Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 546., Sakarya'da 573., Konya'da 469.,

"Haçlı ve siyonizmin kurdukları sözde medeniyet yer yüzüne kendileri için barış ve huzuru getirmiş, diğer halklara adeta savaş ve huzursuzluğu müptela etmiştir."

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN

3 EYLÜL 2016 TARİHLİ 546.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Es Selamünaleyküm;

Değerli katılımcılar! Türkiye’de ve dünyanın neresinde olursa olsun din, inanç, düşünce, ifade özgürlüğü, baskı, engellemeler, insanlığa yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı MÜSLÜMANCA tavır koyma amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 546.Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz.

Geçtiğimiz günlerde 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlandı. 1 Eylül günü Birleşmiş Milletlerce Dünya Barış Günü ilan edilmesinin üzerinden 32 yıl geçti.

Son 32 yıla baktığımızda gerek ülkemizde gerekse bölgemizde kan, göz yaşı zulüm hiç eksik olmadı.

Haçlı ve siyonizmin kurdukları sözde medeniyet yer yüzüne kendileri için barış ve huzuru getirmiş, diğer halklara adeta savaş ve huzursuzluğu müptela etmiştir.

Bu zihniyetin yıkılma zamanı geldi ve geçiyor.

Kamuoyunun malumu üzere Türkiye PKK/PYD terör örgütünün Fırat üzerinde ki rolüne karşı net tavrını ve kırmızı çizgilerini defalarca izah etmesine rağmen, Haçlı Amerika orta doğu projesinde birinci taşeronu olan PKK/PYD terör örgütünü desteklemeye hiç ara vermedi.

Haçlı Amerika, Minbiç, Halep ve İdlip olmak üzere özelikle Kuzey Suriye Türkiye sınır hattında ki projesine hızla devam ediyor.

Amerika ve İsrail'in çöküşü yaklaştığından, orta doğu projesine daha hızlı devam etmek için Türkiye'de 15 Temmuz'da tam hakimiyet operasyonuna geçmeye çalıştı ve bu işgal operasyonu Allah'ın yardımıyla bertaraf edildi.

Başarısız olan tek dişi kalmış batı medeniyetleri ve orta doğuda ki lanetlenmiş kavm krallığı için saha da Türkiye faktörünü ortadan kaldırmaya kararlılıkla devam ediyor.

Amaç her zaman yaptıkları gibi taşeronları aracılığıyla ülkemize iç savaş ihraç etmek!

FETÖ/PDY, PKK/PYD, siyasi kanadı HDP ve Haçlı kaos birliği IŞİD/DAEŞ terör örgütleri ile iç savaş projesine geçmeye çalışıyor.

İç savaş, Haçlı birliğinin orta doğu ve Anadolu hakimiyeti için son çare. Bu başarı elde edilirse, en başta halkımız ve tüm dünyada ki ümmetimiz zarar görecektir.

Yemen, Kafkaslar, Asya, Kuzey Afrika, Filistin, Şam ve daha nice ümmet toprağı zarar görecektir.

Onların bir hesabı vardır lakin Alemlerin Rabbi olan Allah'ın da bir hesabı vardır. Allah oyun bozanların en hayırlısıdır.

Hastalık ve iflas artık Haçlı Amerika'yı bir veba gibi sarmıştır. Rüzgar artık İslam ümmetinin ardından esmektedir.

Bu kritik süreçte müslümanlara düşen görev dikkatli olmak, Haçlıların işine yarayacak her türlü söz ve fiilden imtina etmektir. İslam ümmetinin ve halkımızın maslahatı her zaman için öncelik taşımaktadır.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

​ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

Sakarya 573. Hafta: Suriye'de müzakere süreci hızlandırılmalıdır!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 573. hafta basın açıklamasında Türkiye’nin darbe girişiminin ardındaki NATO ve ABD ile ilişkilerinden bağımsızlaşması gerektiğini vurgularken, Suriye’de çözüm için müzakerelerin hızlandırılmasını istedi. 15 Temmuz sonrası tasfiye sürecinde adalet ilkesine riayet edilmesi çağrısı yaptı.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 573. hafta basın açıklamasında 15 Temmuz darbe girişimi sonrası süreç ile Suriye’de devam eden iç savaş gündeme alındı. Platform adına Diriliş Saati Dergisi'nden İhsan Aslan tarafından yapılan açıklamada “15 Temmuz darbe girişiminin oluşturduğu türbülans olanca şiddetiyle devam ediyor. Devlet kadrolarından on binlerce kişi ihraç edildi, her gün yeni ihraçlarla yüzleşiyoruz. Binlerce firma incelemeye alındı. Yüzlerce firmaya kayyum atandı. Kayyum atanan firmalar geçtiğimiz hafta TMSF'ye aktarıldı. Bu firmaların satışı ya da iflası söz konusu... FETÖ üzerinden yapılan operasyonlarda adalet ilkesinin zedelenmemesi ön şart olmalıdır. Haksız yere açığa alınan, gözaltı uygulamasına maruz kalan çok sayıda insanımız mevcut. Ticari işletmelere yapılan operasyonlarda da haksızlıklar görülebiliyor… FETÖ'de fonksiyonel pozisyonu olanların haricindeki kişileri daha dikkatli bir değerlendirmeye tabi tutmak gerektiği inancındayız.” denildi.

Açıklamada, Amerika'nın dünyanın dört bir yanında kendisi ile sorunu olan yönetimleri devirmek ve işbirlikçi yönetimleri işbaşına getirmek amacıyla çeşitli darbe yöntemlerini kullandığına dikkat çekilerek, Brezilya örneği verilerek, “Türkiye, Amerika ve NATO ile ilişkiler noktasında bir dönemeçte duruyor. 17/25 Aralık ve 15 Temmuz operasyonlarının bir Amerika/NATO operasyonu olduğu konusunda genel bir mutabakat var. Artık başkaldırmanın ve bağımsızlığımızı ilan etmenin tam zamanıdır. Eğer yeniden 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz yaşamak istemiyorsak, Amerika ve NATO'dan bağımsız bir Türkiye inşa etmek zorundayız. Brezilya'da yaşanan son örnek bu konunun aciliyetini ve ciddiyetini bir kez  daha ortaya çıkarmaktadır. Türkiye kendi potansiyelinin farkına varmalıdır. Halkımızın bağımsız Türkiye yolunda kenetlenerek fedakarlık için hazır olduğunun teminatı 15 Temmuz'dur.” denildi.

Açıklamada, Cerablus operasyonuyla Türkiye’nin fiilen parçası olduğu Suriye meselesiyle ilgili olarak da şu ifadeler yer verildi: “Türkiye'nin Cerablus operasyonu devam ediyor. Türkiye, Suriye sınırında güvenli bir bölge oluşturma tezi ile bu operasyona başladı… Türkiye kendi güvenliği açısından gerekli tedbirleri almakta ne kadar haklı ise, Suriye'de ve Irak'ta devam eden kaosun sonuçlandırılması için de bölge ülkeleri ile birlikte hareket etme noktasında aynı ölçüde sorumludur. Bu bölgenin tüm meşru güçleri dışarıdan gelen her tür müdahaleyi reddederek; yabancı güçleri bölgeden çıkarmalı, çatışmaları sonlandırmalı ve müzakere sürecini başlatmalıdır. 5 yıldır devam eden Suriye iç savaşının birinci derecedeki mağduru Suriye halkıdır. Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunduğu ve Suriye'nin gelecekteki yönetim şeklini ve anayasasını Suriye halkının belirlediği bir çözüm planı son derece adildir.”

573. Hafta Basın Açıklaması

SURİYE'DE MÜZAKERE SÜRECİ HIZLANDIRILMALIDIR!

15 Temmuz darbe girişiminin oluşturduğu türbülans olanca şiddetiyle devam ediyor.

Devlet kadrolarından on binlerce kişi ihraç edildi, her gün yeni ihraçlarla yüzleşiyoruz.

Binlerce firma incelemeye alındı. Yüzlerce firmaya kayyum atandı. Kayyum atanan firmalar geçtiğimiz hafta TMSF'ye aktarıldı. Bu firmaların satışı ya da iflası söz konusu...

FETÖ üzerinden yapılan operasyonlarda adalet ilkesinin zedelenmemesi ön şart olmalıdır.

Haksız yere açığa alınan, gözaltı uygulamasına maruz kalan çok sayıda insanımız mevcut. Hatanın çabuk giderilmesi veya hatırlı kişilerin devreye girmesi ile yanlışlığın hızlı giderilmesi bazen mümkün oluyorsa da, çoğu kez haksız mağduriyetlerin devam ettiğine ve kısa sürede de ortadan kalkmayacağının işaretlerine tanık oluyoruz.

Ticari işletmelere yapılan operasyonlarda da haksızlıklar görülebiliyor.

Bir yandan "Paranın dini olmaz" felsefesi işletilirken, bir yandan parasal çıkarları için dönemin TUSKON gibi güçlü legal işadamları örgütlerine yaslanan insanları suçlamak ne kadar rasyoneldir?

 FETÖ'de fonksiyonel pozisyonu olanların haricindeki kişileri daha dikkatli bir değerlendirmeye tabi tutmak gerektiği inancındayız.

İktidar partisinin içindeki ayıklama da sürekli gündemde olmasına karşın henüz hayata geçirilemedi. Bu durumu da son derece manidar buluyoruz.

Türkiye'nin Cerablus operasyonu devam ediyor. Türkiye, Suriye sınırında güvenli bir bölge oluşturma tezi ile bu operasyona başladı. Operasyonun başlangıcında bölge ülkelerinin zımni bir onayının olduğu açık idi.

Ancak operasyonun daha güneye, hatta Halep civarına kadar inme belirtisi göstermesi bazı bölgesel tepkileri de beraberinde getirdi.

Türkiye kendi güvenliği açısından gerekli tedbirleri almakta ne kadar haklı ise, Suriye'de ve Irak'ta devam eden kaosun sonuçlandırılması için de bölge ülkeleri ile birlikte hareket etme noktasında aynı ölçüde sorumludur.

Bu bölgenin tüm meşru güçleri dışarıdan gelen her tür müdahaleyi reddederek; yabancı güçleri bölgeden çıkarmalı, çatışmaları sonlandırmalı ve müzakere sürecini başlatmalıdır.

5 yıldır devam eden Suriye iç savaşının birinci derecedeki mağduru Suriye halkıdır.

Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunduğu ve Suriye'nin gelecekteki yönetim şeklini ve anayasasını Suriye halkının belirlediği bir çözüm planı son derece adildir.

Suriye'deki Arap, Kürt, Türkmen tüm etnik yapıların ve Sünni, Nusayri, Şii, Dürzi, Hristiyan tüm dini ve mezhebi yapıların ayrışmasına meydan vermeden, hak ve özgürlüklerden aynı ölçüde yararlanmayı teminat altına alan bir çözüm planının geliştirilmesi başta Türkiye ve İran olmak üzere tüm bölge ülkelerinin sorumluluğudur.

Amerika'nın dünyanın dört bir yanında kendisi ile sorunu olan yönetimleri devirmek ve işbirlikçi yönetimleri işbaşına getirmek amacıyla çeşitli darbe yöntemlerini kullandığı artık hepimizin malumu...

Son olarak Brezilya'da yargı darbesi ile başlayıp, senatoda devam eden bir süreç ile halkın seçtiği devlet başkanı görevden uzaklaştırıldı.

Bu filmin benzerini biz 17/25 Aralık'ta ülkemizde gördük.

Brezilya'daki bu yeni tarz darbe sonrası Bolivya, Ekvator ve Venezuela, Breziya ile diplomatik ilişkilerini dondurduklarını ifade ettiler. Küba ise darbeyi şiddetle kınadığını açıkladı.

Amerika'nın Brezilya'da gerçekleştirdiği darbeyi lanetliyoruz. Bu darbeye karşı duruş sergileyen Güney Amerika ülkelerini selamlıyoruz.

Türkiye, Amerika ve NATO ile ilişkiler noktasında bir dönemeçte duruyor. 17/25 Aralık ve 15 Temmuz operasyonlarının bir Amerika/NATO operasyonu olduğu konusunda genel bir mutabakat var. Artık başkaldırmanın ve bağımsızlığımızı ilan etmenin tam zamanıdır. Eğer yeniden 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz yaşamak istemiyorsak, Amerika ve NATO'dan bağımsız bir Türkiye inşa etmek zorundayız. Brezilya'da yaşanan son örnek bu konunun aciliyetini ve ciddiyetini bir kez  daha ortaya çıkarmaktadır.

Türkiye kendi potansiyelinin farkına varmalıdır. Halkımızın bağımsız Türkiye yolunda kenetlenerek fedakarlık için hazır olduğunun teminatı 15 Temmuz'dur.

Rabbimiz'den tüm dünya mazlumlarına Amerika'nın başını çektiği küresel güçlere karşı yardım etmesini niyaz ediyoruz.

Rabbimiz'den küresel istikbara karşı mücadelede ayaklarımızı sabit kılmasını niyaz ediyoruz.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi

Sakarya 573. Hafta: Suriye

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 469. Hafta'da Kayalıpark Meydanı'ndaydı. Platform adına Uğur MUTLU basına açıklamalarda bulundu. Ülkemizin güncel problemlerine değindiği açıklamasında ''Babanın oğluna, kardeşlerin birbirine, iş arkadaşlarının diğerlerine sürekli muhbir gözüyle baktığı bir toplumun psikolojik travma geçirmemesi mümkün değildir.''diyerek muhbirlik faaliyetlerine girişen halkı ve onları bu faaliyete çağıran yöneticileri eleştirdi.  ''Şimdi kendilerinin ihbar edildiği örgüt, tecessüsü, muhbirliği bir ana çalışma yöntemi haline getirmiş değil miydi?'' diyerek hatırlatmada bulunan MUTLU, ''Ey insanlar, hanginizin eli temizse ve hanginiz bu günaha bulaşmamışsa, ilk taşı o atsın. Hiç kimsenin günah için milad belirlemeye hakkı yoktur. Bir şey suçsa onun başı da sonu da suçtur. Belirlenmiş milattan önce bu suçu işleyenler, hiç kimseyi muhbirliğe davet edemezler, etmemelidirler'' dedi. 
Açıklamanın Tam Metni:

Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla

Ey inananlar, zandan çok sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın; biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemeği sever mi? İşte bundan iğrendiniz. O halde Allah'tan korkun, şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir. (Hucurat Suresi 12. Ayet)

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Toplumun mayasını ve çekirdeğini oluşturan, aile, akrabalık, dostluk, iş ve asker arkadaşlığı gibi temel unsurları tehlikeye sokacak her şeyden mutlaka kaçınmak gerekir. Muhbirlik bir hastalıktır. Sonuçlarının vehameti öngörülemez.

Muhbirlik İslam ahlakının yapısına ve mayasına uygun bir uygulama değildir. Şahitlikle emrolunmuş kişilerin şahitliklerini yapması ve gerekleri ile emrolunmasına rağmen zanlar üzerine gerçekleştirilecek bir muhbirlik ve tecessüs uygulaması İslam ahlakının muhalefet ettiği şeylerdendir. Cadı avına dönüştürülen yada dönüştürülmek istenen muhbirlik uygulaması kurunun yanında nice yaşların da yanmasına sebebiyet verecektir.

İstihbarat devletleri toplumsal güvenin yokluğu üzerine inşa edilir. İnsanlar arası güven kaybı, muhaberatı ortaya çıkarır. En yakın tecrübemiz, Suriye iç savaşının sebeplerinden biri de, toplumsal güvensizlik, muhbirlik ve birbirini yok etme arzusu değil midir? Ahlaken Suriyelileşme sürecine ancak muhbirlikle girilebilir.

Babanın oğluna, kardeşlerin birbirine, iş arkadaşlarının diğerlerine sürekli muhbir gözüyle baktığı bir toplumun psikolojik travma geçirmemesi mümkün değildir.  

Şimdi kendilerinin ihbar edildiği örgüt, tecessüsü, muhbirliği bir ana çalışma yöntemi haline getirmiş değil miydi? Bugün meydana getirdikleri tehlikenin ardında da, bu ve benzeri kötü hasletler yatmıyor mu? Yanlışı aynı yanlış çeşidi ile temizlemeye kalkmak bir erdem mi?

Muhbirlik ile şekillenen ve bunu bir mücadele aracı haline getiren kitleler, tekrar bir tecessüsten nasıl alıkonulacak? Dün tecessüsün zararlarını görenler, tecessüsten dolayı tüm imkânlarını kaybedenler, şimdi adaleti tecessüs ile mi tesis edecekler?

Zulümler, ancak adalet ve kıst ile cezalandırılmalıdır. Adaletin yokluğu, daima yeni zulümlerin oluşmasına sebebiyet verecektir. Ve zulüm ancak adaletle engellenir.

İnsanlarımızı muhbirlikten uzak durmaya, tecessüsten kaçınmaya, temel ahlaki ilkelere sarılmaya, zandan ve zanna götürücü düşüncelerden uzak durmaya çağırıyoruz. Siyaset erki ahlak üzerine kurulmalıdır. Yargı ve cezalandırılmalar da meşruiyet ve ahlak üzerine yapılmalıdır. Ey insanlar, hanginizin eli temizse ve hanginiz bu günaha bulaşmamışsa, ilk taşı o atsın.

Hiç kimsenin günah için milad belirlemeye hakkı yoktur. Bir şey suçsa onun başı da sonu da suçtur. Belirlenmiş milattan önce bu suçu işleyenler, hiç kimseyi muhbirliğe davet edemezler, etmemelidirler… Muhbirlik kampanyalarına koşarak katılanlar, bunu bir insanlık vazifesi sayanlar, sizin diğerlerinden farkınız bir şeyin suç olduğunu belirlenen zamanda fark etmeniz mi? Heyhat! Ne büyük aldanış içerisindesiniz…. Ve siz tövbe ve pişmanlık bildirenler, niçin başkalarına tövbe ve pişmanlık hakkı tanımıyorsunuz? Adalet herkes için adalettir.

Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 470. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere

Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 1 ZİLHİCCE 1437 (03.09.2016)

Cürmün Miladı Olmaz! (Konya İ.Ö.P. 469. Hafta Basın Açıklaması)