Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 491., Sakarya'da 513., Konya'da 409.,

Adalet mercilerine buradan sesleniyoruz: "Çoluk çocuk demeden on binleri katleden bir topluluğu yargılamazken, vahşeti kınayan insanları neden yargılıyorsunuz?"

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN

11 TEMMUZ 2015 TARİHLİ 491. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Değerli katılımcılar ! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.

Çin işgali altındaki Doğu Türkistan'dan yaşadıkları baskı sebebiyle kaçmak zorunda kalan ve Tayland'a sığınan, sayıları 250'yi bulan Doğu Türkistan'lılardan 100’ e yakın kişi geçtiğimiz gün Tayland hükümeti tarafından Çin'e iade edildi.

Sığınmacı durumdaki bu kardeşlerimizi kendi istekleri dışında zalimlikleriyle bilinen Çin’e teslim edilmesi bu yılın en büyük insanlık ayıplarındandır. Muhtemelen idamla yargılanıp infazları gündeme gelecek bu kardeşlerimize uluslar arası kamuoyunu sessiz kalması bizlere “Küfür Tek Millettir” ayetini tekrar hatırlatmaktadır.

Başta bugüne kadar mazlumun yanında olmuş Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmak üzere BM'yi, Müslüman coğrafyayı, insan hakları alanındaki ulusal ve uluslararası STK'ları, bu olayın duyurulması ile kamuoyu oluşturacak olan sorumlu medyayı, Çin Yönetiminin baskı ve asimile politikasına karşı harekete geçmeye, geri gönderilen ve halen gönderilmek üzere Tayland Hükümetinin elinde bulunan mültecilerin kurtarılması için ACİL çağrıda bulunuyoruz.

Yılın nerdeyse her haftasında zalimlerin Müslüman coğrafyasında yaptıkları katliamlar gündemimize gelmekte. Srebrenitsa'da 11-16 Temmuz 1995 arasında, Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük katliam yaşandı. 8 bin 372 Boşnak soykırıma maruz kaldı.

Srebrenitsa Katliamı: Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen ve 400 Hollandalı barış gücü askeri tarafından korunan Srebrenitsa’ya sığındı. Sığınmacılardan yaklaşık 25.000’i, barış gücü askerlerince Srebrenitsa’ya birkaç kilometre mesafedeki Potaçari’de bulunan bir akü fabrikasına yerleştirildi. Fabrikadaki savunmasız binlerce Boşnak, Hollandalı askerlerce 11 Temmuz 1995’te Ratko Miladiç, nam-ı diğer “Sırp Kasabı”, komutasındaki Sırp askerlerine teslim edildi. Askerler 12 yaş üstü tüm erkekleri bir yana, kadınları da diğer yana ayırdılar. Kadınlara tecavüz edildi, erkekler ise kamyon ve otobüslere doldurularak ölüme götürüldü.
Srebrenitsa’daki kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12.000’i aşkın Boşnak, dağlık güzergâh üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp askerleri tarafından âdeta tek tek avlandı. Dağlardaki bu zorlu kaçış yolundan yaklaşık 3.000 kişi sağ olarak Tuzla’ya ulaşabildi. Srebrenitsa’dan Tuzla’ya uzanan yolda 10 gün içerisinde 10.000’den fazla kişi katledildi. Srebrenitsa’da yaşanan bu katliamda hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.

Terör şebekesi İsrail tarafından yaklaşık yarım asırdır işgal altında tutulan Kudüs için Ramazan Ayı’nın son Cuma günü (dün) İslam aleminde “Dünya Kudüs Günü” çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi.
“Dünya Kudüs Günü” amacı Müslümanların, Filistin halkının mazlumiyetini duyurmak ve Siyonist rejimin işgali altındaki Filistin topraklarının özgürlüğüne kavuşmasıdır.
Müslümanların ilk kıblesi Kudüs, tüm Dünya'da bu yıl bir kez daha Dünya Kudüs Gününde hatırlanıldı. Bizler Ankara’da Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'nın özgürlüğe kavuşması için bir yandan dualar ederken; diğer yandan terör şebekesi İsrail in vahşice saldırılarını protesto eden, aralarında platform bileşeni Sivil Toplum Kuruluşları yöneticilerinin de olduğu onlarca kişi yargılanmaktayız.
Bu bağlamda yedi ay önce İsrail’in saldırılarını elçilik evi önünde protesto eden aktivistler haklarında 'kamu davası' açılan; Mehmet Can Çağlayan, Yusuf Şanlı, Levent Asma ve Hüseyin Yoldaş ilk duruşmaları geçtiğimiz hafta yapılmış, ifadelerinin alınması için gelecek aylara ertelenmiştir. İsimlerini saydığımız dört kişi haricinde protestolardan yarım yıl geçmesine rağmen her gün yeni soruşturmalar açılmaktadır. Maalesef şehrimizde İsrail vahşetini kınayan onlarca kişi yargı önünde ya da emniyette yeni soruşturma dosyaları açılmakta. 
Siyonist İsrail’i yargılayamayan Türkiye Adaleti uluslar arası sularda korsanlık yapan terör şebekesi İsrail askerleri için kırmızı bülten çıkartamamış, şebekeye açılan davalar sürüncemede bırakılmıştır.
Adalet mercilerine buradan sesleniyoruz: Çoluk çocuk demeden on binleri katleden bir topluluğu yargılamazken, vahşeti kınayan insanları neden yargılıyorsunuz?
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

Sakarya 513. Hafta: Diyanet’e Soruşturma Tepkisi

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 513. haftasında, İnanç İlke-Sen Genel Başkanı’na yönelik soruşturmanın kamu çalışanlarını baskılamayı amaçladığını belirtti. Eylemde Srebrenitsa Soykırımı’nda hayatını kaybeden Boşnaklar da anıldı.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 513. haftasında gündem, son dönemde kamu çalışanlarına yönelik artan baskılar ve İnanç İlke-Sen Genel Başkanı Özhan Uçan hakkında başlatılan soruşturma ile Srebrenitsa Soykırımı oldu. Platform adına Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce tarafından okunan açıklamada “Onlarca yıldır darbelerle, baskı ve tektipleştirme politikalarıyla yönetilen bir ülkede yaşıyoruz. Hak, adalet ve özgürlük iklimini hiçbir zaman soluyamamış insanlar topluluğuyuz… Özellikle kamu çalışanları, son dönemde 12 eylül ve 28 şubatvari uygulamaların hedefi haline gelmiştir. Son örneğini, kardeş sendikamız İnanç İlke-Sen Genel Başkanı Özhan Uçan arkadaşımıza açılan soruşturmada yakından müşahede ediyoruz. Kendisi hakkında, sadece arkadaşları özelinde paylaşımlarında bulunduğu Facebook hesabından dolayı soruşturma başlatılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Özhan Uçan arkadaşımız hakkında açtığı bu soruşturma, kamu çalışanlarının düşünce ve ifade özgürlüklerini kısıtlayan, 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinin baskıcı politikalarının devamı niteliğindedir.” dedi.

 

Açıklamanın devamında Srebrenitsa Soykırımı anılarak “Bugün, Bosna'daki BM Barış Gücü askerlerinin, güvenli bölge ilan edilen Srebrenitsa’yı, Sırp milisleri Çetnikler’e terk etmesiyle birlikte, 8372 Boşnak kardeşimizin vahşice katledildiği tarihin yıldönümüdür. Bosna’da yaşanan ve her yıl toplu mezarlardan çıkarılan kemiklerin defnedilmesiyle giderek ağırlaşan bu trajedi, II. Dünya Savaşı'ndan sonra  Avrupa'da gerçekleşmiş en büyük soykırımdır. Platformumuz, Srebrenitsa soykırımını ibretle hatırlıyor, hayatını kaybeden Boşnak kardeşlerimizi rahmetle anıyoruz. Dünyanın hâlâ benzer trajedilere sahne olduğunun üzüntüsünü taşıyoruz. Zorba ve zalim rejimlerin, kirli ve karanlık taşeronlarının ürettikleri zulmün son bulması mücadelesinde, tarafımızın adaletten, haklardan ve halklardan yana olmaya devam edeceğini bir kez daha kamuoyuna tekrar ediyoruz.” denildi.

 

SAKARYA ADALET VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU

513. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

 

Kamu Çalışanlarına Yönelik Baskılara Son!

 

Değerli basın mensupları, duyarlı Sakarya halkı,

Onlarca yıldır darbelerle, baskı ve tektipleştirme politikalarıyla yönetilen bir ülkede yaşıyoruz. Hak, adalet ve özgürlük iklimini hiçbir zaman soluyamamış insanlar topluluğuyuz. Yönetenler değişse bile bu gerçek layıkıyla değişmemiş; bu ülkenin tüm vatandaşları arasında eşitlik tesis edilememiştir.

Yönetenler, kendisi gibi olanları, kendisinden olanları koruyup, kollarken; karşıt gördüklerini ise ya yok saymışlar ya da boyun eğdirmeye çalışmışlardır. Halkın kendisine yönetimde vekalet verdikleri, bir zaman sonra kendilerini halkın efendisi görmeye başlamışlardır.

Darbe dönemleri ise bürokratik efendiliğin asıl sahiplerinin kim olduğunu hatırlatmış; silahla çizilen kırmızıçizgiler sonraki dönemlerde tüm siyaseti kuşatmıştır. Böyle bir düzende, halka efendilik taslayanlar da, bir zaman sonra düzenin kölelerine dönüşmüşlerdir.

12 eylül, kölelik düzeninin güç kullanımı yoluyla teminat altına alınması çabasının bir ürünüdür. Farklı kimlik, inanç ve düşünce sahipleri, 12 eylül düzeniyle baskılanmış; kamusaldan kişisel hayata kadar her alan kuşatılmıştır. Ne yazık ki bu gerçek, tüm aksi yöndeki iddialara rağmen, özü itibariyle değişmemiştir. Özellikle kamu çalışanları, son dönemde 12 eylül ve 28 şubatvari uygulamaların hedefi haline gelmiştir.

Bir süredir, kamu görevi yapan birçok kişi hakkında çeşitli iddialarla soruşturmalar açılmakta, bu kişilerin çalışma hakları dahi ellerinden alınmaktadır. Bunun tarafımızca kabul edilebilir bir tarafı yoktur.

Son örneğini, kardeş sendikamız İnanç İlke-Sen Genel Başkanı Özhan Uçan arkadaşımıza açılan soruşturmada yakından müşahede ediyoruz. Kendisi hakkında, sadece arkadaşları özelinde paylaşımlarında bulunduğu Facebook hesabından dolayı soruşturma başlatılmıştır.

Arkadaşımız, sosyal medya hesabında sadece farklı medya kanallarınca servis edilen mevcut haberleri paylaşmış ve bu haberleri hiçbir siyasi partinin ekseninde yer almadan ve yine hiçbir siyasi parti aleyhinde propaganda yapmadan yorumlamış, yorumlarında asla kin, nefret veya aşağılama unsurlarına yer vermemiştir. Bu esnada memur kimliğini kullanmamış, mesai saatlerinde bulunduğu kurumda bu çerçevede herhangi bir siyasi propaganda yapmamış, iş ahlakını bozucu hiçbir davranış içine girmemiştir.

Gerek kendi kurumunun başkanı olan Mehmet Görmez, gerekse yönetenler hakkında yaptığı yorumlar ise İslam’ın en temel şiarlarından olan, “iyiliği emredip, kötülükten alıkoyma” vazifesinin gereğidir. Şayet, halka dini vaaz etme iddiasında olan Diyanet, kendi çalışanlarına İslami vecibeleri hakkıyla yerine getirme konusunda baskı uygulayacaksa, bu çelişkinin izahı olmayacaktır.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Özhan Uçan arkadaşımız hakkında açtığı bu soruşturma, kamu çalışanlarının düşünce ve ifade özgürlüklerini kısıtlayan, 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinin baskıcı politikalarının devamı niteliğindedir. Görüşleri beğenilmediği, eleştirel bir tutum takındıkları için kamu çalışanlarını işlerine son vermekle, rızıksız bırakmakla terbiye etmeyi amaçlayan bu tür girişimler gayri İslami’dir.

Kamu çalışanları üzerinde son dönemde kurulan baskıları kınıyor, insanların özgür iradesine ipotek koyarak onları haksızlıklar, yanlışlıklar ve kötülükler karşısında adeta dilsizleştirmek, körleştirmek, sağırlaştırmak isteyen her tür uygulamaya karşı çıktığımızın bilinmesini istiyoruz.

Kula kulluğu sonlandırmak üzere gelmiş aziz İslam’ın müntesiplerinin, makam, mevki ya da güç yoluyla otorite kuran, uluhiyet mertebesindeymiş gibi davranan hiçbir kişi ya da kuruma rıza göstermesi mümkün değildir.

Özhan Uçan arkadaşımız için adalet, tüm kamu çalışanları için özgürlük!

SREBRENİTSA SOYKIRIMINI UNUTMAYACAĞIZ!

Duyarlı Sakarya halkı,

Bugün, Bosna'daki BM Barış Gücü askerlerinin, güvenli bölge ilan edilen Srebrenitsa’yı, Sırp milisleri Çetnikler’e terk etmesiyle birlikte, 8372 Boşnak kardeşimizin vahşice katledildiği tarihin yıldönümüdür. Bosna’da yaşanan ve her yıl toplu mezarlardan çıkarılan kemiklerin defnedilmesiyle giderek ağırlaşan bu trajedi, II. Dünya Savaşı'ndan sonra  Avrupa'da gerçekleşmiş en büyük soykırımdır.

Bu soykırım; dünya halklarına, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgütlerin ikiyüzlülüğünü ve hesap vermekten ne kadar uzak olduğunu bir kez daha göstermiştir. Küresel güçlerin siyasal hesaplarıyla işleyen bu mekanizmalar, hâlâ yeni katliamların olagelmesinin de müsebbipleri arasındadır.

Platformumuz, Srebrenitsa soykırımını ibretle hatırlıyor, hayatını kaybeden Boşnak kardeşlerimizi rahmetle anıyoruz. Dünyanın hâlâ benzer trajedilere sahne olduğunun üzüntüsünü taşıyoruz.

Zorba ve zalim rejimlerin, kirli ve karanlık taşeronlarının ürettikleri zulmün son bulması mücadelesinde, tarafımızın adaletten, haklardan ve halklardan yana olmaya devam edeceğini bir kez daha kamuoyuna tekrar ediyoruz.

SAKARYA ADALET VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU ADINA EĞİTİM İLKE-SEN

 

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 409. Hafta Basın Açıklaması

Rahman, Rahim, Allah’ın Adıyla

Tâlût ordu ile hareket edince, "Şüphesiz Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim onu tatmazsa işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka." dedi. İçlerinden pek azı hariç, hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar) "Bugün bizim Câlût'a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yok." dediler. Allah'a kavuşacaklarını kesin olarak bilenler (ırmağı geçenler) ise şu cevabı verdiler: "Allah'ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah sabredenlerle beraberdir". (Tâlût'un askerleri) Câlût ve askerleriyle karşı karşıya gelince şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kâfir kavme karşı bize yardım et." Derken, Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davud, Câlût'u öldürdü. Allah ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer Allah'ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir.

(Bakara Suresi 249-251)

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Durun! Sessiz olun!

Zikrullah’mı ediyor Davud’la dağlar?

Yoksa bir harabe altında mahzun bir çocuk mu ağlar?

 Bu hışırtı nedir?

Üzerinde Süleyman, esiyor mu rüzgârlar?

Yoksa mübarek beldelerde patlıyor mu bombalar?

Bir haber yok mu Davud’un taşlarından?

Bak koskoca bir ümmet başını eğmiş utançtan…

Calut yine hükümdarsa dört bir tarafta;

bütün gözler her yerde Davud aramakta.

Süleyman inşa ediyorken mabedi;

bugün lanetli torunları onu yıkmaya çalışmakta.

           

Kudüs yine mahzun, Kudüs yine hüzünlü, Kudüs yine acılar içerisinde. İşgal belası yetmiyormuş gibi, unutulmuşluk da ayrı bir acı vermekte… Müslümanların gündeminden düşmüş, zihinler onu çoktan terk etmiş durumda. Kudüs’ün özgürlüğü konuşulmaz olmuş. İnsanlar iç savaşın içersinde yepyeni hayaller kurmakta. Mescid-i Aksa kendi haline mi ağlasın? Yas mı tutusun iç savaşlarda öldürülen evlatlarına?

Zalim, işgalci, siyonist İsrail, pervazsıca dilediğini yapmakta; ümmetin suskunluğunu vesile bilip mübarek beldelerimizde at oynatmakta. Savunma giderlerine ayırdığı bütçesini düşürmekte, kendisine yönelik tehditlerin ortadan kalktığına inanıp, rahat bir nefes almaktadır. Etrafı müslümanların değişik sebeplerle döktükleri kan içerisinde boğulurken, o kendini büyük bir güvende hissetmektedir.

Özgür Kudüs’ün yiğit evlatları, bir keşmekeşin içerisinde, ne yapacaklarını bilmez bir halde oyalanmakta; düşman ise her geçen gün, içimizde yaktığı fitne ateşi ile ayakta kalmaktadır.

Kudüs, Mescid-i Aksa, vahdetimizin, birlikteliğimizin, müsamahamızın en önemli kaynağıdır. Geçmişte olduğu gibi bugün de ümmeti kendi etrafında toplayacak, yine ümmetin vahdetinin asli sebebi olacaktır. Mescid-i Aksa’nın gözyaşları uyuşmuş beyinlerde yeniden fideler meydana getirecek kalplerin katılaşmışlığında, ince hisler uyandıracaktır. Karanlığın koyuluğu Mescid-i Aksa semalarını kızıl aydınlığı ile sona erecektir.

İslam ümmetini içinde bulunduğu, iyi olmayan bu gidişattan kurtulmaya, hassasiyetlerimizi yeniden canlandırmaya, ‘’Özgür Kudüs, Özgür Mescid-i Aksa’’ şiarı etrafında yeniden toplanmaya davet ediyoruz. Ümmetin yiğit evlatlarını, kararlı savaşçılarını, oluşturdukları tecrübe ve birikimleri ile birlikte, mezhep, meşrep, meslek, farklı fikirler ve menhecler gözetmeksizin, Kudüs yolunda Mescid-i Aksa’nın özgür sabahına doğru yeniden yürümeye davet ediyoruz.

Böyle bir vahdetle esecek Süleyman (a.s) rüzgârları ve hedefine bu birliktelikle ulaşacaktır Davud(a.s)’ın taşları. İşgalci siyonist İsrail’in sonu Calut ve ordusunun sonu gibi olacaktır. Çağrımız Selahaddin’in birleştirici sesinedir. Çağrımız Ahmed Yasin hıçkırıklarla dolu sesinedir. Çağrımız Fethi Şikaki’nin, Yahya Ayyaş’ın, İzzeddin el-Kassam’ın, Kudüs’ün şanlı yiğitlerinin yolunadır. Dünyanın mahzunluğu Kudüs’ün özgürlüğü ile son bulacaktır. Yeryüzünü kanları ile şereflendiren yiğitlerin aziz ruhları Firdevs-i Ala’da Kudüs’ün özgürlüğü ile şad olacaktır.    

Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 410. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

      KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

24 Ramazan 1436  (11.07.2015)