Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 512., Sakarya'da 537., Konya'da 433.,

"Hükümete sesleniyoruz:
Önce toplumumuzdan ve sonrada tüm İslam dünyasından özür dileyerek bu kirli ilişkiye derhal son verin. "

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 512. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.

Geçtiğimiz günlerde AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik tarafından dile getirilen “İsrail devleti ve İsrail halkı, Türkiye'nin dostudur. Şimdiye kadar ki eleştirilerimiz, İsrail hükümetinin aşırı davranışlarına, meşru görmediğimiz davranışlarına dönüktür.” sözleri gündeme bomba gibi düştü.

Vicdan sahibi herkesi derinden yaralayan bu sözler, son dönemde bariz bir şekilde farklılaşan İsrail’e yönelik ülke politikasının en son ve en acı ifadeleri olarak tarihe ve zihinlerimize kazınmış bulunmaktadır. Mavi Marmara’da katliama imza atan İsrailli yetkililer hakkında açılan davalara yönelik engellemeler ve davalar sonrası çıkarılan yakalama kararlarının İnterpol’e gönderilmemesi, İsrail ile genişleyen ticari ilişkiler, israili protesto eden şahıslara yönelik hapis cezaları ve Türkiye- israil basketbol maçında israili protesto eden gençlerin maçın şeref konuğu olan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç tarafından hedef gösterilip darp ettirilmesi olayı medyaya yansıyan normalleşme hadisesinin birer örnekleridir. Medyaya yansıyan bu haberlerle hükümet toplumsal tansiyonu ölçmekte, darp etme ve hapis cezaları örneği üzerinden ise Filistin Davasına duyarlı insanlara sopa göstermekten geri durmamaktadır. İlişkilerin kapalı kapılar ardında çok daha kirli bir şekilde devam ettiğinden hiç kimsenin şüphesi yoktur. Hükümetin en yetkili isimlerinin yaşanan örneklerin merkezinde olması yeni dönem politikalarının ciddiyetini ortaya koyması bakımından oldukça manidar gözükmektedir.

Filistin topraklarını işgal ettiği günden bugüne değin sürekli kan akıtan sözde devlet İsrail bizim dostumuz değildir ve hiçbir zamanda dostumuz olmayacaktır. Arz-ı Mevud planları dâhilinde hali hazırda en büyük düşmanlarımızdan biri olarak ümmet coğrafyasına saplanmış bir hançer mesabesindedir. Mescid-i Aksa davası reel politik adına kurban edilebilecek bir dava değildir. Filistin davamız işgal kalkıncaya ve Mescid-i Aksa özgür oluncaya değin devam edecektir. Buradan hükümet yetkililerine seslenerek diyoruz ki; Girdiğiniz bu kirli ilişki hem dünyanızı ve hemde ahiretinizi heder edecek bir ilişkidir. Önce toplumumuzdan ve sonrada tüm İslam dünyasından özür dileyerek bu kirli ilişkiye derhal son verin. Aksi halde yeni dostlarınız olan Siyonistlerin ihanetlerle dolu tarihi ortaya koymaktadır ki sizlerde bu çetelerce ihanete uğramaktan kurtulamayacaksınız.

Diğer yandan medyaya düşen haberlere göre ABD ve Rusya terör örgütleri listesinde anlaşmış bulunmaktadır. Tarihleri işgal, katliam ve soykırımlarla anılan ve bugün dahi Suriye’de, Afganistan’da, Çeçenistan’da, Irak’ta ve daha pek çok yerde milyonlarca insanı katleden devlet kisvesine bürünmüş bu şebekelerin terör listeleri hazırlamaları trajikomik bir durumdur. İlan edildiğinde bizleri hiçte şaşırtmayacak olan listeye karşın vicdanlı yüreklerde ABD ve Rusya birer terör şebekesi olarak ilk iki sırayı kimseye kaptırmamış bulunmaktadır. Tarihin şahitliği ile sabittir ki; Zulm ile abad olan sonu berbat olur. Yaktığınız zulüm ateşinin içinde kaybolup gitmeniz yakındır.

Bizler İnanç Özgürlüğü Platformu bileşenleri olarak gücümüz nisbetinde Filistin, Suriye, Afganistan ve Çeçenistan halkları ve tüm dünya mazlumlarının yanında yer almaya devam edeceğiz. Zalimler için yaşasın cehennem.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

İşgalci İsrail ile İlişkiler Meşrulaştırılamaz

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 537. Hafta açıklamasında Türkiye-İsrail ilişkilerinin onarılması yönündeki süreci protesto ederek “Siyonizm ile ilişkiler meşrulaştırılamaz” dedi.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 537. hafta açıklamasında Türkiye-İsrail ilişkilerinin onarılması için İsviçre'de varıldığı belirtilen mutabakata tepki gösterdi. Platform adına Diriliş Saati Dergisi’nden Muhammed Emin Duman’ın okuduğu açıklamada, “Bugün ise varılan ön anlaşma ile birlikte İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi yolunda kritik bir eşiğin aşıldığından söz ediliyor. Basına yansıyan haberlere göre, İsrail’in Mavi Marmara şehitlerinin ailelerine 20 Milyon dolar tazminat ödemesi karşılığında, Türkiye’nin İsrail askerlerine açtığı davadan vazgeçmesi, bunu TBMM ‘den kanun olarak geçirmesi, HAMAS’ın Türkiye’deki aktivitelerini sınırlandırması, HAMAS komutanlarından Salih El Aruri’nin sınır dışı edilmesi, geri çekilen büyükelçilerin karşılıklı olarak yeniden gönderilmesi ve İsrail doğalgazının Türkiye’de kullanılması ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması öngörülüyor. Şunu açıkça belirtmeliyiz ki; hür vicdanlarda karşılık bulması mümkün olmayan bu anlaşmanın bizim için şaşırtıcı bir yanı bulunmuyor.” denildi.

 

Anlaşmanın AK Parti Hükümeti’nin yanlış dış politikasının bir neticesi olduğuna dikkat çekilen açıklamada “Beş senedir İsrail ile ilişkilerinde yapısal bir değişime gitmeyen AK Parti Hükümeti'nin, İslam ülkeleriyle yaşadığı sorunlardan kaynaklı dış politika açmazından sıyrılabilmek için İsrail'le yakınlaşma sağlaması ve ilişkileri yeniden diplomatik düzeye çekmesi bizim için hiç mi hiç sürpriz olmamıştır. Ortadoğu coğrafyasında başta İran olmak üzere İslam ülkeleriyle ilişkilerinde etnik ve mezhebi mülahazalarla "sırf sorun" politikası güden hükümet, sıra İsrail'e gelince "dostluk" naraları atmakta ve bunun bölgeye olumlu yansımalarından dem vurmaktadır. Platform olarak, Türkiye'deki idarecilere çağrıda bulunarak bölgede İsrail'in geleneksel müttefikleri olan Suud ve Katar ile birlikte mezhepçi paktlar inşa etmek yerine, ümmetçi bir hissiyatla ABD ve İsrail'den bağımsız birlikteliklerden yana tercih koymaları gerektiğini hatırlatıyoruz. Bu, yaşadıkları açmazın yegane çözümüdür; bunun ötesinde dillendirilen yol ve yöntemlerin karşılığı yoktur.” denildi.

 

537. Hafta Basın Açıklaması

İSRAİL İLE İLİŞKİLER MEŞRULAŞTIRILAMAZ!

2011'de askıya alınan Türkiye-İsrail ilişkilerinin onarılması için İsviçre'de mutabakata varıldığı ortaya çıktı.

'One minute' tartışmasının yaşandığı 2009'dan bu yana Filistin davasının hamiliği iddiasını iç politikada sürekli gündemleştiren Ak Parti Hükümeti, 2010'da yaşanan Mavi Marmara saldırısına müteakiben İsrail ile diplomatik düzeyde köprüleri atmış ve hamilik iddiasını perçinleyecek yeni zeminler bulmuştu.

O zamandan bu zamana, bizler Türkiye-İsrail ilişkilerinde reel düzlemde hiçbir değişikliğin olmadığına dikkat çekmiş; artan ticaret hacmine ve Hamas'ı silahlı direnişten vazgeçirmek için sahnelenen karmaşık oyunlara vurgu yapmıştık.

Zira bu süreçte resmi verilere göre daha önce 3 milyar dolar olan ticaret hacmi 5 milyar dolara yükselmiş, savunma alanındaki ihracatın bu rakama dâhil edilmediği iddiaları ise sıkça dillendirilmişti.

2011 öncesi Ortadoğu dörtlüsünün talepleri (İsrail'in tanınması, şiddetten vazgeçilmesi, eski anlaşmalara riayet edilmesi) Hamas'a kapalı kapılar ardında ve "tek taraflı arabuluculuklar" şeklinde dayatılırken, 2011 sonrası yeni bir "eksen" kurgusuyla daha karmaşık bir oyun vizyona girmiş, kurulan Türkiye-Körfez ekseni, Hamas'ı içine çekerek silahlı direnişten vazgeçmesini ve müzakere siyasetine ram olmasını amaçlamıştı.

Tüm bunlar olurken, kamuoyunda İsrail aleyhtarı bir profil çizilmiş ve Filistin konusunda geliştirilen perspektifin (1967 sınırları temelinde çift devletli çözüm-müzakere siyaseti) egemen siyasetin parametrelerine muhalif hiçbir içeriği barındırmadığı fark edilememişti.

 ***

Bugün ise varılan ön anlaşma ile birlikte İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi yolunda kritik bir eşiğin aşıldığından söz ediliyor.

Basına yansıyan haberlere göre, İsrail’in Mavi Marmara şehitlerinin ailelerine 20 Milyon dolar tazminat ödemesi karşılığında,

 -Türkiye’nin İsrail askerlerine açtığı davadan vazgeçmesi,

 -Bunu TBMM ‘den kanun olarak geçirmesi,

 -HAMAS’ın Türkiye’deki aktivitelerini sınırlandırması,

 -HAMAS komutanlarından Salih El Aruri’nin sınır dışı edilmesi,

 -Geri çekilen büyükelçilerin karşılıklı olarak yeniden gönderilmesi,

 -İsrail doğalgazının Türkiye’de kullanılması ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması öngörülüyor.

 

Şunu açıkça belirtmeliyiz ki; hür vicdanlarda karşılık bulması mümkün olmayan bu anlaşmanın bizim için şaşırtıcı bir yanı bulunmuyor.

Beş senedir İsrail ile ilişkilerinde yapısal bir değişime gitmeyen AK Parti Hükümeti'nin, İslam ülkeleriyle yaşadığı sorunlardan kaynaklı dış politika açmazından sıyrılabilmek için İsrail'le yakınlaşma sağlaması ve ilişkileri yeniden diplomatik düzeye çekmesi bizim için hiç mi hiç sürpriz olmamıştır.

Ortadoğu coğrafyasında başta İran olmak üzere İslam ülkeleriyle ilişkilerinde etnik ve mezhebi mülahazalarla "sırf sorun" politikası güden hükümet, sıra İsrail'e gelince "dostluk" naraları atmakta ve bunun bölgeye olumlu yansımalarından dem vurmaktadır.

Platform olarak, Türkiye'deki idarecilere çağrıda bulunarak bölgede İsrail'in geleneksel müttefikleri olan Suud ve Katar ile birlikte mezhepçi paktlar inşa etmek yerine, ümmetçi bir hissiyatla ABD ve İsrail'den bağımsız birlikteliklerden yana tercih koymaları gerektiğini hatırlatıyoruz. Bu, yaşadıkları açmazın yegane çözümüdür; bunun ötesinde dillendirilen yol ve yöntemlerin karşılığı yoktur.

Bu hafta gündeme düşen bir başka gelişme, İsrail'in Suriye'deki Hizbullah birliklerine saldırısı sonucu Hizbullah'ın önde gelen komutanlarından Semir Kuntar'ın şehit edilmesi oldu. Hizbullah'ın bedelini ödeteceğine inandığımız bu saldırının Türk medyasında yeteri kadar yer bulmaması dikkate değerdir. Türk medyası, hükümetin siyasi tercihleriyle uyuşmayan gelişmeleri gündemleştirmemekte ve ısrarla üzerini örtmeye çalışmaktadır. Bunun bir başka örneği de Nijerya'dır. Anti-siyonist politik tutumuyla tanınan Nijerya İslami Hareketi'ne yönelik katliamda yüzlerce Müslüman şehit edilmesine rağmen, bunun kamuoyuna yansıtılmaması Rabbimizin yüklemiş olduğu adil şahitlik sorumluluğuna gölge düşürmektedir. Hizbullah'a ve Nijerya İslami Hareketi'ne yönelik saldırıları lanetlerken, adil şahitlik sorumluluğumuzun gereği olarak hak bildiklerimizi her zeminde haykırmaya devam edeceğimizi deklare ediyoruz.

 SİYONİZMLE İLİŞKİLER MEŞRULAŞTIRILAMAZ!

 YAŞASIN İSLAMİ VAHDET!

 YAŞASIN ÖZGÜR KUDÜS!

             Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 
433. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Rahman, Rahim Allah’ın Adıyla: 

“Ey iman edenler, Yahudileri, Hıristiyanları dost olarak benimsemeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez.              (Maide 51)

Sevgili dostlar değerli basın mensupları,

                        Seçimlerden önce “Mescid-i Aksaya postallarla girenle dost olmayız olmayacağız” diyen (Ahmet Davutoğlu) seçimlerden sonra Ak Parti sözcüsü Ömer Çelik “İsrail Devleti ve halkı Türkiye’nin dostudur.” açıklaması yapmaktadır. Oysa aynı Ömer Çelik 2 Haziran 2010 da İsrail’e “lanet olsun öfkenize, şiddetlisiniz, lanet olsun çünkü zalimsiniz. İsrail Akdeniz’de Hz. Musa ile savaşmaktadır.” diye açıklama yapmıştı. Ne oldu da İsrail dostunuz oldu? Gazze’de katillik yapan, evleri, mescitleri yıkan İsrail ne yaptı da dostunuz oldu? Hepsi 20 Milyon dolar için mi? 26 Mayıs 2014 de İsrailli komutanlar hakkında çıkarılan kırmızı bülten kararını İnterpole dostluğumuz bozulmasın diye mi vermediniz?       

         “Sen, dinlerine uymadıkça Yahudiler de, Hristiyanlar da, senden asla hoşnud olmazlar. Allah'ın hidayeti asıl hidayetin ta kendisidir, de. Şayet sana gelen ilimden sonra, onların heveslerine uyacak olursan; and olsun ki senin için Allah tarafından ne bir yar bulunur, ne de bir yardımcı.”       (Bakara 120) Bu uyarıdan sonra hala dost olacak mısınız? Yoksa yarın zalim Esed de evleri, yuvaları yıkılan, gözleri önünde bebekleri paramparça olan, kimyasal silahlarla öldürdüğü Müslümanlara karşılık 20 Milyon dolar teklif ederse konjonktür gereği dost mu olacaksınız?

            Gayri Müslimlere benzemek ve onlarca kutsal sayılan gün ve vakitlerde onlar gibi hareket etmek dinimizce bidat kabul edilmektedir. Kitap ehlinin adetlerinden olan, yılbaşı diye adlandırılan ve o gecede, Allah(cc) haramlarının işlendiği Yahudi ve Hıristiyan kavmin adetlerini halkı Müslüman olan ülkede yazılı ve görsel basını kullanarak bu adetleri topluma sevdirmek için medyanın birbiriyle yarıştığı şu günlerde bunlar yetmiyormuş gibi Konya Büyükşehir Belediyesinin reklam panolarında otellerin yılbaşı gecesi ve kutlamalarının dev posterlerle Konya halkının bilinçaltına yılbaşı kültürü yerleştirilmek istenmektedir. Yahudi ve Hıristiyan adeti olan yılbaşı hangi sebeplerden dolayı resmi tatil yapılmıştır. Devlet memurları ve üniversite öğrencileri içkiyi, kumarı ve fuhşiyatı daha rahat ve güvenli bir şekilde yapmaları için mi resmi tatil yapılmıştır? Ey bu devleti idare edenler bu halkın yüzde 99 müslüman olan bu topraklarda son peygamber olan alemlerin efendisi Hz. Muhammed Aleyhisselamın doğduğu günü neden resmi tatil yapmıyorsunuz?

            Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden biri olan ODTÜ de faşist yobazlar Müslümanların en tabi hakkı olan ibadetlerini yapmaya çalışan Müslüman kardeşlerimize saldırmışlar, İslam dinine olan kinlerini en açık bir şekilde kusmuşlardır. İslam ümmetinin fertleri olarak bu yapılan hadsizliği bu vahşeti lanetliyoruz. Kardeşlerimiz her şeyi göze alarak tevhidi duruşlarından dolayı tebrik eder, her zaman zulmün karşısında duran Müslüman kardeşlerimizin yanında olduğumuzu ifade ederiz.           

               Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 434. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

     15 REBİULEVVEL 1437  -  26 / 12 / 2015