Avcı: Kasetler Cemaat mensubu polislerden

Avcı: Kasetler Cemaat mensubu polislerden

Devrimci Karargah Örgütü'ne yardım suçundan bir süre hapis yatan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, kendisine komplo kurulduğunu savundu; Gülen Cemaati mensubu olduğunu söylediği polisleri suçladı.

Devrimci Karargâh Örgütü'ne yardım suçundan 15 yıl 4 ay 5 gün hapis cezası alan ve Anayasa Mahkemesi'nin "ihlâl" kararının ardından tahliye edilen eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, kendisine komplo kurulduğunu söyledi. Hanefi Avcı, davaya dönüştürülen Devrimci Karargâh soruşturması kapsamında tutuklanmasına neden olan olaylar ve il emniyet müdürlüğü yaptığı dönemden sonra Eskişehir'deki makamında ele geçirildiği iddia edilen ses kasetlerine ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Eskişehir'deki makam odasında bulunan ve tanınmış kişilerin konuşmalarının yer aldığı ses kasetlerinin kendisine ait olmadığına ilişkin savcılığa çok sayıda dilekçe gönderdiğini söyleyen Avcı, görev yeri değiştikten sonra odasında bulunan ses kasetlerinin emniyet müdürlüğü gibi bir makama konulmasının, emniyetin güvenliğinin olmadığı ve birilerinin kendisine komplo hazırladığı anlamına geldiğini savundu.

Avcı, "Ses kasetleri bana ait değilse, demek ki çok daha karanlık bir şeyle karşı karşıyayız. Böyle iftiralar hazırlayabiliyorlar" dedi.

"Savcılığın Eskişehir'de arama yetkisi yoktu"

Dönemin Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nin, ifade vereceğini savcılığa bildirmesine rağmen hakkında arama kararı aldırdığını, eski makamında ve evinde arama yapıldığını belirten Avcı, "Niye Ankara'da kaldığım, görev yaptığım yer aranmadı da, 28 gün önce ilişiğimi kestiğim Eskişehir'deki makam odası arandı? Hakkımda arama yapmayı gerektirecek bir şüphe de yoktu. Yetkisi çevredeki yedi, sekiz il ile sınırlı olan Özel Yetkili İstanbul Başsavcılığı'nın Eskişehir'de arama yapma yetkisi dahi yoktu" diye konuştu.

Arama yapan ekipten bir kişinin görüntüye yansıdığı her anda yüzünü kapattığının görüldüğünü anlatan Avcı, bu kişinin arama ekibinde yer almadığının, istihbarattan bir komiser olduğunun tespit edildiğini söyledi.

Avcı, geçtiğimiz günlerde Eskişehir Valiliği'ne, emniyete gelen bazı ihbarların üzerinin örtüldüğüne yönelik ihbarlar yapıldığını ve valiliğin soruşturma başlattığını belirterek şöyle devam etti:

"Valilik araştırma yaptığında, 155 Polis İmdat telefonuna yapılan bir ihbar ortaya çıkarılıyor. Bir kişi Güneydoğu şivesiyle, 'Şırnaklı Ali Tekin' olduğunu söyleyerek bir adresi, 'bu adreste 80 kilogram eroin var' şeklinde ihbar ediyor. Emniyet, ihbarın şekli ve benzer olaydaki sahte ihbarlara alışık olduğu için, ankesörlü telefonda bu ihbarı yapan kişiyi kulübeden çıkmadan yakalıyor. Bu kişi, 'istihbaratta başkomiser olduğunu, görev yaptığını, deşifre edilmemesini' söylüyor. Olay üst makamlara intikal ediyor ve verilen talimatla bu kişi bırakılıyor. Niye bırakıldığı meçhul. Adrese de kimse gönderilmiyor. Daha sonra 'bu belgeler yok edilsin' deniliyor."

Eskişehir'de kamu görevlileriyle ilgili bilgi topladığı yönünde hakkında İçişleri Bakanlığı'na ihbarda bulunulduğunu ve müfettişlerin araştırması sonrası ihbarın yersiz olduğunun anlaşıldığını belirten Avcı, Eskişehir'deki emniyet birimi bilgisayarlarına girilerek bilgilerin toplandığını ve kendisine ikinci bir komplo hazırlandığını savundu.

Bu gibi komploların başka memurlara da yapıldığını söyleyen Avcı, kasetlerin bulunduğu arama görüntülerinde yüzünü sakladığı görülen kişinin, Eskişehir'de terör şube müdürünü "Şırnaklı Ali" kod adıyla ihbar ettiği ortaya çıkan istihbarat başkomiseri olduğunun tespit edildiğini anlattı.

"Cemaat'in hoşuna gitmeyecek kişilerin izlendiği ortaya çıktı"

Bu olayla ilgili Eskişehir Valiliği'nin araştırma yaptığını söyleyen Avcı, "O vilayette özellikle Cemaat'in hoşuna gitmeyecek, işlerine mani olabilecek bazı kamu görevlilerinin etraflarında kimler varsa izlenip dinlendiği ortaya çıkıyor. Yani ben kimlerle ilişkiliysem onları tespit edip izlemişler ve hakkımda bilgi toplamışlar. Başka insanlar hakkında da bilgi toplandığı, bunlar ihbara dönüştürülerek o kişiler hakkında işlem yapıldığı ortaya çıkıyor" dedi.

Eskişehir'deki istihbarat biriminin o ildeki kamu görevlileri hakkında gizli dinleme ve izleme yaptığının ortaya çıktığını, bu bilgilerle kişilerin görevden uzaklaştırılmasının sağlandığını öne süren Avcı, "Sadece Eskişehir'de değil, tüm illerde bu var. Hoşa gitmeyen insanlar görevden nasıl uzaklaştırılıyor; önce insanların etrafı belirleniyor, o insanların ilişkileri dinleniyor, izleniyor, fotoğraflanıyor, sonra bunlar bir ihbar mektubuna dönüştürülerek başka yerdeki mekanizmalar çalıştırılıyor" ifadelerini kullandı.

Avcı, Eskişehir'deki makam odasında yapılan aramada bulunan çantayla ilgili de şu iddiayı dile getirdi:

"Elde ettiğimiz yeni bilgilere göre, bu kasetlerin İstanbul Emniyeti'nde çalışan, şu anda bir kısmı tutuklu olan paralel yapıya ait Cemaat mensubu emniyet mensupları tarafından, kasetlerin temin edildiği Eskişehir'deki o görevliye verildiği ve o görevlice oraya konulduğunu öğrendik. Bu konu araştırma safhasında. Daha ciddi sağlam deliller de bulunacak. Yani o kasetler İstanbul'dan gitti ve İstanbul'da istihbaratın içinde olan insanlar tarafından verildi. Hatta bir kısmının Ankara'dan getirilip verildiği ortaya çıkıyor."

Kitaptan sonra hayatı değişti

Hanefi Avcı'nın hayatı Eskişehir Emniyet Müdürü'yken yazdığı “Haliç'te Yaşayan Simonlar - Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitaptan sonra değişmişti.

Avcı, kitapta Gülen Cemaati’yle ilgili bölümde, "Cemaat'in başta Emniyet olmak üzere, yargı, MİT, ordu ve diğer devlet kurumlarında örgütlendiğini, bu kurumların sistemlerini bozarak çalışmalarını engellediğini, personel arasında ayrımcılık ve düşmanlık yarattığını, özel yetkili mahkemelerce yürütülen soruşturmaların, arka planda Cemaat'in talimatıyla Emniyet İstihbarat’taki unsurları ve Cemaat'e bağlı savcılarca yürütüldüğünü, hukuksuz işlemler yapıldığını" yazmıştı.

Kendi anlatımına göre bir zamanlar Gülen Cemaati ile yakın ilişkisi olan Avcı kitabın yayınlanmasından 38 gün sonra tutuklanmıştı.

Kaynak: Al Jazeera, Anadolu Ajansı