'Aytaç Baran olayında FETÖ Parmağı Çıkabilir'

'Aytaç Baran olayında FETÖ Parmağı Çıkabilir'

Aytaç Baran suikastıyla ilgili açıklama yapan Avukat Hasan Bozdaş, soruşturma aşamasında delillerin dosyaya dâhil edilmediğini belirterek olayda paralel yapının parmağının çıkabileceğini söyledi.

ABD destekli 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasının ardından paralel yapı ile PKK arasındaki ilişki de gündeme gelmeye başladı. 

Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Avukat Hasan Bozdaş, Yeni İhya-Der Başkanı ve HÜDA PAR üyesi Aytaç Baran'ın PKK tarafından katledilmesinin ardından yürütülen soruşturmada paralel yapının parmağının çıkabileceğine işaret etti.

Özgür Yurttaş Derneği Şehitlik Temsilciliğinde yapılan bir toplantı ile Baran'ın katledilmesinin planlandığını hatırlatan Bozdaş, derneğe yönelik soruşturma açılmadığına ve dernek yetkililerinin bu suçlama hakkında ifadelerinin alınmadığına dikkat çekti.

Aytaç Baran'ın katledilmesinin ardından ihmallerle dolu bir soruşturma dosyasıyla karşılaştıklarını belirten Bozdaş, "Aytaç Baran, PKK'nın seçim sarhoşluğuyla hazırladığı 100 kişilik infaz listesinin ilk ismi olarak katledildi. Kendisine olaydan birkaç hafta önce de emniyet tarafından bir tebligat yapılmıştı. Bu tebligata göre kendisinin PKK'nın infaz listesinde olduğu ve dikkat etmesi gerektiği söylenmişti. Aytaç Baran, 9 Haziran’da katledildi. Baran'ın katledilmesinin ardından maalesef ihmallerle dolu bir soruşturma dosyası gördük. Bu soruşturma dosyası gizli yapıldı. Gizlilik kararının olması sebebiyle de meslektaşlarımız hiçbir şekilde dosyaya müdahale edemediler. Savcılığa her gittiklerinde, ‘Siz devletinize ve adalete güvenin’ gibi söylemlerle karşılaşarak gönderildiler.” dedi.

Soruşturmaya dâhil olan gizli bir tanığın ifadesine göre, Baran'ın infaz edilmesi emrinin Eşit Özgür Yurttaş Derneği Şehitlik Temsilciliğinde verildiğini söyleyen Bozdaş, sözlerine şöyle devam etti:

"Gizli tanığın ifadesiyle uyumlu olarak 2 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı ve biri gözaltına alındı. Sezgin Demirok isimli şahıs polisle girdiği çatışmada öldürüldüğünden yargılamaya dâhil olamadı. Bu süreçte Aytaç Baran’ın öldürüldüğü yere ilişkin birkaç güvenlik kamerası alındı.  Bu güvenlik kamerasında 3 kişinin açık bir şekilde keşif yaptığı ve olay günü Aytaç Baran’ı takip ettiği net bir şekilde görülmekte fakat bizim davamız 2 kişi hakkında açıldı. Bu bile güvenlik kamerasında olan üçüncü kişinin davaya dâhil edilmediğini açık bir şekilde göstermektedir. Bunun kimliğine ilişkin suç duyurusunu yaptık fakat herhangi bir netice gelmiş değil. Bununla beraber dosya kapsamında ifade veren ve güvenlik kamerası kayıtlarıyla da ifadesi uyumlu olan bir gizli tanık vardı. Bu gizli tanık Aytaç Baran'ın infaz emrinin Eşit Özgür Yurttaş Derneği isimli bir dernekte alındığını, bu dernekte yapılan toplantıya dağ kadrosundan 3 kişinin katıldığını, bu kararı 6 kişinin aldığını ve infaz kararının uygulandığını belirtmektedir. Nitekim gizli tanık kendisinin ve Sezgin Demirok’un da toplantıya katıldığını ifadesinde belirtmişti.”

“Eşit Özgür Yurttaş Derneği neden herhangi bir soruşturma dosyasına alınmadı?”

Soruşturma dosyasındaki eksikliklere değinen Bozdaş, “Gizli tanığın vermiş olduğu diğer isimler neden soruşturulmadı ve soruşturma dosyasına alınmadı? Eşit Özgür Yurttaş Derneği neden herhangi bir soruşturma dosyasına alınmadı? Bu derneğin yöneticileri neden örgüt üyeliği veya örgüt yöneticiliği kapsamında soruşturulmadı? Bunlar gerçekten kafamızda soru işareti yaratan mevzular. Biz bu konuda suç duyurularını yapmıştık. Aytaç Baran’ın başkanlığını yaptığı Yeni İhya Der'in bulunduğu yerde bir mobese kamerası sistemi var. Biz, Aytaç Baran’ın gideceği bütün güzergâhların PKK'lı militanlarca tutulduğu ve girdiği sokağı kim tutuyorsa onun tarafından öldürüleceğine dair duyuru aldık. Bu da en azından 10'n üzerinde kişinin o gün Aytaç Baran’ı öldürmekle görevli olduğunu gösteriyor. Fakat alınan 2 güvenlik kamerası kaydında sadece kendisinin takip edildiği görülüyor, sokakların tutulup tutulmadığına ilişkin veya kaç kişinin katıldığına dair herhangi bir görüntü yok. O mobese kamerası açık bir şekilde incelenmiş olsaydı ve dosya kapsamına dâhil edilmiş olsaydı biz bu ifadelerin doğru olup olmadığını ve olaya kaç kişinin katılıp katılmadığını net bir şekilde öğrenecektik.” ifadelerini kullandı.

“Diyarbakır'da soruşturma dosyası kapanmadı”

Bozdaş, “Biliyorsunuz, yargılama süreci başladı. Yargılama süreci iddianamenin hazırlanmasıyla başlar. İddianame hazırlandı ve güvenlik sebebiyle dosya Kayseri 2’nci Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Fakat biz öğrendik ki, aslında soruşturma dosyası kapatılmamış. Eğer kapatılmamışsa siz nasıl iddianameyi hazırlıyorsunuz? Bu hukuki anlamda gerçekten çok garip bir durum. Diyarbakır'da soruşturma dosyası kapanmamış ve devam ediyor. Dosyanın içerisinde yeni ekstra bir delil var mı bilmiyoruz. Onun üzerinde hala gizlilik kararı var, bu açıdan da sıkıntı yaşıyoruz.” şeklinde konuştu.

“Eğer elimizde bir mobese kamerası kaydı olsaydı, daha derli toplu bir soruşturma dosyası hazırlanmış olsaydı ve bu dosya kapsamında olayı aydınlatacak bulgular elde edilmiş olsaydı, biz bugün adaletin en azından Aytaç Baran açısından yerine geldiğini düşünecektik.” diyen Bozdaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dediğim gibi, soruşturma dosyasında çok ciddi ihmaller var. Bulgu eksiklikleri var. Bu da muhtemelen 6-8 Ekim dosyası gibi emniyet içerisinde veya diğer birimler içerisinde çok ciddi anlamda PKK'yı aklamaya çalışan veya sorumluların adaletin önüne çıkarılmasını amaçlamayan bazı kesimlerin olduğunu, adına paralel diyebilirsiniz veya paralel haricinde bazı karanlık odaklarda çıkabilir altında. Dolayısıyla biz ciddi bir ihmal olduğunu ve bu karanlık yapıların da bu soruşturmada parmağının olduğunu düşünüyoruz.”

“Soruşturma dosyasında FETÖ parmağı çıkabilir”

6-8 Ekim olaylarının Aytaç Baran olayından çok farklı olmadığını düşündüğünü ifade eden Bozdaş, “Aytaç Baran’ın katledilmesi 6-8 Ekim olaylarının bir devamıdır. 6-8 Ekim olaylarında paralel yapının ve diğer karanlık yapıların çok ciddi anlamda suiistimali açık. Bizzat davanın avukatı olarak Ankara’da yaşadım. Mahkeme emniyete yazı yazarak mobese kameraları görüntüsünü sormuş. Emniyet ‘Mobese kameraları o gün kayıtta olmadığı için size görüntü gönderilemiyor’ diye cevap vermişti. Ardından mahkeme tekrar bir müzekkere yazdı ve gelen kararda 'Mobese kameraları tahrip edilmişti' deniyor. Burada bile ciddi bir suiistimal olduğu açık. Bugün FETÖ yapılanmasının emniyet içerisinde ne kadar yaygın olduğu bilinen bir gerçek. Son operasyonlarla birlikte yüzlerce general, subay ve emniyet içerisinde üst düzey amir ve polis memurları açığa alınmış durumda. Dolayısıyla bu insanların bu işten bağışık olmayacağı yüksek bir ihtimal. Nitekim gerek siyaset olarak gerek yaşanan son olaylarda PKK ile beraber iş tuttukları ve Sur’a yapılan operasyonlarda ciddi provokasyonlara mahal verdikleri açık. Dolayısıyla Aytaç Baran olayında da FETÖ parmağı ciddi anlamda çıkabilir. Özellikle soruşturma dosyası kapsamında. Bu anlamda darbeye karışan personellerin yargılanmaları neticesinde veya bu terör örgütüne müzahir şahısların yargılanması neticesinde belki hem Aytaç Baran olayı hem de 6-8 Ekim olayıyla ilgili ciddi karartmalar itiraf edilebilir ve olay aydınlatılabilir. Bu noktada darbe yargılamasının sonucunu beklemek gerekiyor.” dedi.

Yeni İhya-Der Başkanı Aytaç Baran, 7 Haziran 2015 tarihinde PKK tarafından uğradığı silahlı saldırı sonucu şehit edilmişti. Baran’ın katledilmesine ilişkin açılan davada yargılanan Diyadin Gümüş tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmiş, Sezgin Demirok ise olaydan aylar sonra Şehitlik semtinde polisle girdiği çatışmada öldürülmüştü. (M. Hüseyin Temel/Mehmet Bozdaş – İLKHA)