Bir 'cihad fıkhı manifestosu'na ihtiyaç var

İşgale karşı savaşta Moskova Metrosu yolcularını havaya uçurmanın nasıl bir yeri olabilir?

O bombalı saldırılarda ölenler işgal askeri değildi.

HAMAS, İslami Cihad yahut Lübnan Hizbullahı, işgal altındaki Filistin topraklarında sıradan İsraillileri hedef alan eylemler gerçekleştirirken, "Burada bir işgalin ve işgale karşı savaşın yaşanmakta olduğunu bile bile dünyanın dört bir yanından gelip Filistinlilerden gasp edilmiş topraklar üzerinde yaşamayı seçen her Yahudi işgalci statüsündedir ve bizim tarafımızdan hedef alınmayı peşinen kabul etmiştir" mantığıyla hareket ediyor; ama Moskova Metrosu'nu kana bulayanlar böyle bir mantığa da sığınamazlar.

İbn-i Teymiye'nin, 'İşgalci Moğollarla savaşabilir miyiz?' diye soran Mardinlilere (bir rivayete göre de Memluk Sultanı'na) 'Tabii ki savaşacaksınız! Kâfir yönetimine boyun eğilir mi?' diye cevap vermiş olması da metro katliamcılarına dayanak teşkil edemez, zira o katliamda ölenler yönetici değildi.

İbn-i Teymiye deyince...

Londra merkezli bir düşünce kuruluşunun Mardin Üniversitesi'nde düzenlediği "Barış Diyarı Mardin" konulu konferansta, İbn-i Teymiye'nin 1302'de verdiği cihad fetvasının El Kaide gibi gruplar tarafından masum insanlara yönelik saldırılara dayanak olarak kullanıldığı ileri sürüldü, ama aslına bakarsanız El Kaide ve benzeri meşrepteki grupların İbn-i Teymiye'yi taktıkları falan yok.

Zaten fıkhı umursadıkları da yok.

El Kaide'ci Zerkavi Irak'ta çoluk-çocuk demeden Şiileri bombalarken (aynı şekilde "Bedir Tugayları" da çoluk-çocuk demeden Sünnileri bombalarken) fıkha göre değil kafasına göre hareket ediyordu.

New York'taki İkiz Kuleler'e düzenlenen saldırıları tasvip ettiğini açıklarken, 'Masum insanlar öldü diyorlar ama İslam dünyasını kana bulayan zalim bir devlete vergi vererek cinayetlere ortak olanlar masum değildir' gibi şeyler söylemekle yetinen Üsame Bin Ladin de fıkha göre değil kafasına göre konuşuyordu (O günlerde "Bu mantıkla hareket ederseniz, bir İslam ülkesi aleyhinde zulüm mahiyetinde karar alan BM Güvenlik Konseyi'ne Uganda'nın da üye olduğu gerekçesiyle, Uganda devletine vergi ödeyen sıradan bir Ugandalıyı gönül rahatlığıyla öldürebilirsiniz" gibi şeyler söylemiş ve "Sayın Ladin, sizin Amerika'daki akrabalarınız da vergi veriyor, onları da öldürecek misiniz?" diye sormuştum. Hâlâ cevap bekliyorum.)

Moskova Metrosu'na dönecek olursak...

Çeçen direniş lideri Dokka Umarov, saldırıları üstlendi.

Emri bizzat kendisinin verdiğini açıkladı.

Gerekçesi özetle şöyle: 'Onlar bizim sivillerimizi katlettiler, biz de onların sivillerini katlettik.'

Çok acayip bir cihad anlayışı...

Ama Dokka Umarov, 'Eylemin meşruiyetini sorgulayanlara sadece gülerim' diyor.

Yazık.


* * *
"Ayrım gözetmeden adam öldürme"nin kınandığı Mardin konferansının, o yönüyle hakka-hukuka işaret etse de, işgallere karşı direniş hakkı vurgulanmadığı için şüpheyle karşılanarak "Ilımlı İslam" operasyonunun bir parçası gibi görülmesi kaçınılmazdı.

Cihadda sivillerin hukuku konusunda daha hakkaniyetli bir konferansa ihtiyaç var.

Yusuf el-Karadavi, Muhammed Fadlullah gibi İslam âlimleri müsait bir yerde –mesela Beyrut'ta- toplanıp, bir hak ve hatta vazife olan zulme karşı cihadın çerçevesini çizseler...

Hamas yahut Hizbullah'ın İsrail'e füze atmasından Moskova Metrosu saldırılarına kadar belli başlı birçok hadise hakkında 'spesifik' değerlendirmeler de yaparak cihad fıkhının sınırlarını net bir şekilde ortaya koysalar...

Kimin nerede nasıl doğru hareket ettiğini, kimin nerede nasıl yanlış hareket ettiğini bir güzel izah etseler...

Cihad konusundaki kafa karışıklığımızı giderecek sarih bir referans metni hazırlasalar...

Dört başı mamur bir cihad fıkhı manifestosu yayınlasalar...

Ne güzel olur.


Bu yazı toplam 3108 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar