Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Birbirimize tahammüllü olmak.. Okuyucularla Hasbihal..

-bekir ziya, 17 Nisan, (Geçen haftaki hasbihalde) Ender Yılmaz isimli yorumcuya verdiğiniz ’İmamet şartı Müslüman değil de Şii sayılmak için!’ şeklinde cevap, biraz zorlama değil mi?!
*SEÇ: O benim cevabım değil, şiî müslümanların cevabı.. Şiî olarak mümin sayılmak için İmamet’in, İslam toplumunun liderliğinin, (Hz. Peygamber’den den sonra) ümmetin başına gelecek olan imam’ın/ liderin de Allah tarafından belirlenmiş olduğuna dair inancı kabul etmeyi mümin olmanın şartı sayıyorlar. Zâhirî mânâ ve beyanı esas almak gerekir.
-cengiz, 18 Nisan, gecen bir yazinizda siilerin iman esaslari arasinda imamet yok demistiniz ama biraz arastirinca 5 sartalrindan biri imamet.
*SEÇ: Öyle bir söz kullandığımı sanmam. Çünkü, o söz gerçeği yansıtmaz. 
-Rehavi Diyarbekir, 19 Nisan, cengiz kardeş, belki de yanlış anlaşılan nokta şu: Ehl-i Beyt Mektebi diyor ki, ’Delillerimiz bizi imamete götürüyor, biz bunu imanın bir parçası olarak görüyoruz. Ama bunu imanın bir parçası olarak görmeyen kimse de yine müslümandır.’ 
-Nurullah: Ağabey, Diyarbekir, Batman, Mardin gezinizde anlattığın yazında, Midyat’ta bir süryanî’nin sizi evine davetle, şarab sunmak istediğini yazmışsın da, davete icab edip etmediğini yazmamışsın. Başkaları da merak etmiştir, diye yazıyorum, (latife tabiî..)
-İ. Arslan: Yazılarda yazım hataları oluyor, daha dikkatli olsanız..
*SEÇ: Hatırlatmanız için teşekkürler..
*Lokman, Almanya: 08 Nisan, Sevgili abi, malumunuz olduğu gibi mükemmel olan sadece Rabbimizdir. Sizinde belirttiğiniz gibi haklı olduğumuza inandığımız konularda, biraz ısrarlı tavrımızı koruruz, ama bir zaman sonra bazen ah keşkemler oluşur. Bu durum insana, insan olduğunu ve sıfır hatalı olamayacağını, bundan sonra daha da dikkatli olması gerektiğini öğretir, belki hata yapmanın en kayda değer tarafı budur. 
-Ahmed Tekiner: ( ’Soykırım değil, tehcîr ve muqatele’ başlıklı yazı üzerine): El’Aziz’liyim. Dediğiniz gibi bizim oralarda da, siviller arası bir boğazlaşma olmuş.. Resmî güçler devreye, zâhiren girmemiş.. Ama, dolaylı olarak?
Daha acısı ne, biliyor musunuz?
Bizim buralarda nerede sağlam yapılarıyla bilinen evler varsa, hemen hepsi ermenilerden kalmıştır ve kemalist rejim, kendisine bağlı yeni bir zenginler sınıfı oluşturmak isterken, ermenilerden ve diğer gayrimuslimlerden kalanları kendisisine yardakçılık yapacak olan tıynettekilere vermiş.. Onlar hâlâ, CHP’li ve tabiatiyle kemalist-laik.. 
*SEÇ: Tesbitlerinize büyük çapta katılıyorum. Üstelik büyük kesimi, silahlı mücadeleye girmemiş olsalar da, savaş gerekçe gösterilerek ’tehcîr’e, sürgüne tâbi tutulanların mallarının müsaderesi, İslam açısından da kabul edilemez. 
-Merve Çakır,19 Nisan, Geçmişin acılarını kendilerine umut kapısı yapanlar, o kirli ellerinizle dokunduğunuz diğer kapılar ne olacak?

-Murat AYDOĞDU,19 Nisan, sivilleri koruyacak yeterli önlemler alınmadığı ve İttihadçıların Teşkilat-ı Mahsusa‘sı faaliyetler ve çetelerin eylemlerine göz yumulması nedeni ile soykırım tanımlaması tehcîrden daha tutarlı görülüyor. İttihadçıların büyük çoğunluğunun, Devletin Bekası için buna neden olduğunun farkındayım, Ermeni diasporasının abartıları da var elbette, ama, bu bile halklara bu şekilde zulmedilmesine bahane değildir. (…) İttihadçıların ve kemalistlerin günahlarını halklara yüklemeden zulümlerine karşı çıkmak, Ermeni diasporasının ve emperyalistlerin saptırıcı, çıkarcı ve art niyetli faaliyetlerine de dikkat çekerek yüz kızartıcı faaliyetlerin lanetlenmesi gerektiği kanaatindeyim.

Satır aralarında sizin de isim vermeden değindiğiniz konuda ben net konuşulması taraftarıyım; İttihatçı ve Kemalist kadrolar, Ermeni,/ Rum, /Kürt,/ Türk, /Müslüman /Gayrimüslim ayırmadan her türlü insanlık suçunu ve soykırımları gerçekleştirmişlerdir. Tıpkı günümüzün Baasçı ve diğer Ulusalcı çeteleri gibi.. Bunların neden olduğu yıkımlar bütün halklara acılar ve büyük zararlar taddırmıştır ve bunun vebali bu acıları tadan halklara yüklenmemelidir. (…)Hâlâ Ulus Modelli bir devlet ve buna isyan edenlerinde bu Ulus model formatında olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bu paradigma değişmeli..’
-Ali Karagöz: ’Savaş San’atı’ üzerine bir kitabdan aktardıklarınız ilgimi çekti. Teşekkürler.. 
Mehmed Arı- Adıyaman: Savaş San’atı’ isimli kitabı hediye gönderirseniz.. 
*SEÇ: Maalesef, o kitab, sizden önce başkası tarafından ’ümmetleştirilmişti..’!! 
(Hasbihal’in devamı, yer darlığından dolayı, (yazı günüm olmayan) yarına.. İnşallah..)
*

dirilişpostası

Bu yazı toplam 696 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar