Altan Tan, Karasu’ya Mektupla Yanıt Verdi

Altan Tan, Karasu’ya Mektupla Yanıt Verdi

PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu’nun, birçok il ve ilçede terrör estiren PKK’li çeteleri eleştiren Altan Tan’ı, kendilerine yönelik yürütülen psikolojik harekatı güçlendirmekle suçlamasına, Altan Tan'dan yanıt gecikmedi.

HDP Diyarbakır Milletvekili Altan, HDP/PKK’nin Kobani’yi bahane ederek  başta Diyarbakır olmak üzere birçok il ve ilçede katliama varan saldırılar gerçekleştirmesini doğru bulmadığını belirterek, “Keşke Bahçeli gibi yapabilseydik, sokakta yakıp yıkmaları önleyebilirdik” şeklinde özeleştiri yapmıştı.

Tan, ayrıca PKK ve Doğan Medya grubunun aksine saldırıya ilk uğrayan tarafın HÜDA PAR tarafı olduğuna vurgulayarak, "Benim tespitlerime göre ilk olarak göstericiler, HÜDA-PAR ve HÜDA-PAR'a yakın kuruluşlara saldırmışlardır. Üç HÜDA-PAR'lı kendi mekânlarında öldürüldü, cesetleri sokağa atıldı. Sonrasında onlar da silahla karşılık verdi." demişti.

Altan Tan’a İnsaflı Olmamakla Suçladı

HDP’li Tan’ın yaptığı bu özeleştiri toplumun büyük bir kesimi tarafından destek bulmuş, ancak PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu, Özgür Gündem gazetesinde Hüseyin Ali imzasıyla yayınlanan makalesinde AltanTan’ı kendilerine yönelik yürütülen psikolojik harekatı güçlendirmekle suçlamıştı. Karasu, ““Altan Tan Hüda-Par’lılar aylardır nasıl yayın yaptığını, Kobanê protesto eylemleri sırasında nasıl yayın yaptığını araştırsın, bir de Kürt basınını araştırsın. Sadece kullanılan dilde bile kimin olaylara nasıl yaklaştığını görebilir. İnsaflı olmak lazım, hakkaniyetli olmak lazım!

“Birkaç Camın Kırılması Gündemleştiriliyor”

Tüm bunlar ortadayken ölenleri değil de bankamatiklerin kırılmasını ve birkaç camın kırılmasını sürekli gündemleştirmek olaylara çarpık yaklaşmanın sonucudur” diyerek Altan Tan’ı sert bir dille eleştirmişti.

Karasu’ya Açık Mektupla Yanıt Verdi

PKK yöneticisi Karasu’nun kendisine yöneltiği hasız suçlamaları T24’e gönderdiği, “Hüseyin Ali’ye Açık Mektup 2” başlıklı açık mektupla yanıt veren Tan, “Yüzlerce mağaza, market, kuyumcu ve bankanın yakılarak yağmalanmasını, yolların ve arabaların ateşe verilmesini, on altı yaşındaki bir çocuğun sığındığı evde arkadaşları ile birlikte öldürülerek balkondan aşağı atılmasını, caddede başının taşla ezilerek, cesedinin üzerinden araba ile geçilmesini, Sayın Öcalan’ın olayların durdurulması ile ilgili açık talimatının meclis kürsüsünden okunduğu günün gecesinde bölgedeki birçok karakola eylem düzenlenmesini ‘birkaç camın kırılması’ olarak görmüyorum.

"Mazlum Zalim Gibi Davranamaz"

Kürt halkının, yüzyıllardır zalimlerin her türlü cefası, tankı, topu, bombası, işkencesine karşı en büyük silahı haklı davası, mağduriyeti ve mazlumiyetidir. ‘Mazlumun ahı, indirir şahı’ sözü binlerce yıllık insanlık mücadelesinin özüdür. Mazlum zalim gibi davranamaz.” dedi.

Bahçeli'yi Örnek Göstermesine Açıklık Getirdi

Mektubunda MHP lideri Bahçeli’nin yaptığı açıklamayı neden örnek gösterdiğine de açıklık getiren Atan, “1980 öncesi Çorum, Maraş, Malatya… 1980 sonrası ise Sivas ve İstanbul Gazi mahallesi olaylarında olduğu gibi kontrgerilla eylemleri ile tüm ülkeyi kana bulayan, sonrasında ise çek-senet tahsilatı, uyuşturucu ticareti ve kaçakçılık ile mafyalaşan faşist çeteleri bir siyasi parti liderinin velev ki şeklen bile olsa dizginleme çabalarını göz ardı etmenin eksik bir siyasi değerlendirme olduğu kanaatindeyim.” ifadelerini kullandı.

"Hizbullah'la Çatışma Halkımızın Felaketi Olur"

Hizbullah Cemaati’nin İslami anlayışına ve siyasi yöntemlerine katılmasa da, 14 yıl boyunca silahlı eylemlerden uzak durmaya çalışan bir hareketle çatışmanın veya çatışmaya yol açacak yaklaşımların Kürt halkının yararına olmadığının altını çizen Tan, “İlim Grubu liderleri Hüseyin Velioğlu’nun 2000 yılında Beykoz’da devlet tarafından öldürülmesinden bu yana geçen 14 yıl boyunca silahlı eylemlerden uzak durmaya çalıştı. Hüda-par’ı kurarak yöntem olarak sivil siyaseti benimsediğini deklare eden bir örgütü geçmişteki eylemlerini gerekçe göstererek veya gelecekteki iktidar mücadelesinde ‘tehlike’ olarak değerlendirerek onunla çatışmanın veya çatışmaya yol açacak yaklaşımların Kürt halkının yararına olmadığı, geçmişteki savaşın tekrarlanmasının halkımızın felaketi olacağı düşüncesindeyim.” dedi.

Altan Tan, 43 yıllık siyasi tecrüben çıkardığı dersleri sıralayarak devam ettiği mektubunda şunları kaydetti:

“1. Kürt halkının milli ve insani (bireysel ve kamusal) haklarını elde edebilmesi için ulusal ittifakı şarttır. PKK, Barzani, Talabani, PYD, Goran, İslamcı, Sosyalist, Liberal tüm Kürtler bu ittifakı sağlayamazlarsa Ortadoğu’nun Kurtlar sofrasından ‘ekmek’ çıkarmak mümkün değildir.

Bu durum Ankara, Şengal, Mahmur ve Kobani’de bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmış, Erbil ve Rojava’daki kazanımların nasıl bir pamuk ipliğine bağlı olduğu gözler önüne serilmiştir.

2. Tüm Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu’yu Bulgaristan’dan Ermenistan’a, Filistin’den Halepçe’ye, Kahire’den Musul’a; Beyrut’tan Şam’a, Halep’e, Kobani’ye, Pakistan’dan Afgan Mülteci Kamplarına kadar dolaşmış bir kişi olarak açıkca ifade etmem gerekirse tüm eksiklikleri ve olumsuzluklarına rağmen bölgenin tek ‘istikrar adası’ Türkiye’dir.

Türkiye tam demokratik bir cumhuriyet haline gelmeden/getirilmeden Kürtler de dahil (Bağımsız bir Kürdistan kurulsa bile) bölgede hiçkimsenin rahat etmeyeceği, edemeyeceği düşüncesindeyim.

3. Bütün bir Ortadoğu yeniden dizayn edilirken kimsenin uydusu, sömürgesi, mandası olmadan dünyadaki siyasi dengeler gözetilirken Suriye-İran-Rusya ekseni yerine Avrupa Birliği-ABD ekseninin reel politiğe daha uygun olduğu fikrindeyim.

Işid (DAİŞ) Erbil ve Kobani’de ABD uçaklarınca bombalanırken Kürt gençlerinin sevinç çığlıkları atma ve halay görüntülerinin sorunlarını birtürlü kendi aralarında çözemeyen Türk-Kürt-Arap; Sünni-Şii-Alevi özellikle de yıllarca emperyalizme karşı olan sosyalist ve islamcı Ortadoğu siyasetçileri ve aydınları için bir utanç ve ibret tablosu olduğu kanaatindeyim.

4. Sayın Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecindeki olumlu söylemini, seçimde elde edilen neticeyi ve Sayın Öcalan’ın 2013 Newroz’unda ‘Kürtlerin Türkiye içinde hak arama mücadelelerinde silahlı mücadele yöntemi taktik değil, stratejik olarak sona ermiştir. Bundan sonra mücadele fikri, siyasi ve demokratik olacaktır.’ Beyanını çok önemli bulmaktayım.

AKP Hükümetlerinin en önemli hedefi sorunlara radikal çözümler üretmek değil sadece seçimleri kazanmak ve iktidar oyununa devam etmektir.

Kürt sorunu başta olmak üzere Ortadoğu ile ilgili hiçbir doğru makro projesi bulunmamaktadır.

Çözüm sürecinde ise Kürtleri oyalayarak, süreci çürütmeye ve günü kurtarmaya çalışmakta olduğunu hemen her fırsatta dile getiren bir kişi olarak Devletin ve AKP’nin bu kabul edilemez tavrına rağmen Türkiye içindeki mücadelemizin bundan sonra da demokratik, fikri ve siyasi olması gerektiğine inanmaktayım.

Türkiye içinde bundan farklı bir yöntemin Türkiye’yi Allah korusun Suriyeleştireceği ve bundan herkesin büyük zararlar göreceği inancındayım." (Hürseda Haber)