'Aliya olmasaydı Bosna olmazdı'

'Aliya olmasaydı Bosna olmazdı'

Hayatı boyunca karşılaştığı tüm zorluklara rağmen Bosna Hersek'i bağımsız bir devlet yapmayı başaran "Bilge Kral" Aliya İzzetbegoviç, vefatının 11'inci yıl dönümün ülkesinde özlemle anılıyor. Aliya İzzetbegoviç'i ve bilinmeyen yönlerini, oğlu Bakir İzzetb

Zorlu bir savaşın ardından bağımsız bir Bosna Hersek'i halkına hediye eden "Bilge Kral" Aliya İzzetbegoviç, tam 11 yıl önce bugün çile ve ıstırapla geçen bir ömre veda etti. Aliya İzzetbegoviç'i ve bilinmeyen yönlerini, oğlu Bakir İzzetbegoviç, yakın dostu ve dava arkadaşı Hasan Çengiç, torunu Emina Berberoviç, savaş döneminde Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi'nin Sırp üyesi Tatyana Lyuiç-Miyatoviç ve İzzetbegoviç'in savaş yıllarında dublörlüğünü yapan Habib İdrizoviç anlattı.

'Aliya, Boşnak halkının sınırsız güvenine sahipti'

 

Merhum İzzetbegoviç'in oğlu ve Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi'nin Boşnak üyeliğine geçtiğimiz hafta yapılan seçimlerde tekrar seçilen Bakir İzzetbegoviç, babasının Boşnak halkının sınırsız güvenine sahip olan bir lider olduğunu söyledi.

Oğul İzzetbegoviç, her büyük liderin ölümünün ardından olduğu gibi, "Bilge Kral"ın vefatından sonra da çoğu insanın şoke olduğunu kaydetti.

'Boşnakları, öz vatanlarında hissettikleri 'aşağılık' duygusundan kurtarmak için siyasete atıldı'

 

Boşnaklar'ın Aliya İzzetbegoviç'in çizdiği yolda yürümeye devam etmek için çok çaba gösterdiğini belirten oğul İzzetbegoviç, şöyle konuştu: "Aliya İzzetbegoviç'in, Boşnaklar'ı kendi öz vatanlarında aşağılık duygusundan kurtarmak ve siyasi arenada etkili olmalarını sağlamak amacıyla 27 Mart 1990 tarihinde kurduğu Demokratik Eylem Partisi (SDA) yöneticileri ile tüm Boşnaklar ve vatanseverler, Bilge Kral'ın yolunda ilerlemek için çalıştı. Çok iyi hatırlıyorum, Aliya İzzetbegoviç'e 'Boşnakların neden milli planı yok' diye sorduklarında, Aliya, böyle bir planın varolduğunu ve planın üç kelimeyle özetlenebileceğini söylemişti. Bu kelimeleri ise 'Bosna Hersek Devleti' diye özetlemişti."

Babasının, sıradan vatandaşların hayatlarını kolaylaştırmak, yaralarını iyileştirmek, ekonomiyi düzelterek halklar arasındaki barışa yönelik adımlar atmak arzusuyla dolu olduğunu söyleyen İzzetbegoviç, sözlerine şöyle devam etti:

'Onun yolunda yürüyoruz'

 

"Biz de bugün kanunlarımızı ve kurumlarımızı güçlendirerek devletimizi güçlendirmek için çalışıyoruz. Bence Aliya İzzetbegoviç hayatta olsa bizden çok farklı bir şekilde çalışmazdı. Aynı yolda yürüyor olurduk. Ama belki o zaman bu yolu daha hızlı bir şekilde katederdik. Çünkü insanlar Aliya'ya güveniyordu. Onun ölümünden sonra, çok sayıda siyasi yetkili milletin güvendiği bir lider olma yönünde çalıştı ve bu, bazı süreç ve reformların gecikmesine neden oldu."

'4 yıl içinde Aliya'nın gurur duyacağı bir devlet inşa edeceğiz'

 

"Bosna Hersek'te yapılan son seçimlerde ise bu liderliğin geri döndüğünü görüyoruz. SDA tekrar başrolde ve şimdi daha hızlı bir ilerleme kaydedeceğimizi düşünüyorum. Önümüzdeki 4 yılda, inşallah, Aliya'nın da hayatta olsa gurur duyacağı bir devlet, ülke ve toplum inşa edeceğiz."

Aliya, Bosna Hersek'in bağımsızlığında kilit rol

 

Aliya İzzetbegoviç, "İslam Deklarasyonu" kitabının yayınlanmasının ardından, "bölücülük ve İslam devleti kurma" suçlarından, beraberindeki 12 Bosnalı aydınla 1983 yılında yargılanarak, 14 yıl hapse mahkum edilmişti.

'Cezasını cesur bir şekilde çekti'

 

Merhum Aliya İzzetbegoviç'le birlikte 1983 yılındaki Saraybosna davasında yargılanan 12 sanıktan biri olan, "Bilge Kral"la birlikte 5 yıl hapis yatan eski Bosna Hersek Federasyonu Savunma Bakanı Hasan Çengiç, merhum İzzetbegoviç'in hapis cezasını cesur bir şekilde çektiğini söyledi.

Bilge Kral'ın diğer suçlular arasında çok popüler olduğunu belirten Çengiç, "Aliya İzzetbegoviç cesurca ve sabırla hapis cezasına dayandı. Hapishanedeki insanlarla iyi ilişkiler kurmuştu, avukat olduğundan dolayı sık sık onların şikayet ve itirazlarını hazırlıyordu. Diğer taraftan da birlikte yargılandığı 12 sanıkla, hapisten çıktıktan sonra neler yapılabileceğini ve hangi adımların atılması gerektiğini konuşuyordu. Özellikle Yugoslavya Devleti'ndeki gelişmeler ile Bosna Hersek'in bu gelişmelere karşı tavrı konularına büyük ilgi gösteriyordu" diye konuştu.

Çengiç, Bosna Hersek'in bağımsızlığında Aliya İzzetbegoviç'in kilit rol oynadığını ve uluslararası toplumun ülke bağımsızlığını desteklemesi için çok çaba gösterdiğini kaydetti.

Bosna Hersek bağımsızlığının tarihi bir süreç olduğunu ifade eden Çengiç, "Aliya İzzetbegoviç Bosna Hersek'in uluslararası platformda tanınması için gerçekleştirilen tüm süreçlerin lideriydi. Sonunda Bosna Hersek bağımsız ve kendi ayakları üzerinde duran bir ülke haline geldi. Bu süreç kolay olmamasına rağmen, gayet başarılı bir şekilde sonuçlandı. Mesela Kosova, Batı ülkelerinin tüm desteğine rağmen, hala Birleşmiş Milletler üyesi değil. Bosna Hersek ile Kosova'nın bağımsızlık süreçleri karşılaştırıldığında, Aliya'nın buradaki rolü daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor" şeklinde konuştu.

Herkeste bulunmayacak bir ruhu vardı

 

Aliya İzzetbegoviç'in torunu Emina Berberoviç ise Bilge Kral'ın bilinmeyen yönlerinden bahsetti.

Berberoviç, aile ortamında Aliya'nın "sadece sıradan bir dede" olduğunu, torunlarıyla konuşurken onlara tavsiyelerde bulunduğunu söyledi. Merhum İzzetbegoviç'in vefat ettiği 2003 yılında 16 yaşında olduğunu belirten Berberoviç, "O zaman lisede eğitim görüyordum. Aliya ile ilgili çok hatıram var ve kendisini alçakgönüllü büyük bir insan olarak hatırlıyorum. Aliya, evde 'sessiz' otoriteydi ama ondan korktuğumuzdan değil, ona karşı olan saygımızdan dolayı. Onu görünce bilge, iyi ve sakin bir insan olduğunu anlayabiliyordunuz, çünkü Aliya'nın ruhu çok sayıda insanda bulunamayacak bir ruhtu. Herkes ona cumhurbaşkanı gözüyle bakarken, ben bunu anlamıyordum çünkü o benim dedemdi ve torunlarına karşı dede gibi davranıyordu. Bizlerle konuşup, tavsiyelerde bulunurdu" diye konuştu.

Merhum Aliya'nın "ailenin direği" olduğunu vurgulayan Berberoviç, Bilge Kral'ın güçlü ve sakin, ama her şeye rağmen alçakgönüllü olduğunu ifade etti.

Siyasette yetki sahibi ve güçlü insanların da aslında "normal" ve "sıradan" bir hayat yaşaması gerektiğine dikkati çeken Berberoviç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aliya İzzetbegoviç'in görkeminin bizim hayatımız olmasına izin vermedik. Her zaman aile değerlerine sahip çıktık. Dedem hayattayken haftada bir gün onu ziyaret ederdik ya da birlikte pikniğe çıkardık. Sıradan aileler ne yapıyorsa, biz de aynı o şekilde yaşıyoruz. Ancak Aliya'nın en büyük zaferi, iş alanındaki bi rçok başarısının yanı sıra, kendi çocuklarını kaliteli ve iyi insanlar olarak yetiştirmek. Ayrıca, bir ülkenin ilk cumhurbaşkanı olmanın popüleritesi, ne kendisini ne de çocuklarını bozdu. Hepimiz normal insanlar olarak yetiştirildik, ayrıcalıksız. Aliya'nın yaptığı ve başardığı her şeyi görünce, benim için gurur duymamak mümkün değil."

Asla ani kararlar almazdı

 

Savaş döneminde Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi'nin Sırp üyesi olan Tatyana Lyuiç-Miyatoviç ise merhum Aliya'nın ani ve hızlı kararlar almadığını kaydetti.

Aliya'nın Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı olarak karar getirmek için her zaman sakinleşmek için beklediğini belirten Lyuiç-Miyatoviç, Saraybosna'nın kuşatma altında olduğunu, bu süre boyunca da getirilen tüm önemli kararların doğru kararlar olması gerektiğini vurguladı.

Lyuiç-Miyatoviç, Bosna Hersek'teki savaş sırasında yemeksiz ve susuz çalışmanın yanı sıra, her gün kendilerine ulaşan insan kayıpları haberlerinden dolayı da çok zor şartlar altında çalıştıklarını aktardı.

Aliya ile bazen anlaşmazlıklar yaşasa da, kendisinin yakın ortaklarına karşı çok sabırlı olduğunu belirten Lyuiç-Miyatoviç, "İnatçı bir kişiliğe sahibim. Aliya ile anlaşamadığımızda, bana sadece 'Tamam Tanya' derdi ve konuşma burada biterdi. Bazı durumlarda ise bir şey olduktan sonra, ertesi gün beni arayıp 'haklıydın' ya da 'biraz ileri gittim' derdi. İnsanlarla çalışma yeteneği ve sabrı vardı Aliya'da, hiçbir zaman ani karar vermez, her zaman diğer tarafı da dinleyip öyle karar verirdi" dedi.

Aliya'nın çok bilinmeyen yönlerinden bahseden Lyuiç-Miyatoviç, çoğu kişinin merhum cumhurbaşkanının sert ve ciddi olduğunu düşünmesine rağmen, kendisinin, zor şartlara rağmen, aslında espirili bir insan olduğunu açıkladı.

'Aliya olmasaydı Bosna olmazdı'

 

Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı merhum İzzetbegoviç'in savaş yıllarında dublörlüğünü yapan Habib İdrizoviç de Bilge Kral için ölümü göze alan insanlardan biri olarak, "Aliya olmasaydı, Bosna da olmazdı" dedi.

Bosna Hersek ordusunun savaş zamanında bir dönem komutanlığını da yapan İdrizoviç, fiziki olarak çok benzemesi dolayasıyla Aliya İzzetbegoviç'i suikast ve benzer tehlikelerden korumak için "Aliya'nın dublorü" olma teklifi geldiğinde bir an bile düşünmediğini, onun için ölümü seve seve göze aldığını ifade etti.

Kendisine sunulan teklifi büyük bir istekle kabul ettiğini belirten İdrizoviç, Aliya'nın benzeri olmaktan ve onun yerine tehlikelere göğüs germekten hiçbir zaman korkmadığını vurguladı.

Merhum İzzetbegoviç'in iyi, zeki ve bilge bir siyasetçi olduğunu belirten İdrizoviç, "Aliya savaş çıkmasını istemiyordu. Savaş başladığında da her zaman 'İyi düşünün. Düşmanımız bile olsa, kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkasına yapmayın. Bir masum insanı öldürmek, tüm dünyayı öldürmek gibidir' diyordu. Bosna Hersek, Aliya'nın sayesinde ayakta kaldı. O cesur, bilge ve gururlu bir liderdi, hem Bosna'da savaş veriyordu, hem de uluslararası toplumla. Aliya İzzetbegoviç için Fatiha okumadığım tek bir gün yok" diye konuştu.