Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Batının cici demokrasisi

İngiltere, Fransa, Almanya, ABD ve İsveç..

Londra"da geçtiğimiz hafta bir İngiliz askerin sokakta öldürülmesinin ardından ülkede ırkçı grupların İslam karşıtı protestoları sürüyor.
Daha önce Fransa"da da siyah öfke, günler süren araç yakma eylemleri ile kendini göstermişti.
Atila Altuntaş İsveç"ten yazıyor: "İnsan hakları ve demokrasi açısından dünyanın en ileri ülkesi olarak kabul edilen İsveç, bugünlerde geniş çaplı bir toplumsal huzursuzluk ile karşı karşıya. Stockholm"ün göçmen mahallesi Husby"de polisin, elinde bıçak olduğu iddia edilen bir kişiyi öldürmesinin ardından başlayan olaylar, bütün İsveç"i sarstı. Stockholm"ün göçmen mahallelerini, sokakları dolduran yüzlerce genç, yaşadıkları sorunlara ve içerisinde bulundukları toplumsal statüye isyan edercesine yakıp - yıkıyor polisle çatışıyor."
İşlerin bu noktaya gelmesini hazırlayan bir sürü sebeb var. Ama bardağı taşıran son damla işsizlik ve ekonomideki kötü gidiş. Alım gücü azalırken, fiyatlar artmaya devam ediyor..
Beyaz adamın gözünde bu işin asıl sorumlusu "Müslümanlar". Her şey onlar yüzünden böyle oldu.. Müslümanlar onların gözünde "günah keçisi". Öfkelerini, çaresizliklerinin, yoksullaşmalarının acısını Müslümanlardan çıkarmak istiyorlar gibi sanki. "İslami fobia" da aslında bu anlamda Müslümanlara giydirilmeye çalışılan bir "deli gömleği" bir bakıma..
Kedi yavrusunu yemeye karar verdiğinde onu fareye benzetirmiş.. Batılılar da aynı şeyi yapıyor, İslam"ı ve Müslümanları terörle özdeşleştiriyor..
Bunu yaparken, gözüne İslam"ı olumsuz anlamda çok yaklaştırdığı için, arkasında kocaman bir orman gerçeğini göremiyor..
Batılılar, kendi sonlarını hazırlayan yanılgı ve çelişkilerini görmek yerine, bu sonucun sebebini dışarıda arıyorlar.. Aslında onun için de felaket giderek derinleşiyor.
Sonuçta İslami fobia, bu süreci hızlandırmaktan başka bir şeye yaramayacak. Şiddet şiddeti doğuracak ve bu iş giderek bir şiddet sarmalına dönüşecek.
Her iki kesimden gelen saldırılar, kendi saldırganlıklarının bahanesi/ gerekçesi olacak..
Bastırılmış öfke, karşı tarafın zayıf düştüğü anlamda patlamaya dönüşecek.. Bu iş dilerim bir kan davasına, intikam ve hesaplaşmaya dönmez..
Bu sonucu hazırlayan gelişmelerin köklerini çok gerilerde aramak lazım aslında..
Batının cici demokrasisi bu paradoksu çözemiyor, çözemez de.. Sonuçta göreceksiniz, batı daha otoriter bir çizgiye savrulacak. Demokrasi rafa kaldırılmaya başlayacak..
Sovyetlerin dağılmasının ardından yaşananları hatırlayın.. Sosyalist dünya bağrından nasıl neo faşistler, nasıl yeni yetme kapitalist oligarklar doğurdu ise, batı demokrasisi de çöktüğü gün, bağrında taşıdığı faşistlere teslim olabilir..
Almanya"da bunun ilk işaretlerini görüyoruz..
Büyük şehirlerin varoşlarında yaşayan işsiz, cahil, öfkesi akıllarından büyük kalabalıklar şehir merkezlerine doğru yürümeye başladıklarında, batılılar demokrasi dedikleri şeyin pek de işe yaramadığını düşünebilirler..
Unutmamak gerekir ki, bu öfkesi aklından büyük kalabalıkları kendileri yetiştirdiler.. Bu acıları öfkelerinden büyük kalabalıklar, batı demokrasisinin arka bahçesinde boy verdi..
BATININ HASTALIĞI KENDİ İÇİNDE.. Önce içinde insanın insan olduğu aileyi kaybetti, akrabalık duygularını kaybetti.. Aile ve akraba, insanı içinde koruyan bir elbise gibidir aslında. Sonra bireycilik adına komşuluk ilişkilerini, yardımlaşmayı kaybetti.. Sosyal devlet derken, hedonist bireyci bir akılla, merhamet, şefkat ve vicdani sorumluluğu devlete kaptırdı.. Kendisi bütün koruma kalkanlarından ve aklını besleyen ahlaki ve manevi değerlerinden arındı! Ve işte bugün sonuçlarına katlanmak zorunda oldukları muhteşem final!
Dünyalarını imar ederken, dinlerini yok ettiler.. Akılları ve çıkarları plesebo bir din haline geldi.. Derin bir manevi boşluğa düştüler. Artık geldikleri noktada inançlarını kaybettiler.. Uyuşturucu ve alkolle vicdan zonklamasını dindirmeye çalışıyorlar.. Görünen tek bir çıkış yolu ise intiharı işaretliyor.
Batı toplumu aslında intihar ediyor..
Sömürge çağının doğurduğu kapitalizm ve onun beraberinde getirdiği liberalizm ve demokrasi, havayı suyu toprağı kirlettikten, birinci, ikinci, derken soğuk savaşın ardından, tarihin sonuna geldiğini düşünmeye başladığı bir zamanda şimdi umudunu kaybetti.
Ekolojik felaketler, başedilemeyen hastalıklar ve yeni bir dünya savaşı ve nükleer felaketin gölgesinde son 80 yılın en büyük ekonomik kriz korkusu ile ne yapacağını bilemeyen bir batı var..
Kendileri etti ve kendileri buluyorlar. Batı siyasasının gayrimeşru çocuğu olan terör kapılarını çalıyor..
Batı dünyası için gelecek günler, geçen günleri aratabilir.
Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1061 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar