Alarm Zilleri

Suriyeli muhacirlerdeki suç işleme oranı (%0.8), Türkiye ortalamasının (%2.5) üçte birinden daha az.

Buna rağmen onlara olağan şüpheli nazarıyla bakılabiliyor.

Gün geçmiyor ki ‘Suriyeliler yaptı’ denen bir fenalığın Suriyelilerle alakasızlığı ortaya çıkmasın; ama böyle işte: “Vurun Suriyelilere!”

Geçen gün Adana’da 11 yaşındaki bir çocuğun bir Suriyeli tarafından taciz edildiği iddiası üzerine Suriyeliler yine külliyen hedef gösterildi ve Dumlupınar mahallesinde ikamet eden muhacirler saldırıya uğradı.

Muhacirlere ait birçok ev ve işyeri tahrip edildi.

3 kişi yaralandı.

 

Yaralıların durumunun ağır olduğu bildiriliyor.

***

Haksöz Haber’e göre, saldırılardan hemen önce üç arabayla mahalleye gelen bazı kimselerin buradaki bir grup gence para dağıttığına dair bir iddia var.

Bu iddia doğruysa, ‘Suriyeli bir ırz düşmanı, küçük bir çocuğu taciz etti’ tezviratını yayanlar ve saldırıları başlatanlar o gençler olmalı.

Üzerine ciddiyetle gidilmesi gereken bir iddia; provokasyonun organizatörleri ve parayla tutulan o çakallar bulunup tutuklanmalı, yargılanıp ağır cezalara çarptırılmalı.

Ama ondan da ziyade mesele edilmesi gereken şey, böyle provokasyonlara gelmeye müsait bir kitlenin oluştuğu/oluşturulduğu gerçeğidir.

Sosyal medya canavarlarının ve onlardan aşağı kalmayan bazı CHP’li ve İYİ Parti’li siyasetçilerin kışkırttığı nefret, alarm zilleri çaldırıyor.

***

Adana Valiliği’nin o taciz iddiasıyla ilgili açıklaması:

“19.09.2019 günü saat 19:00 sıralarında Emniyet Birimimize gelen bir ihbarda 11 yaşlarında bir erkek çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen yaklaşık 20 yaşlarında ve düzgün Türkçe konuşan ve vatandaşımız olduğu değerlendirilen bir şahısla ilgili adli ve idari tahkikata başlanmış olup, vatandaşlarımızın kamu düzeninin devamı açısından Emniyet Birimlerimize yardımcı olmaları ve gerekli sağduyuyu göstermeleri önemle rica olunur.”

Ortada bir taciz olayı varsa da, bu iğrenç suçu bir Suriyelinin işlemediği böylece anlaşılmış oldu.

Fail bir Suriyeli de olabilirdi; fakat öyle olsaydı bile, suçun şahsiliği ilkesini çiğneyerek Suriyelileri külliyen suçlayanlara ve ‘cezalandırmaya’ kalkışanlara anlayış göstermeyi aklımızın ucundan bile geçiremezdik.

Yine de; içlerinde insafın i'si veya hiç değilse insafın i'sinden bir zerre kaldı mı, sırf bunu anlamak için sormak lazım onlara:

Provokasyona gelip Suriyeli kardeşlerinize zulmettiniz; şimdi, o sapığın bir Suriyeli olmadığının anlaşılması üzerine, yaptığınıza pişman mısınız?

Korkarım pişmanlık bildirenler azınlıkta kalır.

Oluşturulan nefret atmosferi ‘Söz konusu Suriyeliler ise ne yapılsa yeridir, sorun yok’ dedirtir çünkü.

Alarm zilleri, evet.

***

Devlet erkânı, sağduyulu kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşları bu tehlikeli gidişin önünü kesmek için seferber olmalı.

Suriyeli muhacir kardeşlerimizi tehdit etmekle kalmayıp bizim toplumsal faziletlerimizi de tehdit eden, iyiliğimizi zedeleme istidadı gösteren, bizi özümüze yabancılaştırabilecek olan bir gidiş bu.

 

Bu yazı toplam 945 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar