Ali Haydar Haksal ‘Darbenin Merkez Üssü’nü Yazdı

Ali Haydar Haksal ‘Darbenin Merkez Üssü’nü Yazdı

Milli Gazete yazarı Ali Haydar Haksal, İslâm coğrafyasındaki darbelerin tamamının belli bir merkezden beslendiğini belirttiği yazısında, Amerika’nın işin arkasında olduğunun bilinmesine rağmen, bu gerçeğin yüksek sesle ifade edilemediğine vurgu yaptı.

Tevhid Haber

Milli Gazete yazarı Ali Haydar Haksal, İslâm coğrafyasındaki darbelerin tamamının belli bir merkezden beslendiğini belirttiği yazısında, Amerika’nın işin arkasında olduğunun bilinmesine rağmen, bu gerçeğin yüksek sesle ifade edilemediğine vurgu yaptı.
 Yazının tamamı şu şekilde:
 İslâm coğrafyasındaki darbelerin tamamı belli bir merkezden besleniyor. Söz konusu merkez bilindiği hâlde asla o ön plana çıkmıyor.
 Özelde Türkiye darbelerini düşünmek durumundayız. Darbelerin yapılış anından çok sonuçları üzerinde düşünmek bizi daha sağlıklı sonuçlara götürür. Geçmiş darbelere bu göz ile bakılırsa gene kısır bir döngüde dönülmüş olacak. Ne yazık ki şu an böyle bir ortamdayız. Duygular öylesine baskın ki, hedef gösterilen etiket ya da simge üzerinde yoğunlaşılıyor. Bu konuyu bir başka yazıda ele almak gerekir. Biraz da bilerek ertelemede yarar var. Çünkü şu an duygular öylesine baskın ki, düşünce adına ne söylenirse söylensin karşılık bulmuyor, bulmayacak.
 Özeldi kendi durumumuz kimi kaynaklara erişmede zorluk çekiyoruz. Darbenin ardından medyaya düşen kimi satır arası bilgiler bizim için malzeme olur. Oradan yola çıkarak sonuçlar devşirmek çok da kolay olmasa gerek.
 Geçmiş darbelerden sonraki hatıralar, bilgi ve belgeler çok şey anlatıyor aslında. 1960 darbesini yıllar sonra ABD üstelendi. 1980, darbesini de “onların çocukları iyi iş çıkarmışlardı.” Deyim buna yakındı. 1971 darbesi için Nihat Erim’in anılarına bakmada yarar var. Amerikan elçiliğindeki yetkililer kendisini bir yemeğe davet ederek başbakan olacağına dair ön bilgi veriyorlar. Kendisi de şaşırıyor bu duruma ama sonuçta dönemin başbakanı oluveriyor. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamları da bu döneme denk düşüyor.
 28 Şubat darbesinde Çevik Bir İsrail ilişkilerini sağır sultan bile duydu, biliniyor. Sonradan gelen bilgiler ile Amerika’da nasıl planladığı artık biliniyor. Nedense muhafazakâr kesim dâhil herkes bunun üzerinde hemen hiç düşünmedi.
 Bu darbe sürecinde gözlerim belli merkez üslerdeydi, sızacak bir haber kırıntısı bile önemliydi. Filistin enformasyon merkezinden gelen bilgilere göre darbe başlangıcında büyük bir heyecan ve sevinç yaşandığı belirtiliyor. Darbe akamete uğrayınca da bir düş kırıklığı yaşanıyor.
 Tabiî asıl önemli olan Amerika’daki hava ve durum.  ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’in darbe ile ilgili yorumlarından bir cümle dikkat çekici. “Söylemeliyim ki, bu çok parlak planlanmış ve uygulanmış bir olay gibi görünmüyor.” Darbede bir takım aksamaların, ya da kimi durumların yeterince hesaplanmadığını gösteriyor. Bu cümlede ne var denilmesin. Buna bağlı olarak Hürriyet Gazetesinde Tolga Tanış’ın gözlem ve bilgilerinden yansıyanlardan önemli ipuçları bulunuyor. Bu da Kerry’in düş kırıklığının sonucunu gösterir nitelikte. “Foxs News televizyonuna çıkıp işin başarılı olmasını beklediğini söyleyen Ralp Peters gibi bir sürüsü de olmuştur. Amerikan ordusunun eski istihbaratçılarından emekli Yarbay: “Durum çok net. Bu darbe, Türkiye’nin İslâmî bir diktatörlük olmaktan kurtulması için son şansıdır. Sakın hata yapmayalım. Bu darbede rol alanlar iyi adamlardır.” Diyor. [Hürriyet Gazetesi, 17 Temmuz, 2016, s. 23]. Bunları söyleyen Amerika’nın eski istihbaratçılarından, öyle sıradan biri değildir. “Sakın hata yapmayalım. Bu darbede rol alanlar iyi adamlardır.” Kerry’in ifadesini tamamlayan bir cümle. “Sakın hata yapmayalım” demesi burada önemli bir vurgu. Kerry ise planlamanın yeterli ve sağlıklı olmadığı yakınmasını seziyoruz.
 Amerikalıların daima a, b, ve c gibi alternatifleri bulunuyor. Darbe başarılı olmayınca birden tutum değiştirmişlerdir. Eğer darbe başarılı olsaydı, Mısır’da olduğu gibi darbecilere destek verecek, doğrudan kendi güdümlerinden olan bir yönetimi işbaşına getireceklerdi. Türkiye’de buna teşne olan çok kesimler var. Durum değişince tabiî herkes darbe karşıtı bir durumu desteklemek durumunda kalıyor. Yoksa kontrpiyede kalınmış olacaktı. Mısır’da Sisi darbesinin yanında yer alan başta ABD olmak üzere bütün batı ülkeleri neden bu haksız darbe karşısında durmadılar ve desteklediler. Sisi tipi bir demokrasiye sahip çıktılar.
 Üzerinde asıl durulması ve düşünülmesi gereken durum budur. Bu konu üzerinde soğukkanlı düşünmeye devam edeceğiz.