Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bir musibet, bin nasihattan iyidir..

Yakın plandan bakınca kötüye gidiyor. Ama biraz geri çekilip, fotoğrafın bütününe baktığınızda, bütün olumsuzluklara rağmen işler doğru yönde, ileri doğru gelişiyor..

Elbette bu süreçte kırılıp, dökülenler olacak. Bir bedeli olacak bu sürecin, ama sonuçta getirisi daha büyük olacak.

Halk içeride ve dışarıda oynanan oyunun farkına vardı. İhanet çeteleri toplumsal desteklerini kaybettiler. Artık yeni bir Gezi ittifakı mümkün değil. Nişantaşı sosyetesi de akıllandı, AK Parti çevresindeki AKP’lilerin de  aklı başına gelmeye başladı..

Paralel, terör örgütleri ve malum çevrelerin derin ilişkisi deşifre oldu. CHP rotasını yeniden gözden geçiriyor. CHP karar aşamasında.

Bu krizin etkisi ile AK Parti içindeki çatlak sesler kısıldı. Yoksa birileri Erdoğan-Davudoğlu arasında ciddi anlamda kriz çıkarmak için seferber olmuştu.. AK Parti içindeki krizin Türkiye krizine dönüşeceğini düşünüyorlardı. Böylece “hayır” diyebilen bir Türkiye yerine , “bizim iyi çocuklar”a gün doğacaktı. Uslu-söz dinleyen birilerine kapı aralanacaktı..

Hatta, birileri AK Parti çevresinde lobi faaliyetleri yaparak, eğer Erdoğan ve Davudoğlu arasına nifak sokabilirlerse, parti bölünmeye giderse, tabanı toparlamak için yeni bir siyasi oluşum için tüzük taslağını hazırlayıp, her kesimden insanların içinde yer alacağı bir milli mutabakat koalisyonu görünümlü parti kurucular kurulunu hazırlamış, amblemine kadar düşünmüşlerdi..

Ama olmadı işte.. Bu terör dalgası halkı uyandırdı. Birçok CHP’li, MHP’li isim bu zor süreçte AK Parti’nin mümkün olan tek tercih olduğunu ve Erdoğan’ın liderliği ile bu badirenin aşılması gerektiğini düşünüyor.. Bu aşamada yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi tek çözüm.. Bu mecburi istikamet. Türkiye’nin geri dönmesi bütün kazanımların kaybedilmesi anlamına gelecek. Bu durumda Türkiye’nin bölünmesi ya da Suriye’ye dönmesi ciddi bir tehlike olarak öne çıkabilir. Nişantaşı cemaati, yani beyaz Türkler, Çarşı, Gezi bileşenleri kimse bu sonuca razı olmayacaktır.

Madem Anayasa değişikliği ve eşzamanlı başkanlık sistemi hayata geçirilecek, o zaman Beştepe-Çankaya ikilemine oynayanların evdeki hesapları da boşa çıkacak.

Zaten bugünkü Anayasa sınırsız ve sorumsuz başkanlık sistemine izin veriyor, buyurun mecliste, sınırlı ve sorumlu bir başkanlık sisteminin çerçevesini çizin. O zamana kadar da Erdoğan’ın fiilen bu yasal hakkını kullanmasına karşı sabırlı olun..

Davudoğlu daha önce Erdoğan’la hem danışman, hem de bakan olarak çalıştı.. Bugün de çalışmaya devam edebilir. Bugün değişen ne var. Devleti Erdoğan temsil ediyor. O icraya/yürütmeye de müdahil olmak istiyor.. Yasal olarak bunda bir sakınca yok. Müdahale etsin-etmesin tartışması anlamsız. Yasal yetkisini kullanıp kullanmaması konusunda birilerine soracak değil herhalde. Bu yetki hukuka uygun değilse, buyurun değiştirin. 12 Eylül Anayasasının diğer hükümlerini içinize sindirebiliyor musunuz, peki niye uyguluyorsunuz..

Davudoğlu’nun yasal sıfatı Başbakandır. Cumhurbaşkanlığının yasal fiili tasarrufu ile aynı zamanda Başbakanlık sıfatının sınırlarını Cumhurbaşkanı’nın iradesi belirler. Yani Davudoğlu Cumhurbaşkanının yürütmeden sorumlu başkan 1. yardımcıdır.. Zaten 3-5 ay sonra bu durum yeni Anayasa ile tabii bir hal alacak. Bugün bu durum içselleştirilirse sorun olmaz. Birilerinin bu süreci istismarının da önüne geçilmiş olur..

Cumhurbaşkanının yanındaki birilerinin, kendilerini Cumhurbaşkanı adına hareket eden kişi görüntüsünden çıkması gerek, Başbakanın yanındaki birilerinin de, Cumhurbaşkanının iradesini görmezden gelerek, Davudoğlu üzerinden Beştepe bürokrasisine karşı rekabet görüntüsü altında Erdoğan’a karşı sureti haktan gözüken nifak hareketine son vermesi gerek.

Siyaset, bürokrasi, iş dünyası ve mediadan birileri kıraldan fazla kıralcı bir üslubla, iktidarda kadrolaşma ve rant hesapları ile AK Parti içinde tehlikeli bir hizipçilik yaparak bindikleri geminin kaptan köşkünü ele geçirme hesabı yaptıklarını zannederken, aslında gemiyi ele geçirmek, hatta gemiyi batırmak isteyen çetelerin ucuz figüranlarına dönüşüyorlar.

Siz kimsiniz ya hu, nereden çıktınız.. Bu yangına körükle giden insanlar kimler.. Bunları 28 Şubat sonrası ve zor günlerde gördünüz mü? Saf birileri de aşk ve öfke ikilemi içinde bu nifak kumkumasının içinde sağa sola savruluyor..

Hayır! Barış daha iyidir. Tamam yanlışlar oldu, yine olacak, ama biz birbirimizden vazgeçmeyeceğiz. Affedici olacak, sabırlı olacağız.. Sevgimiz nefretimizden, merhametimiz gazabımızdan büyük olacak. Kripto tiplerin, menfaat çetelerinin, fasıkların, sureti haktan gözüken münafıkların, parti kademelerine sızmaya çalışan ihanet çetelerinin, AK Parti’yi ele geçirme, Türkiye’yi bölmek için AK Partiy’i bölme gayreti içindeki çevrelerin kirli, kanlı ve karanlık oyunlarına gelmemeliyiz.

Duydum ki, Emniyet ve istihbarat içindeki gizli ve derin bir el, Paralel yapıdan kopan kriptoları toplayıp, Erdoğan’sız Türkiye sürecini dizayn etmek için kolları sıvamışlar. Dinleme de yapıyorlarmış, manipülasyon da, tehdit ve şantaj da. Bu işler dış bağlantısı olmadan olmaz. Anlaşılan birileri iş üzerinde.. Bugünlerde bir sürü proje adam, proje grub, bilgi-belge ortaya saçılabilir.. Herkesin dikkatli olması gerekir..

Kriz yok. Olmamalı. Bir sorun varsa çözüm de uzak değil. Hakem parlamento ve parti olur. En büyük hakem ise milli irade! Mahkeme kadıya mülk değildir. Yeter ki birileri yangına körükle gitmesin.. Erdoğan ve Davudoğlu’nun birbirine karşı kazanacakları bir zafer yok, ama birlikte kazanacakları bir zafer var..

Bir musibet, bin nasihatten iyidir. Bazı gerçeklerin farkına varmak için bu kadar musibet yetmez mi.. Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Zaten gün gelecek hepimiz gideceğiz, ama hayat, kıyamete kadar devam edecek.. Allah iradesini/rızasını gerçekleştirmek için kimseye muhtaç değildir. Dilerse bukağılı Şeytanları bile dinine hizmetkar kılar. Bize düşen ise O’nun rızasını gerçekleştirmek için istişare ve şûra yapmaktır. Herkesin yaptığı ve yapması gerekirken yapmadığı işlerin hesabının sorulacağı bir gün var.

AK Parti döneminde yükselen bürokrat, STK, media mensupları, siyaset ve sermaye sahipleri ayaklarını denk alsın. AK Parti dağılır ve çözülürse, bu enkazın altında kendileri de kalır.. Para kazanan, makam kazanan bu insanlar bu paraları nerede nasıl harcamaları gerektiğini, kendilerinin de bu süreçte risk almaları, ellerini taşın altına koymaları gerektiğini anlamaları gerek artık.. Benden söylemesi. 

Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 967 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar