Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bilmeden kanaat sahibi olmak!

Barışın ne kadar az düşmanı, ne kadar çok dostu varmış.

Çoğunluk ne kadar sessiz ve azınlık ne kadar saldırganmış meğer..
Birileri bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor, öğrenmek de istemiyor.. Onların kutsal korkuları ve kutsal düşmanlıkları var.. Kendileri gibi düşünmeyenlere karşı çok acımasızlar. Onlara karşı herşeyi yapmak ve söylemek konusunda kendilerini serbest hissediyorlar..
Biri bir yalan uyduruyor, ötekisi onun yalanını delil diye sunuyor.. Ne kolay iftira ediyorlar. Ne çok şey biliyorlar, öyle kimsenin bilmediği.. Bir şeyi hiç bilmiyorlar: Dinlemeyi.
Bir salonda "Niye İstiklal Marşı söylenmiyor, Atatürk"e saygı duruşu yapılmıyor" diye olay çıkartan 3-5 kişi, kendileri İstiklal Marşı söylemeye gelince söyleyeceklerini unutabiliyorlar.. İyi bari, toplantıların açılışında ayrana karşı "Milli içki"yi yaşatma adına, rakı ve tuzlu leblebi de ikram etseler, Atatürkçülüklerini göstermek için!
Tepkilerinin arkasında halk desteği yok. Fikirleri toplumda yankı bulmuyor.. Kendileri çalıyor, kendileri söylüyorlar..
Daha ilk günden bizim kaç para aldımızı, ne yapacağımızı, ne söyleyeceğimizi yazıp çizdiler. Başbakan da bilmiyordu, biz de bilmiyorduk, neyi nasıl yapacağımızı. Ama onlar telefon dinlemenin ötesinde akıl okuması da değil, şuuraltımızı okuyorlardı.. Kehanetlerinin hiç biri tutmadı.. Doğru sözleri bile çarpıtıp sunmakta ne kadar mahirlermiş meğer.. Kendilerine göre akil olmak için kendileri gibi düşünmemiz gerektiğine kendi kendilerini inandırmışlar. Kendileri hayatın merkezinde, hakikatin merkezinde duruyor.. Daha doğrusu Mustafa Kemal"i oraya duruyor kabul ediyorlar ve dönüp onun adına, ona giydirdikleri kendi hayalleri ve fikirleri adına ahkam kesiyorlar..
Dün PKK kampını denetleyip, Apo"ya karanfil sunanlar, PKK"ya akıl verenler bugün Cumhuriyetçi kesildiler, ama terörü bitirmek isteyenleri de hain ilan ettiler, aynı kişilerde aynı safta buluşup.. Esad bile onlara göre Erdoğan"a göre sütten çıkmış ak kaşık!
Bunlar şunu hiç düşünmüyorlar sanki. Bu kadar darbe, hala okullarda okutulan andlar, kurgulanmış kurtuluş savaşı hikayeleri, İnkılap tarihi derslerine rağmen toplumdaki derinlikleri işte bu kadar.. Öfkeleri belki de biraz bundandır..
Kendilerini yalnız ve çaresiz hissediyorlar. Bir türlü gerçekleri kabullenmek istemiyorlar. Bir hayal dünyasında yaşıyorlar..
Her kesimde inandırdıkları bir takım insanlar var.. Kimi Sosyalizm, kimi milliyetçilik adına bu yolda ilerlemeye çalışıyor ama giderek güç kaybediyorlar..
Önümüzde bir Anayasa değişikliği var, bir de seçim.. CHP ve MHP"nin oyunu göreceğiz.. Dünki düşman kardeşler, aralarına İşçi Partilileri de alıp, ortak bir cephede güç birliği oluşturmaya çalışıyorlar. Açıkça söylemeseler bile, bazı CHP"liler kendi adaylarının kazanamayacağını görürlerse MHP"ye oy verebilirler ya da bazı MHP"liler kendi adaylarının kazanamayacağını düşünürlerse CHP"ye oy verebilirler. Her iki kesimde de bunların oy oranı kendi tabanlarının %10"unu geçmez. Bu taktik sonunda oylarını artırmaz, ama milletvekili seçiminde kritik eşikteki bazı adayların meclise girmesini sağlayabilir. O da 3-5 milletvekili daha fazla kazanmak demektir. Ama bu tartışma onların ciddiyetinini inanırlılığını, öz güvenlerini kazandıklarından daha çok kaybetmelerine sebeb olacaktır..
Barış karşıtı cephenin, ne düne dair kendi aralarında bir görüş birliği var. Ne bu günü doğru okuyorlar ve aynı görüşte buluşuyorlar, ne de geleceğe dair tekil ya da ortak bir önerileri yok.. Onun için halkın önüne birlikte de çıkamıyorlar. Karşıt görüşlerle bir araya gelmeyi zaten istemiyorlar. Sadece tek taraflı ahkam kesecekler, suçlayacaklar, tehdit edecekler, meydan okuyacaklar da nereye kadar? Artık söyleyecek sözleri bitmiş olsa gerek. Gırtlaklarından daha fazla ses çıkartamazlar. Sözlerine daha fazla şiddet yükleyemezler. Toplumsal bir tabanları yok. Bu durumda ne yapacaklar merak ediyorum..
Şimdi en büyük dertleri, bu proje başarılı olursa, AK Parti en azından bir dönem daha iktidarda, hem de Anayasal çoğunluğa yeniden ulaşarak. Erdoğan arkasına aldığı rüzgarla Anayasayı da değiştirebilir, Başkanlık sistemine de gidebilir.. Birileri AK Parti"yi bölmek ve bir takım yeni planlar yapmak için düğmeye basabilirler ama, düğmenin öte tarafında harekete geçecek fazla kimse kalmadı gibi sanki ve bu arada MİT ihtimaller konusunda iz üzerinde.. Hele önümüzdeki günlerde açılacak davalar da bir açılsın, görün, bakın daha neler olacak! Birilerinin bu sancısının asıl sebebi daha iyi anlaşılacak. Belki o zaman bunların peşinden giden birileri daha gerçeği farkına varıp, kendilerine yeni bir rota çizebilirler..
Mayıs ayı bir çok bakımdan önemli.. 1 Mayıs İşçi, 4 Mayıs"a kadar kardeşlik haftası, 3 Mayıs Türkçülük, Mayısın ilk haftası Bilişim haftası ve Trafik haftası, 2. Hafta Vakıflar haftası, 4-10 Mayıs iş güvenliği haftası, 5 Mayıs Avrupa günü, 6 Mayıs Hıdırellez (Hızır ve İlyas As"in buluşması) 19 Mayıs, 27 Mayıs darbesi, 29 Mayıs İstanbul"un fethi.. Gün çok Anneler günü 2. Pazar, 10 Mayıs Danıştay günü, 10-16 Mayıs engelliler günü, 12-18 Hemşireler günü, 14 Mayıs Dünya Eczacılar Günü, 15 Mayıs Hava şehitleri anma günü, ve Dünya Aile günü, 18-24 Müzeler haftası, 25 Mayıs Etik günü.. İnşallah bu gün birileri için, belki hepimiz için bir daha üzerinde düşünmemiz gereken önemli bir gün olsun. Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1174 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar