Bir Baksanıza Kalbiniz Nerede ?

Bir Baksanıza Kalbiniz Nerede ?

Biliyorum, “tebliğ” demediniz, “diyalog” dediniz. Dedik ki, “Amerika’da böyle çalışılır, ama diyalogun ardından bir şekilde İslam’a varılır.”

Ahmet Taşgetiren / Star

Sonunda nesiniz?

 

Biliyorum, “tebliğ” demediniz, “diyalog” dediniz. Dedik ki, “Amerika’da böyle çalışılır, ama diyalogun ardından bir şekilde İslam’a varılır.”  

Dedik ki: “Niyetleri aslında İslam’dır da açık etmiyorlar. Bakın, aşure dağıtıyorlar, iftar düzenliyorlar, bunlar İslam’ın uç kültür ürünleridir, oradan bir tarihte İslam’a gelinecektir. Bu, göle maya çalmaktır, bakmayın siz göle maya tutmaz gibi anekdotlara, ya tutarsa diye düşünün.”

Yanlış mı düşünmüşüz?

Okulların, dersanelerin, “Kimse yok mu?”ların islami bir muhtevası olduğunu düşündük. Türkçe Olimpiyatları’nın, muhtevasına ilişkin tartışmalara bakmadık, uluslararası çerçevede bir Türkiye etkinliğinin çok çok uzun vadede, yine de İslam’a bir muhabbet taşıma niteliği bulunduğuna hükmettik.

Başında bir “Hocaefendi”nin bulunduğu hareketin her işinde “Allah rızası” aramasından daha tabii ne olabilirdi?

Şahsen ben, Camia’ya gönül veren en yakınlarımdan başlayarak tüm Anadolu insanlarının, her ne şekilde olursa olsun katkılarını “Allah rızası”nı amaçlayarak yaptıklarına inandım. “Zekat” onun için verilir, “Hayır” onun için yapılır. Bir genç, en iyi üniversiteyi derece ile bitirip, bir Afrika ülkesinde karın tokluğuna öğretmenlik yapmaya, “Allah rızası” dışında hangi motivasyonla giderdi?

Sonunda nesiniz ki?

Neden bir camia oluşturdunuz ki?

Ben, bu güne kadarki tüm kamuflajınızı “uluslararası bir vasatta çalışıyorlar, hedef olmamak için böyle davranıyorlar” gibi gördüm. Bu yöntem bir “islami” tarz olarak tartışılabilirdi, hem içerik itibariyle hem varacağı hedef itibariyle pek çok şey söylenebilirdi, ama “samimiyet”i sorgulanmadığı ölçüde, yadırganmayabilirdi?

Bu konuda şahsen ben bir “sorgulama” yapmayı da tercih etmedim, çünkü sorgulamanın, Camia’yı kendini ifşa gibi bir tavra zorlayacağını, bunun da “islami hassasiyet” adına doğru olmayabileceğini düşündüm.

Gelinen noktada, gerçekten “Camianın ne olduğu” konusunun tartışıldığını görmekteyiz.

Siyaset tartışılıyor. Ve Camia’nın üst kademesi bir tavır sergiliyor.

Camia, bugüne kadarki “siyasi tercihleri”nde acaba bir “Değer yargısı” itinası göstermiş miydi? Mesela Ak Parti ile birlikte yürünen 10 yıl içindeki duruş “islami hassasiyet” içinde bir duruş muydu, yoksa başka bir motivasyon mu vardı?

Vaktiyle islami gruplar, mesela bir “kitle partisi”ni desteklerken bile, bu partinin “İslam’a daha çok alan açabileceği” ihtimalini gözetirlerdi. Şu an Camia, siyasi değerlendirmesini islami bir hassasiyetle mi yapıyor, diye bir soru sorsak ne cevap alırız?

Başkası şu veya bu, siz siyasi değerlendirmenizi nasıl yapıyorsunuz?

Bunu sorma hakkım tabii ki sorgulanabilir? Ama Camia bünyesindeki insanların, içinde böyle bir sorgulama olmadığını söylemek mümkün mü?

Ak Parti ilçe kadın kolları başkanı olan eşine “Oyunu CHP’ye vereceksin, vermezsen seni boşarım” diyen “İlçe imamı”, acaba hangi islami hassasiyetle hareket etmektedir?

Ahmet Kurucan, Camia’nın teorisyenlerinden, dün, “60-70 yıl öncesinin İslam ve Müslümanlara zulmeden partisi”ni aklamaya çalışıyor. Ne kadar su ve sabun bulsa boş. Bana soruyor: “O parti bu parti mi? Aradan geçen uzun yıllar o partiyi oluşturan insanlar, imanları, itikatları, globalleşen dünyada düşünceleri, siyaset tarzları hiç ama hiç mi değişmemiş?”“Değişmemiş” dersek “kalbi imanlı, alnı secdeli binlerce yüz binlerce insana suizanda bulunmuş, imanları hiçe saymış hatta hakaret “etmiş olmaz” mıymışız? Yaa, işte böyle: Kalbi imanlı, alnı secdeli yüzbinlerce insan CHP’de olduğuna göre o aklanabilir, ama Tayyip Erdoğan, alnına, secdesine bakılsa bile aklanamaz.

İçinize sinmiyor, biliyorum, Nur Serter’le, Kılıçdaroğlu ile yanyana gelmek içinize sinmiyor, öylesine zor, öylesine misyon dışı bir işi yapıyorsunuz ki, sizi şu an yaptığınıza göre değerlendiriyor olsam, inanın tek kelime yazmam. Ama hala, Anadolu’da, sizin yanınızda “Allah rızası” için duran insanlara bakıyorum, içim yanıyor. Onlara “CHP’ye oy verin” deniyor, bu “tarihi kırılma”nın nasıl gerçekleştiğine bakıyor, bu kimlik dönüşümüne hayret ediyorum.

Biliyor musunuz geçmişte Ecevit, Erbakan’la koalisyon yaparken CHP’nin durduğu yere “tarihi yanılgı” demişti. Yani “yanılgı” CHP cenahındaydı. Şimdi “yanılgı” nerde, bir baksanıza.

Bir baksanıza, kalbiniz nerde?