Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 510., Sakarya'da 535., Konya'da 431.,

"Ülkemizde sol, sosyalist-laik çevrelerin Müslümanlara yönelik saldırıları son günlerde yoğun bir şekilde artış göstermektedir"

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 510. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.

İTÜ’de mescit isteyen gruba saldırı, ODTÜ’de başörtülü istemiyoruz, Ankara Üniversitesinde Kur’an okunmasına izin vermeyeceğiz, Eskişehir Osman Gazi Üniversitesinde mazlum ve mağdurlar için yardım toplanmasına geçit yok. Örneklerini kolaylıkla artırabileceğimiz bu cümleler, ülkemizde son dönemde artış gösteren mütedeyyin insanlara yönelik saldırı haberlerinin üniversitelere yansıyan kısmından alıntılanmıştır.

Ülkemizde sol, sosyalist-laik çevrelerin Müslümanlara yönelik saldırıları son günlerde yoğun bir şekilde artış göstermektedir. Emek, paylaşım, barış, adalet, demokrasi gibi kavramları ağızlarına pelesenk eden bu çevrelerin bu kelimelerden çıkarmış oldukları anlamların ne olduğunu ülke Müslümanları 90 yıldır gayet iyi bir şekilde bilmektedirler. Yakılan Kur’an-ı Kerimler, yasaklanan ibadet dili, hicap ve sakala yönelik saldırılar, engellenen ibadetler ve kapatılan ibadethaneler bu çevrelerin dedelerinden almış oldukları en önemli mirasları olarak ellerinde bulunmaktadır. Varlığını bir başkasının varlığını yok etme düşüncesine temellendiren bu çevreler kullandıkları dil ve uyguladıkları yöntemlerle ahlaksızlığın ne boyutlara taşınabileceğinin en güzel örnekleri olarak karşımızda durmaktadırlar. İçinde yaşadıkları toplumu aşağılamak adına “500 kelime ile konuşan bir millet” tanımlaması yapan bu kesimlerin İŞİD, Faşizm, gericilik, emperyalizm gibi 4 kelimeyi geçmeyen sebeplerle insanlara saldırmaları trajikomik bir durumdur. 68 kuşağı, 78’liler gibi söylemlerle terör ve anarşizmi kutsayan ve askeri ihtilallere güzellemeler düzen bu düşünceden bu eylemlerin sadır olması anormal bir durum olarak gözükmemektedir.

Buradan başta hükümet yetkilileri olmak üzere yetkili kurum ve kuruluşlarına gerekli tedbirleri almaları hususunda uyarıda bulunuyoruz. Özellikle birkaç yıldır Müslümanlara yönelik yaşanan hadiseler ve kullanılan dil hedefi büyük organize bir yapılanmanın arka planda yer aldığını ortaya koymaktadır. Toplumsal kamplaşma ile birlikte karmaşa ve kaos ortamının oluşmasını amaçlayan bu saldırıların gerekli tedbirler alınmadığı takdirde daha da artacağı gün gibi aşikardır. Çözüm sürecinde her türlü uyarı ve ikaza rağmen ortaya konulan ve binlerce kişinin ölümüne sebep olan yanlış politika ve basiretsizlik bu olaylarda da tekrar etmemelidir. Toplumsal karmaşaların fitilini ateşleye bileceği düşüncesi ile özellikle hedef seçilen üniversitelerde saldıran, tehdit, darp ve tahrip eden kişi ve gruplar hakkında üniversite yönetimleri ve YÖK gerekli işlemleri derhal başlatmalıdır. Kayıtsız kalan, tedbir almayan, göz yuman ve bu suretle olayların önünü açan her bir kişi ve kurum toplum ve tarih önünde sorumlu olacak ve hesap vermekten asla kaçamayacaktır.

Diğer yandan tahrik etmeye yönelik bu eylemler karşısında Müslümanlara ani ve hesapsız işlerden uzak durmaları, vakarlı duruşlarını bozmamaları ve aklıselimden ayrılmamaları tavsiyesinde bulunuyoruz.

Doğu ve Güneydoğuda ibadethanelere yapılan saldırılar ve son olarak Diyarbakır’da Fatih Paşa Camiine yönelik saldırı yukarıda bahsettiğimiz süreçten bağımsız saldırılar değildir. Küresel emperyalistlerin İslam’a karşı olan savaşlarında yerel taşeron olarak kullandığı PKK bu eylemleri ile Camiileri ibadete kapatan, ahıra çeviren ve nihayetinde yıkan zihniyetin günümüz temsilcisi olduğunu bir kere daha ortaya koymuştur. Camiileri, Okulları, Hastaneleri, doğa, tarih ve kültürü ve en önemlisi de insanı hedef alan bu zihniyeti lanetle kınıyoruz.

10 Aralık Perşembe günü dünyanın her yerinde “dünya insan hakları günü” çeşitli etkinliklerle kutlandı. İnsan hakları adına koca koca laflar edildi. Batının lügatlerimize soktuğu insan hakları evrensel beyannamesi ışığında “teorik” olarak insan hakları irdelendi her zamanki gibi. Pratikte konuşulanların yine bir karşılığı yoktu. Dünyanın pek çok bölgesinde insan hakları, bu beyannamenin sözde yılmaz savunucuları tarafından ihlal edilmeye devam edildi.

İslam ve dahi Kur’an bizlerin en kadim insan hakları beyannamemizdir. Yaşandığı dönemi saadet asrına çevirmiş olması da bundandır. Bu cihetle her basın açıklamamızın sonunda dediğimiz gibi; Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

Sakarya 535. Hafta: Türkiye, Amerika ve NATO'nun Ortadoğu'da jandarması olmayacaktır!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 535. hafta basın açıklamasında Diyanet İşleri Başkanlığı’na İnanç İlke-Sen Başkanı Özhan Uçan’ı işten çıkardığı için tepki gösterdi. Açıklamada Türkiye’nin NATO’nun jandarması olmaması gerektiği de vurgulanırken, Azerbaycan’daki hicab tutsaklarına da destek verildi.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 535. hafta basın açıklamasını Diriliş Saati Dergisi’nden Muhammed Emin Duman okudu. Açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından İnanç İlke-Sen Başkanı Özhan Uçan’ın işten çıkarılması, dış politikada artan NATO bağımlılığı, Kürt sorunundaki çözümsüzlük ve Azerbaycan’daki hicab tutsakları ve artan baskılar gündem oldu. Rusya’nın uçağının düşürülmesi ve Türkiye’nin Irak’taki askeri varlığıyla artan bölgesel gerilimle ilgili “Olup bitenler bölgede Türkiye'ye karşı kurulan bir kumpasın işaretlerini taşıyor. Türkiye adeta Suudi Arabistan gibi Amerika'nın bölgedeki jandarması konumuna getirilmek isteniyor. Türkiye dış politikasının acilen gözden geçirilmeye ihtiyacı var. “Millilik, yerlilik” derken Amerika ve NATO eksenine kayıtsız şartsız bağlanmış, tüm bağımsızlığını yitirmiş bir ülke haline gelmenin riskini taşıyoruz.” denildi.

Özhan Uçan’a destek

Diyanet çalışanlarına dönük faaliyet gösteren İnanç İlke-Sen başkanı Özhan Uçan'ın Ak Parti eleştirisi nedeniyle Fatih İlçe Müftülüğü'ndeki memuriyetine son verilmesini protesto eden Platform, “Özürlü Memur Seçme Sınavı ile Diyanet'te göreve başlayan Özhan Uçan'ın savunması dahi alınmadan sırf sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle işten atılması, düşünce ve inanç hürriyetinden bahseden Diyanet Teşkilatı'ndaki baskının geldiği noktayı göstermesi açısından ibret vericidir. Özhan Uçan'ın atılmasına gösterilen gerekçe ise tam bir trajikomik durum arz ediyor. Laikliğe vurgu yapılan gerekçede "bir partinin övülmesi ya da yerilmesi yasağının çiğnendiği" ifade ediliyor. Diyanet camiasında görev yapan birçok kişinin minberlerden ve kürsülerden iktidarı öven söylemleri yok sayılarak böyle bir kararın alınmasını şiddetle kınıyoruz.” denildi.

 

Aliyev Yönetimine Tepki

Kürt meselesiyle ilgili “Yegane çözüm barıştır. Bölgemizde ve ülkemizde barışın tesisi hastalıkların ana ilacıdır. Sorunlarımızı çatışarak değil, müzakere ederek çözmek zorundayız.” mesajı veren Muhammed Emin Duman, Azerbaycan’da 28 şubatvari uygulamaların sürdüğüne dikkat çekerek “Başörtüsü yasağını protesto eden Müslümanlar tutuklanıyor. Son olarak 26 Kasım'da bir evde sohbet için toplanan Müslümanlara polis hunharca saldırdı. Saldırıda 6 kişi şehit edildi. Olayın akabinde Azerbaycan'ın değişik bölgelerinde yapılan baskınlarda onlarca Müslüman tutuklandı. Azerbaycan'daki zulmü şiddetle lanetliyoruz! Kemalizm benzeri bir düzeni Azerbaycan'da uygulamaya çalışan, jakoben bir laiklik anlayışı ile halkının dini hassasiyetlerini hiçe sayan İlhami Aliyev yönetimini şiddetle kınıyoruz!” ifadelerine yer verildi.

 

535. Hafta Basın Açıklaması

TÜRKİYE, AMERİKA VE NATO'NUN ORTADOĞU'DA JANDARMASI OLMAYACAKTIR!

Bölgemizdeki gerilim devam ediyor. Rusya uçağının düşürülmesi ile başlayan süreç, Irak'a eğitim adı altında muharip birliklerin gönderilmesi ile yeni bir safhaya girdi. Irak'ta Türkiye mallarına karşı boykot uygulaması başlatıldı. Irak Hükümeti Türkiye'nin askerlerini çekmesi için BM Güvenlik Konseyi'ne başvurdu.

Olup bitenler bölgede Türkiye'ye karşı kurulan bir kumpasın işaretlerini taşıyor. Türkiye, Suriye ve Irak politikaları nedeniyle tüm bölgede itibar kaybetmeye devam ederken; Amerika ve NATO ile daha stratejik bir bütünleşmenin sinyallerini veriyor.

Türkiye adeta Suudi Arabistan gibi Amerika'nın bölgedeki jandarması konumuna getirilmek isteniyor. İncirlik, Diyarbakır, Batman üslerini babalarının çiftliği gibi kullanan Amerika ve Batılı müttefikleri, bu ülke topraklarının NATO toprakları olduğunu ve NATO'nun tüm operasyonları için emre amade olduğunu her fırsatta çeşitli şovlarla ortaya koyuyorlar.

Türkiye dış politikasının acilen gözden geçirilmeye ihtiyacı var. Millilik, yerlilik derken Amerika ve NATO eksenine kayıtsız şartsız bağlanmış, tüm bağımsızlığını yitirmiş bir ülke haline gelmenin riskini taşıyoruz.

Türkiye, güneyde ve doğuda tüm komşuları ile sorunlu hale geldi. Özellikle de Suriye'deki kirli savaş komşularımızla bizi karşı karşıya getirdi.

Türkiye dış politika yapıcılarının bölgemizle ilgili küresel güçler tarafından planlanan politikaların bölge ülkelerini zayıflatmaya ve bölmeye dönük hedefini doğru kavramaları gerekmektedir.

Ülkemizdeki Kürt sorunu noktasında da siyaset yapıcıların bölgeye dönük yeni dizaynın hedeflerini dikkate alarak oyuna gelmemeleri büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda  iktidara da, Kürt siyasetçilerine de görev düşmektedir.

Yegane çözüm barıştır. Bölgemizde ve ülkemizde barışın tesisi hastalıkların ana ilacıdır. Sorunlarımızı çatışarak değil, müzakere ederek çözmek zorundayız. Suriye'de, Irak'ta ve ülkemizde barışın tesisi için ön almış bir iktidar özlemi içindeyiz. Savaş çığırtkanlıklarının bu ülkeyi kaosa sürüklediği artık görülmelidir.

Tüm halkımızı; ülkemizdeki ve bölgemizdeki gerginliğe yol açacak tüm uygulamalara karşı çıkmaya, mezhebi ve etnik ayrışmayı tetikleyen politikalara ve söylemlere karşı cephe almaya, barış için ayağa kalkmaya bir kez daha davet ediyoruz.

Azerbaycan'da Müslüman hanımların başörtüsü ile okumalarının ve kamu kurumlarında çalışmalarının yasaklanması ile başlayan zulüm süreci devam ediyor. Başörtüsü yasağını protesto eden Müslümanlar tutuklanıyor. Son olarak 26 Kasım'da bir evde sohbet için toplanan Müslümanlara polis hunharca saldırdı. Saldırıda 6 kişi şehit edildi. Olayın akabinde Azerbaycan'ın değişik bölgelerinde yapılan baskınlarda onlarca Müslüman tutuklandı.

Azerbaycan'daki zulmü şiddetle lanetliyoruz! Kemalizm benzeri bir düzeni Azerbaycan'da uygulamaya çalışan, jakoben bir laiklik anlayışı ile halkının dini hassasiyetlerini hiçe sayan İlhami Aliyev yönetimini şiddetle kınıyoruz! Aliyev'e kendisi gibi Firavuni liderlerin akıbetini hatırlatıyoruz.

Diyanet çalışanlarına dönük faaliyet gösteren İnanç İlke-Sen isimli sendikanın başkanı Özhan Uçan'ın facebookta yaptığı Ak Parti eleştirisi nedeniyle Fatih İlçe Müftülüğü'ndeki  memuriyetine son verildi.

Özürlü Memur Seçme Sınavı ile Diyanet'te göreve başlayan Özhan Uçan'ın savunması dahi alınmadan sırf sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle işten atılması, düşünce ve inanç hürriyetinden bahseden Diyanet Teşkilatı'ndaki baskının geldiği noktayı göstermesi açısından ibret vericidir.

Özhan Uçan'ın atılmasına gösterilen gerekçe ise tam bir trajikomik durum arz ediyor. Laikliğe vurgu yapılan gerekçede "bir partinin övülmesi ya da yerilmesi yasağının çiğnendiği" ifade ediliyor. Diyanet camiasında görev yapan birçok kişinin minberlerden ve kürsülerden iktidarı öven söylemleri yok sayılarak böyle bir kararın alınmasını şiddetle kınıyoruz.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi

 

 

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 431. Hafta Basın Açıklaması

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 
431. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim Allah’ın Adıyla:
Ey resulüm: O inkârcı kâfirlere de ki, siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena bir döşektir. (Ali-İmran suresi 12.ayet)
Sevgili dostlar değerli basın mensupları,
Geçtiğimiz hafta nato genel sekreterinin açıklamasında Müslümanlar bizim derdimiz değildir Suriye’de savaşa girmek istemediklerini çünkü burada ölende öldürende Müslüman’dır. Biz bu mücadeleyi Müslümanlar için yürütmeyeceğiz diyerek natonun görevi Hıristiyanları korumak olduğunu açıkça itiraf etmiştir 
Peki sormak lazım Müslümanlar sizin derdiniz değilse ey nato ülkeleri Akdeniz de ne işiniz var akdenize balık tutmaya mı geldiniz bu gün akdenizde irili ufaklı on iki ülkenin savaş gemileri güç gösterisi yapmakta dır. Bu olay bizlere Allah Resulu’nun şu hadisini hatırlatmıştır: “Kargaların leşe üşüştükleri gibi yakında diğer milletler de sizin başınıza üşüşeceklerdir diye buyurdu . Dinleyenlerden biri: O gün bizim az oluşumuzdan mı böyle olacaktır?” deyince Rasûlullah(s.a.v) :“Bilakis sizler o gün çok olacaksınız, fakat sizler sel üzerinde akıp giden çer-çöp gibi olacaksınız. ALLAH (c.c.) düşmanlarınızın kalbinden sizden korkma duygusunu çekip alacaktır. Sizin kalbinize ise vehn sokacaktır.” buyurdu. Yine dinleyenlerden biri vehn nedir?” deyince Rasûlullah (s.a.v.) “Dünyayı sevmek ölümden korkmaktır.” buyurdu.
Bu gün nato ülkelerinin savaş gemilerinin Akdeniz’e gelmesi bize bu Hadis-i Şerif-i hatırlatmıştır.
Bu gün aralarındaki anlaşmazlığı kuran ve sünnet ışığında çözmek yerine dün doğuya da batıya da hayır diyen halkı Müslüman olan ülkeleri yönetenler bu gün aralarındaki anlaşmazlıklarının çözümünü ya doğunun yada batının yanında aramaktadırlar. ve bunlar yani amerika ve rusyanın yanında olmak bu halkı Müslüman olan ülkelerin yöneticileri için bir izzet ve bir şeref olmuştur . oysa izzet Allah’ın, Resulu’nun ve Mümin’lerin yanındadır. Bu gün Müslüman ülkeleri yönetenler kendi hev ve heveslerini ilahlaştırıp kendi kabile, parti ve aşiretlerinin çıkarlarını ümmetin maslahatı olarak müslümanların önlerine koymaktadırlar. Her ölen Müslüman ve akan kanda sizlerin de bir payı bulunmaktadır. Ümmet’in maslahatını bize Cennet gençlerinin efendilerinden Rasulüllah’ın ciğerparesi Hz. Hasan öğretmiştir. O ki ümmetin maslahatı için ümmetin kanı akmasın birbirini vurmasın ümmetin gücü parçalanmasın diye halifeliği bile bırakmamış mıydı? Ey Halkı Müslüman olan ülkeleri yönetenler! siz neyinizden vazgeçemiyorsunuz? 
Allah’ın Laneti siyonist israilin Filistin’de, katil ameriKANın Afganistan ve Irak’ta, kukla sisinin Mısır’da kutsallarımızı yakıp yıktığını, bugün Diyarbakır’ın Sur ilçesinde Müslümanların mabedi olan içerisinde Allah’ın kelamının okunduğu, Allah’tan başka hiç kimsenin önünde eğilmeyen başarın secdeye gittiği , yeryüzünde Kabe’nin birer temsili şubesinden olan Fatih Paşa(Kurşunlu) Camii’ni yakıp yıkan zihniyetin üzerine olsun. Bu olay bizlere şunu hatırlatıyor ki Allah’ın Resulu Medine’ye geldiğinde yaptığı ilk iş Mescid imar etmekti. Çünkü bizansı kisrayı dize getiren yiğitler bu Mescid’ten çıkacaktı. 
Bugün İslam düşmanlarına sesleniyoruz… Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta, Mısır’da, Suriye’de ve şimdi de Diyarbakır’da Camilerimizi yaksanız da yıksanız da sizin sonunuzu getirecek gençler ve yiğitler bu yaktığınız camilerden çıkacaktır. Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 432. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 1 REBİULEVVEL 1437 - 12 / 12 / 2015