orman Bakanlıklarının bölüneceği söyleniyordu, o bölünme de olmadı.. Nazım Ekren gitti. Sağlık Bakanı"nın Devlet Bakanlığına kaydırılacağı söyleniyordu o da olmadı..
Son durum bu... Bu arada eş zamanlı olarak KKTC"de de yeni kabine göreve başladı..
Bu işin perde gerisinde neler olup bittiğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.. Grub içinden bu sonuca tepki verecek isimler yok değil. Onların ne yapacaklarını da önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Selâm ve dua ile..

Bu yazı toplam 1356 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar