Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Bilgiden siyasete

Oryantalizm bize ikili bir dünyanın güç ilişkileri üzerinden siyasetten sanata, bilimden coğrafyaya, kültüre kadar nasıl bölündüğünü, parçalara ayrıldığını, incelendiğini, parçaların yeniden birleştirildiğini, bunlar üzerinden yeni bir algının nasıl oluşturulduğu konusunda sayısız misal verir. Bunu en başta insanlık tarihini manipüle ederek yapar. Bilgiyi kirleterek yapar. Kirlenmekle mutasyona uğrayan bilgi artık yeni bilgidir ve bunun üzerinden inşa eder yeni bilgi dünyasını. Bilgi her şeydir. Bilgi güçtür denir. Doğrudur, her şey ondan sadır olur. Olmadı mı! İkra! Oku! Seni Yaratan Rabbinin adıyla oku! Okunanı, görüleni, yaşananı, tecrübe edileni, vuku bulanı aktarmak ise “insan” denen hatalı mahlûkun işi. Tam da bu noktada oryantalizm devreye giriyor. İnsanları biz ve öteki diye sınıflandırıyor. Öteki dediğinin tanımı da sübjektif, yani zamana, mekâna ve bir dizi değişkene bağlı. Tek ve statik bir öteki yok, öteki de biz de yeniden ve tekrar yeniden her an, her gün, her zaman üretilebilir, ya-pı-lan-dı-rı-la-bi-lir bir başka deyişle olmak zorunda değil ama olabilir.

Öteki belli bir mesafededir. İnceleme mesafesi denebilir buna. Mesafe kişiselleşmemek anlamına gelir. Kişiselleştirmemektir de. Bir de insansızlaştırma da demektir. Biz buna nesneleştirme diyelim. Mesafede bulunan bir canlıysa, bir insansa aradaki mesafe onu tam anlamıyla görmeye, tanımaya, anlamaya engel teşkil eder. Uzaktaki daha kolay “halledilir/kontrol edilir”. Uzaktakini anlamak zorunda da kalınmaz. Anlamak, doğru aktarmak da değildi zaten maksat. Hedef kendi çıkarına yarayan hale getirmektir ötekini. Bir mikroskop incelemesi yaparcasına incelenir öteki. Adeta mikroskop altında. Lensten bakan bilim insanı misali büyüktür ötekinin karşısındaki. Manipülasyon işte bu seviyede başlar ve halka halka, hare hare yayılır genişleyerek, yükselerek.

Las Vegas denen ABD şehrinde eline aldığı otomatik silahlarla insanları katleder bir canı. Elli sekiz kişiyi katlederken yüzlercesini yaralar, sakat bırakır. Güvenlik güçlerine saldırır, sivillere saldırır, otomatik silahlarını peşi sıra ateşleyecek düzenekler kurmuştur, her birini devreye sokar. Ama bu adam terör eylemi yapmış kabul edilmez. Oysa önceden hazırlanmıştır. Oysa üzerinden düşünülüp taşınılıp yapılan bir katliamdır. Oysa hem sivil hem sivil olmayanları hedef almıştır. Ama o bir terörist değildir (!). Yani olay münferittir. Yani biraz ağlanır ama sonunda gülünür geçilir. Yani delidir ne yapsa yeridir’dir.

İşte tam da burada bilgi manipülasyonunu açık seçik tesbit ederiz. Terörist Müslümandır. Terörist Müslüman “görünüşlü”dür. Terör İslam, terörist Müslümandır. Zaman zaman bunu siyasi doğruluk şekerleme paketine sarıp önümüze sürerler, zaman zaman da içinde bulunduğumuz dönemin siyasetinde de çokça müşahede ettiğimiz gibi açıktan açığa, hiç allamadan pullamadan, içlerinden geldiğince dillendirirler. Myanmar’daki Budistlerin Müslümanlara yaptığında olduğu gibi. New York City’de arabasıyla bisikletlilerin içine dalarak dehşet saçan Özbeklinin daha yakalandığı andan itibaren deli değil ama terörist ilan edilmesinden olduğu gibi.

yeniakit

Bu yazı toplam 721 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar