Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 516., Konya'da 412.,

Sakarya 516. Hafta: Savaşın kazananı barışın kaybedeni olmaz!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 516. hafta basın açıklamasında Suruç Katliamı sonrası ülkenin şiddet sarmalına itilmek istendiğine dikkat çekilerek “Savaşın kazananı barışın kaybedeni olmaz” mesajı verildi.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 516. hafta basın açıklamasında Suruç Katliamı sonrası ülkenin şiddet sarmalına itilmek istendiğine dikkat çekilerek “Savaşın kazananı barışın kaybedeni olmaz” mesajı verildi.

SAÖP 516. Hafta basın açıklaması

Savaşın kazananı barışın kaybedeni olmaz

Ramazan Bayramın hemen ertesinde, Suruç’ta 32 gencin alçakça öldürülmesinin ardından gittikçe yükselen gerilim, bu sabah yapılan hava operasyonunda kandil eteklerinde bir köyde parçalanan sivil lerin haberiyle de pekişerek, maalesef ülkemizi yeniden 90’lı yılların karanlığına çekme tehlikesini barındırıyor.

Öncelikle bu şiddet sarmalını derinleştirecek her türlü terör olayını platform olarak amasız fakatsız lanetlediğimizi belirtmek istiyoruz.

Sanki “çözüm” süreci hiç yaşanmamış gibi, sanki onbinlerce insanımızı bu kör dövüşte kaybetmemişiz gibi bazı çevreler oturdukları yerden; savaştan,intikamdan,birilerine haddini bildirmekten bahsetmeye başladılar.

Özellikle iktidar medyasının öncülüğünü yaptığı bir öfke ve nefret kampanyası, maalesef insanların huzurunu bozmaya, savaştan başka bir çözüm olmadığına inandırmaya yönelik bir propaganda içeriği taşımakta.

Seçimin üzerinden neredeyse iki  ay geçmesine rağmen halen akp’nin fiili iktidarını devam ettirmesi belirsizliği arttırırken, bir yandan da iktidar çevrelerinin  bir erken seçimin gerekliliğine ilişkin kamuoyu oluşturma ve “milliyetçi” oyları yeniden kazanmaya dönük yeni bir strateji uygulama çabaları insanların gözlerinden kaçmıyor.

Akp’nin yeniden tek başına iktidar olabilmesi için toplumsal nefretin daha ne kadar yükseltilmesi gerektiği, tek başına iktidar için gerekli oyun daha kaç polis ve askerin hayatına malolacağı hesapları, bizim olduğu kadar geniş halk kesimlerinin de kaygılarını arttırmakta.

Ülkenin insanlarının hayatı ile bu kadar hoyratça, şeçim taktikleri üzerinden hesaplar yapmak kesinlikle affedilmeyecek bir tutumdur.

Yoksul ailelerin çocuklarının kanı üzerinden yapılacak hiçbir iktidar hesabını bu ülkenin insanları affetmeyecektir.

Hiç bir iktidar tek bir polisin, askerin,sivilin, Türkün,Kürdün, hayatından daha değerli değildir. Bu ülkenin insanları artık bu kısır iktidar çekişmesinden, koskoca bir topluma birilerinin saltanatı için bedel ödettirilmesi çabalarından, hergün bir başka politik entrika ile karşı karşıya gelmekten yoruldu.

Bu halk artık muktedirlerin evlatları rahat etsin diye kendi evlatlarını ölüme yollamaya razı değil. Hiç bir parti, hiçbir propaganda bize bu kardeş kavgasını haklı göstermeye yetmez.

Bugün meşru siyasetin sesini kısmaya dönük çabalar ancak silahların sesini yükseltir. 90’larda olduğu gibi tekrar parti kapatarak, seçilmiş milletvekillerini meclisten yaka paça çıkartarak, köy bombalayarak, faili meçhul infazlar yaparak varılacak yer bir iç savaş olur.

İçinde bulunduğumuz durum son derece ciddidir. Siyasetin ve devletin bu ciddiyete yakışır tutum sergilemesi hayatidir. Milliyetçi tabanı tahrikle, gençleri ajite ederek bir erken seçim de oylarını yükseltme hesabı yapanlar bunun faturasını en ağır şekilde öderler.

Hdp’nin de bu süreçte her şeye rağmen “barış”ı tek alternatif olarak savunmaya devam etmesi gerekmektedir. Üzerindeki kandil gölgesinden kurtulmalı, türkiye halkları arasındaki meşruluğunu zedeleyecek eylem ve söylemlerden uzak durmalı, pkk’yi ateşkes için daha güçlü bir şekilde zorlamalıdır. İnsanlar hdp’ye yeni bir intikam dalgasının taşıyıcısı olsun diye değil, barış olsun diye oy verdiler. Bu gerçek kesinlikle akıldan çıkarılmamalıdır.

Pkk’nin bölgede; özellikle hükümet ya da “işid” destekçisi olduğu iddiasıyla, özelliklebazı dindar kesimlerden olan kürtler üzerindeki şiddet ve yok sayma tutumundan vazgeçmesi, kontrol dışı yapıların yol açtığı terör olaylarına bir an önce son verdirmesi, en kısa zamanda ateşkese gitmesi gerçek bir barış açısından kaçınılmazdır.

Yanıbaşımızda tekfirci daeş çetesi hiç bir ahlaki,fıkhi,insani kural tanımaksızın bölge halklarına ve özellikle alevilere,şiilere ve kürtlere kan kustururken bizim kendi topraklarımızda huzur içinde yaşamamız, halklar arasında kalıcı bir barış sağlamamız mümkün değildir.

Türkiye öncelikle kendi içinde siyaseti entrika alışkanlıklarından ve her türlü vesayetten kurtaracak adımları atmalı ve bir an önce bölgesel politikasını yeni baştan ve bölge halklarının menfaatine olmak üzere değiştirmelidir.

Daha fazla insanımızın ölümüne daha fazla kin ve nefrete tahammülümüz kalmamıştır.

Türkiye toplumu siyasetin de devletinde ilerisindedir  ve Türkiye halkları silahların sesini susturacak ve siyaseti içinde bulunduğu pislik çukurundan çırarabilecek deneyim ve güce sahiptir.

Türkiyenin tüm halkları için ;

Yaşasın tevhid ve adalet

Yaşasın barış

Yaşasın halkların kardeşliği

SAÖP Sakarya Dayanışma Derneği 

 

 

Sakarya 516. Hafta: Savaşın kazananı barışın kaybedeni olmaz!

 

 

''İnsanlar vardır ki bulundukları coğrafyaya, tarihe değer katarlar. Yaşadıkları çağ onların isimleri ile anılır. Onlar başkaları ile anılmazlar; başkaları onlarla anılır...'' 


    Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 412. Hafta'da Molla Ömer'İn vefatını konu alan bir basın açıklaması yaptı. 412. kez Konya Kayalıpark meydanında saat 12:30 'da toplanana platform adına konuşan Uğur  Mutlu, açıklamasına Âli-İmran Suresi 139-141. ayetleri okuyarak başladı. ''İslam’ın aziz evlatları zulüm karşısında dimdik durmayı nebilerden, salihlerden, şehitlerden ve şerefli önderlerden öğrenmiştir. Yolları yolumuzdur ve yollarını sürdürmekteki kararlılığımız hiçbir zaman son bulmayacaktır. Direniş! Zulüm bitene kadar…'' diyerek sözlerine son veren Mutlu 413. Haftada da aynı yer ve saatte buluşacaklarını ilan etti.
 
    Açıklamanın tam metni ve Video:

    Rahman, Rahim, Allah’ın Adıyla

    Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz. Eğer siz  bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürürüz. Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez. Bir de Allah, iman edenleri arındırmak ve küfre sapanları mahvetmek için böyle yapar. Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri ayırt etmeden ve yine sabredenleri ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?(Ali İmran suresi 139-141)

    Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

    İnsanlar vardır ki bulundukları coğrafyaya, tarihe değer katarlar. Yaşadıkları çağ onların isimleri ile anılır. Onlar başkaları ile anılmazlar; başkaları onlarla anılır. Olaylar onların etrafında döner. Böyle insanlar tarihin dönüm noktalarıdırlar. Önemli zamanlarda ortaya çıkarlar; başkalarının yapamayacağı şeyleri yaparlar. Onları büyük ve önemli kılan yapılması gerekeni, yapılması gerektiği zamanda yapmaktır.

    Hayatı mücadele ile geçmiş, ömründe mücadeleden başka hiçbir şey görmemiş, Ruslar’ın Afganistan’ı işgali ile direnişi ve cihadı seçmiş, vefatına kadar işgalcinin her türlüsüne karşı mücadele sancağını yükseltmiş, Afganistan Taliban lideri Molla Muhammed Ömer, yenilgiler, zorluklar, işgal, direniş ve zaferlerle örülmüş bir hayatı tamamlamıştır.

    Şan ve şerefle geçen ömrü için rabbimizden rahmet diler onu en güzel bir şekilde yargılamasını ve ağırlamasını temenni ederiz. Direnişi bayraklaştırmış, mücadeleyi aslî işgalcilere karşı sürdüren tüm İslam ümmetine başsağlığı dileriz.

    Direniş, şahıslarla anılsa da şahısların ölümü ile bitecek değildir. O kaynağını ilahi vahiyden alan, hedefleri ilahi vahyin irade ettiği hedefler olan kutsal bir mefkûredir. Zulüm var oldukça var olacak yeryüzünün ıslahını gerçekleştirmek için daim bulunacaktır.

    Bu vesile ile Büyük Şeytan Amerika’nın yeryüzü ifsadına bir kez daha dikkat çekiyor, onun başta Afganistan, Irak ve diğer İslam coğrafyasındaki zulümlerine karşı İslam ümmetini daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki: Büyük Şeytan’a karşı mücadele etmemek, onun ifsadının yaygınlaşmasının sebeplerinden biridir.

    Hangi gerekçe ile olursa olsun Büyük Şeytan ile işbirliği içinde olanlar Büyük Şeytan’ın ifsadının parçası olarak anılmaktan kurtulamayacaklardır.

    İslam’ın aziz evlatları zulüm karşısında dimdik durmayı nebilerden, salihlerden, şehitlerden ve şerefli önderlerden öğrenmiştir. Yolları yolumuzdur ve yollarını sürdürmekteki kararlılığımız hiçbir zaman son bulmayacaktır. Direniş! Zulüm bitene kadar…

    Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 413. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.