Ben ne zaman mezhep mutaassıbı oldum?

Irak işgal edildiğinde mezhep çatışmaları fitnesine karşı "La Şiiyye Lâ Sunniyyye, VahdeVahdeİslamiyyye" (Şiicilik Yok, Sünnicilik Yok, İslam'da Birlik Var) diye haykıran sağduyulu Iraklıların yanında yer aldım...

İranlı Sünnilerin hakları için mücadele ettiklerini ileri süren gerillalar SistanBelucistan'da katliam yaptıklarında buna hiç tereddütsüz "Fitne" dedim...

Şii Hizbullah savaşçıları İsrail'e karşı zafer kazandıklarında bunu bütün Müslümanların zaferi bilip "Lübnan Zaferimiz Mübarek Olsun" diye bir kitap çıkardım...

Fuad Sinyora ile SeyyidNasrallah karşı karşıya geldiğinde "Sinyora Sünni'dir, Nasrallah ise Şii'dir, bir Sünni olarak Sinyora'yı tutmalıyım " demedim, Nasrallah'ıtutttum....

Bahreyn'de Şiiler diktatörlüğe karşı ayaklandıklarında da "Diktatörlük Sünnilere dayanıyor, öyleyse diktatörlüğü tutmalıyız" demedim, devrimci Şiileri tuttum ve tutuyorum...

Şu son aylara kadar BeşşarEsed'e hep "radikal reformlar yapmak isteyen iyi niyetli (ve fakat bu konuda kifayetsiz) bir lider" nazarıyla baktım, O'nun Suriye-Türkiye yakınlaşmasına geçen her hizmetini öpüp başımın üstüne koydum, hakkında mezhebi kaygılar ileri sürmeyi hiç aklımdan geçirmedim...

Der'a olaylarından haftalar önce yazdığım bir yazıda BeşşarEsed'in birçok sebepten ötürü Sünnilerle Aleviler arasında bir köprü teşkil etmeye müsait bir lider olduğunu, Hama katliamı için özür dileyerek Sünnilerin gönlünü alabileceğini ve kendisine zeytin dalı uzatan İhvan-ı Müslimin'ide Hama katliamına giden yoldaki hataları için özür dilemeye ikna ederek Alevileri rahatlatabileceğini, böyle bir toplumsal uzlaşma atmosferinin reformları kolaylaştırabileceğini ifade ettim...

Devrim hareketi başlayalı beri Suriye hakkında yazdığım yazıların birçoğunda da mezhepler çatışması fitnesinin önüne geçilmesi gerektiğine ilişkin ifadeler var...

Yazılarımı dikkatle takip ettiklerini ve beni gayet iyi tanıdıkların bildiğim bazı kimseler, yukarıda verdiğim örnekleri (ve yukarıda veremediğim sayısız başka örneği) yok sayarak beni bir mezhep savaşçısı gibi takdim ediyorlar, iyi mi?

Güya, Beşşar Esed ve adamlarına sırf Alevi oldukları için tepki gösteriyormuşum!

Suriye konusunda İran'a ve Lübnan Hizbullahı'na yönelttiğim eleştiriler de "Şii düşmanı" olmamdan kaynaklanıyormuş!

Mezhebi bir kinle hareket ediyor ve Suriye'yi Alevi-Sünni savaşına, Lübnan'ı da Şii-Sünni savaşına sevk etmek istiyormuşum!

Suriye sınırında Baas diktatörlüğünün katliamlarını tel'in ve mazlum Suriye halkı ile dayanışma mitingi tertiplemeye hazırlanan 16 Temmuz Gençlik Hareketi'nin maksadı da Hatay'da Sünnilerle Alevileri birbirine düşürmekmiş!

Ben de zaten onun için destekliyormuşum bu hareketi!

İnternette böyle yazılar yazıyorlar, bazıları da o yazıların altlarına 'Kahrolsun Yezid soyu Hakan Albayrak' gibi yorumlar yazıyor...

Ne oluyoruz yahu?

Baas rejiminin tepesindeki Esed ailesi Alevi diye, o rejimin cinayetlerine karşı çıkanlara Alevi düşmanı yaftası yapıştırmak da neyin nesi?

Siz neler söylüyorsunuz, beyler!

Ben Bahreyn'de millete kan kusturan Sünni Halife ailesini Sünnilikle özdeşleştirmiyorum; ama siz Esed ailesini ve onların kanlı idaresini Alevilikle özdeşleştiriyor olmalısınız ki, onlara uzatılan dili Aleviliğe uzatılmış sayıyorsunuz... Bize kıymanız neyse de, Aleviliğe nasıl yaparsınız bunu?

Zalimin kimliğine bakmadan, mazlumun da kimliğine bakmadan, zalime sırf zalim olduğu için lanet okuyup mazluma sırf mazlum olduğu için selam gönderemeyecek miyiz şöyle ağız tadıyla?

"İbrahim Karagül 'Şiilere Olüm ve Alevilere Ölüm bizim sloganlarımız olamaz' diyor ama gel de Hakan Albayrak'a anlat" gibi laflar ediyorlar... Kardeşim, bunlar tabii ki bizim sloganlarımız olamaz ve ben de zaten yıllardır bunu anlatıyorum, tıpkı İbrahim kardeşim gibi.

16 Temmuz Gençlik Hareketi'nin liderlerinden AdemÖzköse de yıllardır bunu anlatıyor; Suriye'de, Irak'ta, Lübnan'da Şiilere iltifat eden Sünni aydınlar ve Sünnilere iltifat eden Şii aydınlar bulup, onları Türkiye kamuoyuna iftiharla takdim ediyor...

Nereden çıktı bu "Hakan Albayrak mezhep mutaassıbı", "16 Temmuz'cular mezhep çatışması istiyor" tezviratı?

Dediğim gibi; o tezviratı yapanlar beni gayet iyi tanıyorlar, eminim ki Adem'i de tanıyorlardır...

Bize iftira atıyorlar ve iftira attıklarının bilincindeler...

Peki niye yapıyorlar bunu?

Baas diktatörlüğünün katliamlarına tepkimizi niçin mezhebi kinin bir tezahürü gibi sunuyorlar?

Bir tek açıklaması var:

Suriye'deki kanlı diktatörlük nasıl ki "Bu muhaliflerin asıl amacı mezhepler savaşı çıkarmaktır" diyerek hürriyet ve adalet davasına gölge düşürmeye çalışıyorsa, o diktatörlüğün Türkiye'deki taraftarları da -muhtemelen "Muhaberat"la irtibat halinde- bizleri bu şekilde karalayarak kamuoyunu Suriye Devrimi için seferber etmeye dönük çabalarımızı boşa çıkarmaya çalışıyorlar.

"Bir tek açıklaması var" dedim, ama belki bir açıklaması daha var...

Belki de "Aman mezhep çatışmaları çıkmasın" diyenlerin asıl niyeti söylediklerinin tam tersidir; belki de fırsattan istifade mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar ve bunun için nabız yokluyorlar...

Unutmadan:

Şam'da bir otelde toplanan bir grup muhalif aydın Baas rejiminin cinayetlerini tel'in etti ve devrim hareketine desteğini bildirdi ya... O muhalif aydınların önde gelenleri Alevi!

Yukarıda mezkûr zevat buna ne buyuruyor acaba?


* * *
Zulme karşı Şii-Alevi-Sünni ve de Müslüman-Hıristiyan omuz omuza!


yenişafak

Bu yazı toplam 2974 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar