Bir Hakperest öldü

Çete dergisinin ilk sayısında (Şubat 1989) Ayetullah Munteziri'nin bir konuşmasını yayınlamıştık.

İran İslam Devrimi'nin 10. yıldönümü münasebetiyle yaptığı bir konuşmaydı bu.

Devletin gaye değil vasıta olduğunu söylüyor ve vasıtanın gayeleştirilmesinden şikâyet ediyordu"

Kalpleri kazanmaktan bahsediyor ve rejimin bu konuda başarısız olduğunu ileri sürüyordu"

Devrimin değerlerini hatırlatıyor ve şimdi devrimi korumak adına o değerlerin çiğnendiğini iddia ediyordu"

Biz, İran'ı sevdiğimiz ve İslam Cumhuriyeti'nin iyiliğini istediğimiz için konuşmayı öpüp başımızın üstüne koyduk, Çete'de Munteziri'ye hürmet ve muhabbetimizi sunduk, fakat İran yönetimi konuşmaya çok bozuldu.

İmam Humeyni'nin halefi olan Munteziri, haleflikten azledildi"

Azledildi ve kara listeye alındı"

Ömrünün sonuna kadar o listeden çıkamadı"

Bir nevi rejim muhalifi muamelesi gördü...

Rejim için müthiş bir 'tashih' fırsatıydı, itilip kakılarak zayi edildi"

Siyasi faaliyetlerde bulunmaması konusunda uyarıldı"

Aleyhinde nümayişler düzenlenerek, Kum'daki yazıhaneleri basılarak, yardımcısı tutuklanarak sindirilmeye çalışıldı"

Ama Munteziri sinmedi.

Doğru bildiklerini söylemeye, 'devrim karşıtı' damgası yemek pahasına devrime sahip çıkmaya devam etti.

Meselâ, 2007 yılında bir gazeteye verdiği beyanatta dedi ki:

"Ayetullah Humeyni şiarları yükseltti, bizler de onunla beraberdik. Bu şiarlar vasıtasıyla insanlar meydana çıktı ve devrim kazandı. Şiarlarımız, 'bağımsızlık, özgürlük ve İslam Cumhuriyeti' idi. Bağımsızlık bir aşamaya kadar gerçekleşti. Ancak özgürlük ve İslam Cumhuriyeti'ne gelince hâlâ önümüzde uzun bir yol var". Anayasadaki meşru ve açık özgürlükler kolayca ezilmektedir. Bu da önderlerin kendileri için anayasanın ve şeriatın üstünde koydukları dokunulmazlıkla gerçekleşmektedir. Hâlâ birçok parti özgürlük sahibi değildir. Bazı siyasi gruplar sadece iktidardakilerin üsluplarına muhalefetleri sebebiyle yasadışı sayıldı. Sadece iktidardakileri öven basın organları hürdür. Bu organlar istediklerini söyler ya da kendilerine ne emredilirse onu yazar. Ancak hükümetten bağımsız medya yöneticilerine, emniyet ve yargı kurumları tarafından sorunlar çıkarılır..." (Kaynak: TİMETURK)

Bu da, Munteziri'nin hatıratından bir kesit:

"Ben daima gardiyanları ve hapishane müdürlerini mahkûmlara karşı İslam dışı muamele yapmamaları hususunda uyarıyordum. İslam ahlakının gözetilmesini, mahkûmlara zulmedilmemesini, haklarının zayi edilmemesini gözetmeleri için sürekli hapishanelere temsilcilerimi gönderiyordum. Herhangi bir şahıs mahkûmumuz olduğunda ona zulmetmemiz münafık bile olsa caiz olmaz. Ensari Najafabadi ve Muhammed Yezdi hapishanelerdeki temsilcilerimdi. Mahkûmların şikâyetlerini not alıyorlardı. Kısacası ben herhangi bir şahsa baskı ve şiddet uygulanmasına karşıydım"

* * *

Bir Hakperest öldü, Rahmân ve Rahîm Allah'ın rahmeti üzerine olsun.

Bu yazı toplam 3428 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar