Aygün'den Çağrı

Aygün'den Çağrı

Suriye'de kaçırıldıktan sonra kurtarılan foto muhabiri Aygün, CHP ve MHP'ye seslenerek " Suriye'deki savaşı oturduğunuz yerden değerlendirmeyin. Gidin görün, sonra eleştirin. Hükümet çok doğru adımlar atıyor" dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da katıldığı, 6. Büyükelçiler Konferansı'nın ikinci gününde, yurtdışında saldırıya uğrayan, kaçırılan, yaralanan Türk vatandaşları ve hayatını kaybeden Türk vatandaşlarının yakınları kahvaltıda bir araya geldi.

Foto muhabiri Aygün: "Gidin görün, ondan sonra eleştirin"

Suriye'de kaçırıldıktan sonra kurtarılan Foto muhabiri Bünyamin Aygün, Davutoğlu'nun Gazze'de acılı aileyle döktüğü gözyaşını anımsatarak, kendisinin gazeteci refleksiyle o aileyi bulduğunu ve onlara Ahmet Davutoğlu'nun fotoğrafını gösterdiğinde ailenin fotoğrafa sarıldığını anlattı.

Davutoğlu'nun bu tavrının çok insani olduğunu dile getiren Aygün, "Ben bunu çok hissettim ve haberimde de yansıtmaya çalıştım. Dışişleri Bakanımızın insan yönünü ordan biliyorum" dedi.

Suriye'de kaçırılma günlerinde yaşadığı zorlukları anlatan Aygün 'Ben hep şunu söyledim: Suriye'deki savaşı oturduğunuz yerden değerlendirmeyin. CHP'li ve MHP'li arkadaşlarıma da ağbilerime de lütfen ne olur gidin bir bakın hükümetin bu konudaki attığı her adım az bile. Çok doğru adım atıyorlar. Gidin, bakın, görün, ondan sonra eleştirin çünkü neler yaşandığını görmeden oraya gitmeden bilememezsiniz. Çok farklı bir dram var orada' diye konuştu.

Suriye'deki savaşı en baştan itibaren takip eden gazetecilerden biri olduğunu ifade eden Aygün, orada yaşadığı zorlu süreci anlattı. Aygün, "Zor bir süreçti. Bazen 'kesilerek ölümü nasıl kurşuna dizilmeye çeviririm' diye düşünürken, bir taraftan da artık 'Başbakan, Dışişleri Bakanı vatandaşını bırakmaz' diyordum" ifadelerini kullandı.

Aygün, bir grup İspanyol gazetecinin kendisinden eylülde kaçırılan El Mondo gazetesi muhabiri için Davutoğlu'nun devreye girmesi isteğinde bulunduğunu dile getirdi.

"Sahipsiz olmadığımızı hissetmek, bizi çok rahatlattı"

Lübnan'da kaçırıldıktan sonra özgürlüğüne kavuşan pilot Murat Akpınar'ın eşi Dilek Akpınar da gece yarısı kapılarına görevliler geldiğinde ve eşinin kaçırıldığını öğrendiğinde en azından ölmediğini düşünerek rahat bir nefes aldığını söyledi. Dışişleri Bakanlığından kendilerine gelen telefonun umut olduğunu ifade eden Akpınar, "Sahipsiz olmadığımızı hissetmek, bizi düşünen, aynı şekilde endişelenen insanların olduğunu bilmek bizi çok rahatlattı" dedi.

Davutoğlu'nun kendilerine "Siz uyuyabilirsiniz ancak biz uyumuyoruz, devletin bütün çarkları çalışıyor" dediğini aktaran Akpınar, "(Türkiye Cumhuriyeti hiçbir vatandaşını esaret altında bırakmaz) demiştiniz. Bu sözünüzü tuttunuz. Teşekkür ederiz" ifadelerini kullandı.

Almanya'daki Neo-nazi saldırılarında hayatını kaybeden Enver Şimşek'e ilk müdahaleyi yapan Andreas Heuler de kendisine Türkiye'den kendisine gelen davetten dolayı onur duyduğunu belirtti. Şimşek'e yardım etmesinin bir insani görev olduğuna dikkati çeken Heuler, "Zaten yapılması gereken şey o olduğu için öyle yaptım. Bu nedenle büyük bir önem atfedilmesini anlamadım" şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından, Bakan davutoğlu, Mogadişu Büyükelçiliği'ne geçen yıl yapılan saldırıda şehit olan polis Sinan Yılmaz'ın eşi ve yaralanan polis memurlarına plaket verdi. Kahvaltı, aile fotoğrafının ardından basına kapalı devam etti.