Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 548., Konya'da 471., Sakarya'da 575.,

"Buradan #Ankara Valiliği, Emniyeti ve Savcılarına sesleniyoruz. Devlet olarak fuhuşa aracılık eden bu ahlaksız kartların dağıtımını engelliyemiyorsunuz."

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN

17 EYLÜL 2016 TARİHLİ 548. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Es Selamünaleyküm;

Değerli katılımcılar! Türkiye’de ve dünyanın neresinde olursa olsun din, inanç, düşünce, ifade özgürlüğü, baskı, engellemeler, insanlığa yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı MÜSLÜMANCA tavır koyma amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 548.Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz


Müslümanlar olarak, bir Kurban Bayramı’nı daha idrak ettik. Bir bayram daha kutladık.. Ama nasıl? Ülkemiz ve dünya, adeta bir kan gölü... İçeride PKK Terör Örgütü, geçmişte yaptığı gibi, yine masum insanları öldürmeye devam ediyor; yine askere-polise kurşun sıkıyor, bomba yağdırıyor, karakol ve askeri karargâhlara saldırıyor, yollara mayın döşüyor, masum sivil halkı katlederek anaları, bacıları, eş ve çocukları gözyaşına boğuyor. Geçmişte, 12 Mart ve 80 öncesi dönemlerde olduğu gibi, yine dış güçlerin de desteği ile bombalama ve terör eylemlerine devam ediyorlar. Bayram vesilesiyle, tüm teröristleri ve eylemlerini lanetliyor, yetkililerden bir an önce terörün durdurulması yönünde acil çözümler üretmelerini istiyoruz.

İçte, bu tür terör eylemleri yaşanırken, dışta ise, başta sınır komşumuz olan Suriye olmak üzere, birçok halkı Müslüman olan ülkelerde de dehşet verici katliamlara şahit oluyoruz. Evet, bu ülke halkları, bizzat zalim yöneticileri ve kendi ordusu tarafından kurşunlanıyor, bombalanıyor; tankla, topla, tüfekle hatta napalm bombalarıyla katlediliyor. Gün geçmiyor ki onlarca, hatta yüzlerce masumun hunharca katledildiği haberi gelmesin… İslam âleminin Kurban Bayramı’nı idrak ettikleri geçtiğimiz günlerde, insanlığa düşen, bu katliamlara bir son verilmesi yönünde ciddi girişimlerde bulunmak, uluslar arası caydırıcı etkin politikalar üreterek bu zalimlere engel olmaktır. Devletler olarak, gerektiğinde sivil toplum kuruluşları olarak gereken tepkiler gösterilmeli, mazlum ve masum insanlara sahip çıkılmalıdır. Gerçek bayramlar, ancak yeryüzünden zulüm kaldırıldığında kutlanabilecektir.

Son olarak bu platformdan pek çok kez dillendirdiğimiz ve yetkili organlara şikayette bulunduğumuz fuhuş içerikli reklam ve tanıtım kartları ile ilgili gereken cezai adımlar atılmamaktadır. İlimizde bu kartların basımına, dağıtımına vesile olan ve fuhşa aracılık eden şahıslara dönük cezai yaptırımlar maalesef yetersiz kalmaktadır. Vatandaşların yoğun tepkisine rağmen, toplumun her bir bireyinin görebileceği şekilde şehrin en işlek cadde ve sokaklarına fütursuzca dağıtılan bu kartlar aile ve özellikle de çocuk gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Fuhuş içerikli reklamların her ortamda yasaklanması toplumun sağlıklı olarak gelişmesi açısından şarttır.

Buradan Ankara Valiliği, Emniyeti ve Savcılarına sesleniyoruz. Devlet olarak fuhuşa aracılık eden bu ahlaksız kartların dağıtımını engelliyemiyorsunuz. 15 Temmuz ruhuyla vatandaşlar sokaklara atılan ahlaksız kartların dağıtımını kendi imkanlarıyla engelleyecektir. Kartları dağıtan aracılık eden ahlaksızlara uygulayamadığınız kanunu, vatandaşlara uygulamama çağrısında bulunuyoruz.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşma temennisiyle.


ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

Zihinsel Kaos (Konya İ.Ö.P. 471. Hafta Basın Açıklaması)

471 haftadır basın açıklamalarına devam eden Konya İnanç Özgürlükleri Platformu'nun bu haftaki basın sözcüsü Yaşar ÖZKUL oldu. Platofm adına basına açıklamasını gerçekleştiren ÖZKUL yaklaşan bir ''Zihinsel Kaos'' tehlikesinden bahsetti. '' Hiçbir bilginin müb’în olmadığı, hiçbir haberin sadık olmadığı, yakîne götürecek düşüncelerin bulunmadığı, her rüzgara açık, her tesire müsait, her sihrin etkisinde kalan bir zihinsel kaos ortamı oluşturulmaktadır. Bundan böyle insanlar, bu zihinsel kaos ortamında doğruyu bulamayacak bir şekle getirilmek isteniyor.'' diyen ÖZKUL, bu zihinsel kaos ortamına sürüklenen halka ''Allah'a ve rasulüne geri dönün'' çağrısında bulundu.
Açıklamanın Tam Metni:
 

Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla

Ey iman edenler, Allâh'ın ve rasulünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allâh, işitendir, bilendir. (Hucurat Suresi 1. Ayet)

 

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Dünyanın içinde bulunduğu küresel kaos ortamı, ülkemizde son darbe girişimi ile sosyal bir kaos ortamına dönüşmüş ve toplum bu kaos ortamının tedirginliğini yaşamaktadır. Haftalardır üzerinde durduğumuz muhbirlik furyasının sonuçları, toplumsal kaosu, içinden çıkılamaz bir hale sürüklemektedir. Toplumsal kaosun en tehlikeli getirisi - ki şuanda toplumun içinde oluşturulmaya çalışılmaktadır - zihinsel kaostur.

İnsanlar kime, neye, nasıl güveneceğini karıştırmakta ve insanlar arasındaki zihinsel istikrar bozulmaktadır. Temel atlama taşları kabul edilen tüm değerler, yerinden oynatılmış ve kavramlar yeniden şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Sosyal mühendislik gereği, sosyal medya kullanılarak zihinlerin üzerinde bir hegemonya meydana getirilmekte, bir sihir ortamı üretilmektedir.

Halkların nasıl düşüneceğini, olayları nasıl değerlendireceğini birileri belirlemekte ve yine birilerinin eliyle topluma dayatmaktadırlar. Tüm değerler yeniden adlandırılmakta, değerlerle ilgili kanaatler yeniden dizayn edilmektedir. Bu tehlikenin, darbe ortamının meydana getireceği durumdan daha kötü olduğu kanaatindeyiz.

Bir cemaatin yanlışları üzerinden, ülkemizdeki bütün cemaat yapılanmaları aynı yanlışın muhtemel adayları olarak lanse edilmekte ve toplum bu cemaatlere karşı teyakkuza davet edilmektedir. Daha da kötüsü, muhbirlik hastalığına tutulmuş diğer cemaatler ve mensupları, ötekini yok etmek için bu silahı kullanmaktalar. Artık Müslümanların eli ile diğer Müslümanlara güvensizlik aşılanmakta ve her bir İslamî oluşum, diğerini töhmet altında bırakacak açıklamalar yapmaktadır.

Devlet, medya, sosyal medya ve gönüllü muhbirler yeni bir silah edindiler. Artık yok etmek istediklerini Amerika’yla, CIA’le, MOSSAD’la işbirliği içerisinde sunup, her gün yeni belgeler üretmekteler. ‘’Bizden değilseniz CIA’yle ilişkiniz var demektir’’ sloganını, birbirlerinin aleyhine kullanmaktalar. Böylelikle apaçıklıktan uzak, karmaşık bir zihin ortamı oluşturmaktalar.

Gelecek günlerin en tehlikeli ve sonuçları en vahim hali, zihinsel kaos olacaktır. Hiçbir bilginin müb’în olmadığı, hiçbir haberin sadık olmadığı, yakîne götürecek düşüncelerin bulunmadığı, her rüzgara açık, her tesire müsait, her sihrin etkisinde kalan bir zihinsel kaos ortamı oluşturulmaktadır. Bundan böyle insanlar, bu zihinsel kaos ortamında doğruyu bulamayacak bir şekle getirilmek isteniyor.

Ey Müslümanlar! Nelere kulak veriyorsunuz? Kimi dinliyorsunuz? Allah’a ve rasulüne geri dönün. Onları önceleyin. Mübin kitaptan ve sadık haberlerden beslenin. Haydi! Allah’ın iyi kulları olun.

Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 472. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 15 ZİLHİCCE 1437 (17.09.2016)

Zihinsel Kaos (Konya İ.Ö.P. 471. Hafta Basın Açıklaması)

 

Sakarya 575. Hafta: 28 Şubat ve FETÖ mağdurlarına özgürlük!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 575. hafta basın açıklamasında 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası FETÖ suçlamasıyla ihraç edilen hâkimlerin 28 Şubat sürecindeki siyasi davalarda mağdur ettiği kesimler için yeniden yargı yolunun açılmasını istedi.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 575. hafta basın açıklamasında, 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası FETÖ suçlamasıyla ihraç edilen savcı ve hâkimlerin, özellikle 28 Şubat süreci ve sonrasında yürüttüğü siyasi nitelikli davalarda mağdur ettiği mahkûmlar için yeniden yargı yolunun açılmasını istedi. Platform adına Diriliş Saati Dergisi’nden Muhammed Emin Duman’ın okuduğu açıklama,bayram sabahı Van’da yapılan bombalı saldırının kınanması ile başladı. Hac ibadetinin gerçekleştiği Mekke’de bu yıl güvenliğin İsrail dostu G4S Şirketi tarafından sağlanmasına tepki gösterilerek devam eden açıklamada “Müslümanların kardeşlik iklimini soluduğu Hacc’a, mezhep kardeşliğini kendisi için tehdit olarak algılayan Suudi rejimi değil, İslami vahdet düşüncesini özümsemiş bir kurumsal yapının ev sahipliği yapması en doğru olandır. Bu konuda alim, aydın ve öncü şahsiyetlerimizin inisiyatif alarak Kabe’nin Müslümanlar tarafından ortak yönetileceği bir zemin oluşturmaya katkı sağlaması gerekmektedir.” denildi.

 

Basın açıklamasında, 15 Temmuz sonrasında çıkarılan af düzenlemesinde 28 Şubat süreci ve sonrasında özellikle FETÖ iddiasıyla ihraç edilen hakimlerin verdiği siyasi kararlarla mağdur ettiği kesimlerin kapsam dışı bırakıldığına dikkat çekilerek “Madem ki; bu yargıçların adaletine güven olmuyor, öyleyse zamanında siyasi mülahazalarla içeri attıkları insanlar için yeniden yargı yolu açılmalı ve adalet yerini bulmalıdır. Bu insanların halen gayr-i insani muamelelere maruz kaldığına dair haberler alıyoruz, ki bunun son örneği Tekirdağ F Tipi 2 No'lu Cezaevi'dir. İslami kimliklerinden ötürü yıllarca mahpus yatan Yusufi kardeşlerimizin davalarının takipçisi olacağımızı buradan ilan ediyoruz.” denildi. Açıklamada 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kamuda işten çıkarmalarla ilgili olarak da “Süreç öyle bir hal aldı ki bahsi geçen yapılarla ilişkisi olmayan ve hiçbir şiddet eylemine bulaşmamış insanlar da mağdur edildi.” denilerek, söz konusu mağduriyetlerin acilen giderilmesi ve adil bir muhakeme yapılması çağrısı yapıldı.
 
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 575. Hafta Basın Açıklaması
 
28 ŞUBAT VE FETÖ MAĞDURLARINA ÖZGÜRLÜK!
 
Bir Kurban Bayramı'nı daha geride bıraktık. Bu mübarek bayramın coğrafyamız için hayırlar getirmesini umarken, Van'dan gelen patlama haberi hepimizi derinden sarstı.
 
Doğusu'ndan batısına tüm Türkiye halkını hedef alan bu alçak saldırıyı lanetliyor, ülkemizi iç savaşa sürüklemeye çalışan yapılara halkımızın asla prim vermeyeceğini hatırlatıyoruz.
 
15 Temmuz darbe girişimi sonrası kamuda işten çıkarmalar sürüyor. FETÖ ve PKK ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle binlerce memur açığa alındı.
 
Ancak, süreç öyle bir hal aldı ki bahsi geçen yapılarla ilişkisi olmayan ve hiçbir şiddet eylemine bulaşmamış insanlar da  mağdur edildi. Bu mağduriyetlerin acilen giderilmesi ve adil bir muhakeme yapılması bağlamında hükümet yetkililerini göreve çağırıyoruz.
 
Her  yıl olduğu gibi bu yıl da, dünya Müslümanları Kabe-i Muazzama'da toplanarak hac farizalarını yerine getirdiler. Ancak, milyonlarca Müslüman'ın güvenliğini İsrail dostu G4S Şirketi sağladı. Filistinli  Müslümanların işkence gördüğü İsrail hapishanelerinin güvenlik ekipmanlarını tedarik eden bu şirket, İsrail İstihbaratı ile de yakın ilişkilere sahip.
 
İsrail ile ilişkilerini günden güne sıkılaştıran Suudi Arabistan rejimi, böylesi  mübarek bir  ibadeti de İsrail  İstihbaratı MOSSAD için eşsiz bir fırsata dönüştürüyor. İslam coğrafyasının yönetimleri, medya organları ve alimleri ise bu duruma kayıtsız kalıyor.
 
Halbuki vicdan sahibi  her Müslüman tarafından bu konuda itirazlar yükseltilmelidir. Suriye’den Yemen’e, Libya’dan Filistin’e kadar tüm Ortadoğu sathında Amerika ve İsrail ile tescilli ittifaklara imza atan Suudi rejiminin Allah’ın evinin bekçiliğine çöreklenmesine izin verilmemeli, bu işbirlikçi rejimin Allah’ın evinden elini çekmesi için İslam coğrafyasında kamuoyu oluşturulmalıdır.
 
Müslümanların kardeşlik iklimini soluduğu Hacc’a, mezhep kardeşliğini kendisi için tehdit olarak algılayan Suudi rejimi değil, İslami vahdet düşüncesini özümsemiş bir kurumsal yapının ev sahipliği yapması en doğru olandır. Bu konuda alim, aydın ve öncü şahsiyetlerimizin inisiyatif alarak Kabe’nin Müslümanlar tarafından ortak yönetileceği bir zemin oluşturmaya katkı sağlaması gerekmektedir.
 
Dikkat çekmek istediğimiz bir diğer husus ise zindanlarda haksız yere çile dolduran Müslümanların akıbetidir. 15 Temmuz sonrasında çıkarılan af düzenlemesinde 28 Şubat ve FETÖ  mağdurları kapsam dışı bırakıldı. Buna karşın, onları yargılayan hakimlerin kahir ekseriyeti FETÖ suçlamasıyla görevden alındı.
 
Madem ki; bu yargıçların adaletine güven olmuyor, öyleyse zamanında siyasi mülahazalarla içeri attıkları insanlar için yeniden yargı yolu açılmalı ve adalet yerini bulmalıdır. Bu insanların halen gayr-i insani muamelelere maruz kaldığına dair haberler alıyoruz, ki bunun son örneği Tekirdağ F Tipi 2 No'lu Cezaevi'dir. İslami kimliklerinden ötürü yıllarca mahpus yatan Yusufi kardeşlerimizin davalarının takipçisi olacağımızı buradan ilan ediyoruz.
 
Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi