Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Boykot ya da!


Geçenlerde "Boykot"la ilgili bir yazı yazmıştım.. Ana tema şuydu: Sadece Siyonistlerin mallarını boykot etmek yetmez, zulüm ve sömürü zincirinde kim varsa onları da boykot etmek gerek. Sadece domuzları değil domuzlukları da boykot kapsamına almak gerek! Şimdi o bir başka şekliyle gerçek oldu!
Boykot tuttu. Belli markaların satışı düştü ve tüketici yerli markalara yöneldi. Ama bazı yerli markalar fiyatlarını bir anda %30 civarında artırdılar.
Bu tam bir vurgundur.. Boykota katılanları cezalandırma girişimidir..
Bu boykot konusunu önemsiyorum.. Bunu sadece İsraille ve Gazze ile, bugünle de sınırlandırmamak gerek..
Tamam İsrail'in zulmüne destek veren herkesi boykot etmeliyiz. Bunları ille de Yahudi, İsrailli olması gerekmiyor.. Haksız kazanan, kazandığı parayı haksız şekilde harcayan kimse onun malını boykot etmeliyiz..
Ürün sağlıksızsa, onu hacı amcan da üretse kullanma.. Mesela sigara, Cola, gazoz türü içeceklerden söz ediyorum..
Ürün kalitesiz, sağlıksız ve fahiş fiyatla satılıyorsa da boykotu hakediyor demektir.
Ürün alakasız şekilde reklamlarında kadın bedenini, cinselliği kullanıyorsa onu da boykot edelim.
Ya da cinselliği kullanmıyor, ama bakın bakalım hangi Tv programına, hangi etkinliklere sponsor oluyor, reklamlarını özellikle hangi mecralarda kullanıyor. Ona da bakmak gerek.
Akıllı bir tüketici, ürünü iyi analiz etmesi gerek.. Sadece "hayır" demek için değil, "evet" demek için de tercih sebebleri olmalı. Mesela kazancının vergisini veriyor mu, zekatını veriyor mu, vakıflara yardım ediyor mu?
Fabrikasında çalışan işçiler sigortalı mı, sendikası var mı?
Çocuk işçi çalıştırıyor mu?
Üretim sırasında çevreyi kirletiyor mu?
İthal ettiği ürünlerin menşei konusunda hassasiyet gösteriyor mu?
Özellikle "Helal" konusunda titizlik gösteriyor mu?
Mesela ben patronun üyesi olduğu işadamı derneğine bile bakarım..
Malesef bazı ürünlerde öyle fazla bir tercih imkanımız yok.. O zaman alternatif ürünler üretmek için de çabamız, talebimiz, desteğimiz olmalı..
Bir de şuna dikkat etmek gerek. Bugün şu kişiye ait olan bir firma yarın satış, icra, veraset ya da borsa oyunları ile bir başkasının eline geçebiliyor.. Ya da birileri ortaklar arasına karışabiliyor..
Şu da oluyor, kötü başlamıştır, artık dürüsttür. İyi başlamıştır, artık kötüdür.
Bazan adı Türk, Müslüman olan birinin malını boykot etmek, ama bir Yahudi ya da Amerikalının malını boykot etmemek gerekebilir. Böyleleri de var. İstisna da olsa var!
Bana kalırsa basit, küçük birtakım ürünler konusunda bir hassasiyet, davranışlarımızı kontrol altına almak ve akılda tutmak için önemli.. Bunun için 3 nokta önemli.. Sigara, markası ne olursa olsun, kim üretirse üretsin, sigaraya hayır! Cola ve gazoz türü içeceklere de "hayır", markası ne olursa olsun, kim üretirse üretsin.. Ve Amerikan Doları'na da hayır! Turiste mal satarken, ya da ticari işlemlerde dolar gelirse elbette hayır demeyeceğiz, ama parayı mümkünse bir gün bile elimizde tutmamamız.. Hemen bankaya satmamız.. "Go home!" dememiz lâzım..
Mesela şu Amerikan tarzı beslenme ürünleri fastfood türü yiyecekler de öyle. Son derece sağlıksız.. Yerlisine de yabancısına da "hayır" dememiz gerek.
Bazı ürünlerin sembolik değeri var.. Aslında farkına varmadığımız birçok şey daha var. Çevrenize bakın o kadar çok şey göreceksiniz ki? Amerikan filmleri izliyor, sakızını çiğniyor, Amerikan tarzı traş oluyor ve Amerikan filmlerinde gördüğümüz markaları taklit ediyoruz.. Amerikan müziği dinliyoruz. Amerikan yaşam tarzını kopyalıyoruz..
Ben sermaye getirmeyen, katma değer de getirmeyen yabancı şirketlerin Türkiye'deki mallarını da almıyorum.. Mesela Türkiye'deki kaynaklardan doldurulan yabancı firmanın ürettiği suyu içmem!. Kendimi aşağılanmış, beceriksiz hissediyorum.. Suyu yabancı bir lisans ile yerli firma da üretse içmem!
Ne olursa olsun, kim üretirse üretsin, israf etmemeyi de öğrenmemiz gerekiyor.. Sadece tüketmek değil, üretmeyi de öğrenmeliyiz.
Sonuçta, daha seçici olmamız gerekiyor.
"Kötü" olmasın yeter değil, daha iyisini, daha kalitelisini, daha güzelini tercih etmeliyiz.. Yani iyi olanı ödüllendirmemiz gerekiyor.. Daha iyisini, en iyisini.
Önce kaliteli bir müşteri olmayı öğrenmeliyiz..
Sırtımıza giydiğimiz, midemize doldurduğumuz, okuduğumuz, baktığımız, yani kafamızın içine koyduğumuz şeylerin doğruluğunu, kalitesini dert edinmemiz gerekiyor..
Evet, sadece sıradan bir tüketici değil, bir mal ya da hizmet satın alırken, bizim kültürümüze göre "müşeti" olmuş olursunuz. Üretici ile tüketici ortaktır.. "Müşeti" "iştirak eden" demektir..
Şeytanla ve onun askerleri ile ortak olmayın.
2 kişi arasındaki doğru bir ortaklık halinde 3'üncünüz Allah (cc) olacaktır.
Selâm ve dua ile..

vakit

Bu yazı toplam 1369 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar