Bir Avuç Çeçen Misafiri Koruyamıyoruz

Geçen Cuma günü İstanbul Zeytinburnu'nda sokak ortasında güpegündüz 3 Çeçen mülteci katledildi: İşgalci Ruslara ve onların yerli işbirlikçilerine karşı mücadeleleriyle bilinen Berkkzah Musayev, Rustam Altemirov ve Zavrbek Amriev.

Allah onların şehadetlerini kabul etsin, bizi de ıslah etsin. Türkiye'ye sığınmış olan bir avuç Çeçen'i koruyamadık, koruyamıyoruz; yazıklar olsun bize!

Daha evvel de, kurtuluş savaşında yer almış olan 3 Çeçen İstanbul'da katledilmişti: Eylül 2008'de Gazi Edilsultanov, Aralık 2008'de İslam Canibekov ve Şubat 2009'da Ali Osayev.

Haziran 2009'da da bir Çeçen mülteci öldürüldü.

Bu cinayetlerin hiçbiri aydınlatılamadığı veya aydınlatılmadığı gibi, cinayet furyasını durduracak önlemler de alınamadı veya alınmadı.

2009'da Fransa'dan İstanbul'a bir heyet gelmiş. "Bizde de Çeçen mülteciler var. Böyle hadiselerin bizde yaşanmaması için ne yapmamız gerektiğini tespit etmeye çalışıyoruz" diyerek, Çeçenlere yönelik saldırılar hakkında araştırma yapmışlar. Bizim Emniyet Müdürlüğümüzde Çeçen meselesi üzerinde yoğunlaşan bir ekip var mı acaba? Varsa, 3 senelik bulgularını kamuoyuyla paylaşmasını rica ediyoruz. Bu kadar cinayet üzerine doğru dürüst tek bir resmi kelamın bile edilmemiş olması kabul edilir şey değil.

Türkiye, Rus istihbaratına ve Çeçnistan'daki Moskova yanlısı Kadirov rejimine adeta "Buyrun, ihtiyat etmeyin, İstanbul'da istediğiniz kadar Çeçen muhalif öldürebilirsiniz, hiçbir cinayetinizin hesabı sorulmaz" dedi. Zeytinburnu'ndaki katliamı yapanlar böyle bir rahatlık içinde hareket ettiler.

Polisin bu sefer işi sıkı tuttuğu yolunda haberler alıyoruz. İnşaallah öyledir. Dursun artık bu kan!

Cinayet soruşturmaları sürdürülürken, suikasta uğraması muhtemel olan Çeçenleri tespit etmeyi ve onlara koruma sağlamayı da ihmal etmemek lazım.


EGEMEN BAĞIŞ VE BEŞİKTAŞ'A TEŞEKKÜR

Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Ukrayna'da katıldığı uluslararası bir konferansta İsrail Devlet Başkanı Şimon Perez'e söz verilince salonu terk etti.

Konuyla ilgili açıklaması kelimenin en güzel anlamıyla delikanlıca:

"9 şehidimizin katili İsrail ile hiçbir şey olmamış gibi davranmak bize yakışmazdı."

Şehitlerimizin "aleykümselam" dediğini duyar gibi oldum.

Allah razı olsun Egemen Bağış.

"Telaviv'e attığımız golleri Mavi Marmara şehitlerinin ailelerine armağan ediyoruz" diyen Beşiktaş'a da candan teşekkür.


LAİKLİK BAHSİ

Mısırlı siyaset bilimci Hibe Rauf'a "Erdoğan'ın Mısır ziyaretini genel olarak nasıl buldunuz?" diye sordum.

"Çok iyi" dedi.

"Peki, başbakanımızın laiklikle ilgili sözleri İslami çevreleri şaşırtmadı mı?" diye sordum.

"Çok şaşırttı" dedi.

"Yerimde olsaydın bu konuda ne yazardın?" diye sordum.

"Şunları yazardım" dedi: "Kavramlar farklı bağlam ve şartlarda farklı anlamlara gelebiliyor. Erdoğan, Türkiye'den her söz edişinde 'Ama Mısır şartlarının farklı olduğunu elbette biliyoruz' demeliydi. Laikliğin avukatıymış gibi bir intiba uyandırdı ve buralarda bu mevzu çok hassastır. Kendisini havaalanında kitlesel sevgi gösterileriyle karşılayan İhvan, daha sonra bir açıklama yayınlayarak sözlerini eleştirmek zorunda kaldı."

Şeriata açıkça savaş açan Habib Burgiba ve Zeynelabidin Bin Ali gibi diktatörler bile laiklik kavramını kullanmaktan imtina etmişken ve Hüsnü Mübarek rejiminden kalma Mısır anayasasında bile bu kelime geçmezken Erdoğan'ın "Devletiniz laik olsun" demesi can sıktı, vesselam.

Fakat kardeşlerimiz Erdoğan'a öyle büyük bir muhabbet duyuyorlar ki, devamı gelmediği takdirde bu hikâyeyi seve seve unutacaklardır.

yenişafak

Bu yazı toplam 1570 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar