‘AKP SİYASİ YAPISININ YÜZDE 60'I FETÖ'CÜ'

‘AKP SİYASİ YAPISININ YÜZDE 60'I FETÖ'CÜ'

Eski binbaşı ve stratejist Erol Mütercimler, 15 Temmuz darbe girişiminde CIA ve Brüksel'in parmağının olduğunu iddia etti...

Suptnik'te yer alan habere göre; Darbe girişiminin ardından NATO üyesi olan Türkiye'de Türk Silahlı Kuvvetleri'nde girişilen tasfiye süreci ve yeniden yapılandırma büyük tartışmalar kopartıyor. Peki 15 Temmuz darbe girişiminden sonra AK Parti hükümetinin ordu üzerinden yürüttüğü yeni hamleler ne anlama geliyor? NATO, ABD ve Rusya denkleminde Türkiye nereye gidiyor?

Erol Mütercimler'in açıklamaları şöyle:

'TÜRKİYE'Yİ İÇ SAVAŞA GÖTÜRECEK SÜRECİN BAŞLANGICI'

Mütercimler, 15 Temmuz darbe girişimini, ABD'nin 'Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'nin bir parçası olarak yorumlarken, “Türkiye'yi parçalayacak sürecin ilk adımı” iddiasında bulundu. 'İsyan' diye tanımladığı bu girişimi, Türkiye'yi bir iç savaşa götürecek sürecin provası olarak okuyan Mütercimler, tezini şöyle açıkladı: 

"Çok ağır bir üç yıllık bir süreç bekliyor bizi. Ben üç ayaklı bir amaç-hedef görüyorum. Türkiye'nin, mümkünse bölgede parçalanması ya da parçalatılması, birinci unsurunu oluşturuyor. İkincisi ise ABD Eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın sarfettiği 'Bölgedeki 22 ülkenin siyasal rejimlerinin sınırları değişecek' önermesinin adım adım hayata geçmesi. Sonuncusu ise ABD Başkanı Barack Obama'nın 'IŞİD'le mücadelemiz 30 yıl sürecektir' cümlesi. Obama'nın bu sözleri ABD bölgede 30 yıl kalacağı anlamına geliyor. Türkiye gibi bölgenin en güçlü ülkesi parçalanacaksa eğer, bunun önceki basamağı bir iç savaş olur. Ülkeyi iç savaşa götürebilmek içinse iki şey yapmak zorundasınız: Bir ekonomisini çökertmek ve suikastler düzenlemek ya da düzenletmek. Darbeyi örgütleyenler kağıt üstünde yapmış oldukları amaca ulaştılar. Amaçları ‘Asker askere savaş açtı. Polis askere savaş açtı. Asker sivile savaş açtı' görüntüsü oluşturmaktı. Bunun adı da zaten iç savaştır.”

'OBAMA'NIN HABERİ YOKTU, CLINTON'A MANEVRA ALANI BIRAKILDI'

“Darbe girişiminin ardında ABD mi var” tartışmalarına da değinen Mütercimler, “Beyaz Saray'ın haberi olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Obama gidiyor. Ama Hillary Clinton'a temiz manevra alanı bırakıyorlar. CIA'in ve bazı unsurlarıyla Brüksel'in bu işin içinde olduğunu düşünüyorum” dedi.

‘PARÇALANMAYI DOĞURACAK UNSUR GÜNEYDOĞU'DAKİ SAVAŞ'

Güneydoğu'da devam eden operasyonlara değinen Mütercimler, bu 'asimetrik savaşın' ilerde Türkiye'nin önüne tıpkı Ermeni soykırımı gibi uluslararası bir sorun olarak çıkabileceğini ve bunun Türkiye'nin parçalanmasındaki en önemli unsur olacağını savundu. Kürt sorununun askeri olarak çözülmeyeceğini TSK'nın da çok iyi bildiğini ve bununla ilgili ordununun üst kademelerinin defalarca raporlar verdiğini dile getiren Mütercimler, ordu içindeki Gülen örgütlenmesini sorumlu tuttu. 

'ABD'NİN ÜÇÜNCÜ DÖNEM STRATEJİSİNİ YAŞIYORUZ'

Türkiye ordusunun bölgedeki ABD projelerine direnen bir yapıda olduğu söyleyen Mütercimler, ABD'nin bölgedeki temel stratejisi hakkındaki görüşünü şu sözlerle anlattı: 

"Soğuk Savaş döneminde adına 'Yüksek Strateji' dedikleri bir strateji uyguluyorlardı. Bu, orduyu kullanarak herhangi bir devleti işgal etmekti. Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra ikinci bir aşamaya geçildi. Buna da 'Etki odaklı harekat' dediler. Artık orduları sokmuyorlar, o devletin içindeki sivil toplum örgütleri, vakıflar ve siyasi partiler gibi yumuşak güç unsurlarını örgütleyerek kendi stratejileri doğrultusunda operasyonlar yapıyorlardı. Biraz üçüncü evreyi yaşıyoruz. Bunun adına da 'A merkezlilik' diyorlar. Bu sefer de vekalet savaşı dediğimiz türden savaşlar çıkıyor."

'DARBEYİ ENGELLEMEK İÇİN ZİHNİYET DEVRİMİ GEREK'

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yapısındaki değişimler ve tasfiyelerle darbenin engellenemeyeceğini, bunu yapmanın tek koşulunun bir zihniyet devriminde yattığı kanaatinde olan Mütercimler, ordudaki tasfiyelerin düğmesine çok önceden basıldığını savundu: 

"Türk ordusu üzerindeki operasyonların ABD tarafından başlatılmasına 1988'de karar verildi. 1991'den itibaren Genelkurmay Başkanlığı uyarılmaya başlanmıştı, 1993'te yine uyarıldı. 1997'te Türk ordusu Çekiç Harekatı'nı yapınca, ABD tarafından kesin biçimde bu ordunun yapısının değiştirilmesi gerektiği konusunda düğmeye basılmıştı. 1 Mart 2003 Irak tezkeresi bu işin artık son noktasıdır. Buradaki 'Hayır' kararından 25 gün gün sonra Utah Üniversitesi'nde konferans veren CIA'nın Türkiye uzmanı Henri Barkey şöyle dedi 'AKP ile birlikte TSK'yı kafesledik'. O günden beri AKP'li siyasetçiler bize bu cümleyi açıklayamadı. Ardından Ergenekon'u başlattılar. Askeri casusluk, Poyrazköy gibi davalarla Türk ordusu itibarsız kılındı.”

‘FETÖ, MİT TARAFINDAN DEVLETE SIZDIRILDI'

Mütercimler, Gülen örgütlenmesinin devletin eliyle 1980'li yıllardan itibaren ordunun içine sokulduğunu aktarırken, bu süreci de şöyle anlattı: 

“1968'den başlamak üzere, dönemin MİT başkanı Mehmet Fuat Doğu tarafından bu yapı getirilip devlete yamanmıştır. Ardından bu cemaatin mensupları sokulmaya başlanmıştır. Tüm kamuoyu da 1986'daki soruları çalıp yoğun biçimde adamlarını orduya soktuklarını biliyor. 1994 mezunu tuğgeneral ve tuğamiraller karşımıza bu darbe girişimiyle çıktı. Necdet Özel dönemi, çok sayıda generalin terfi etmesi ve FETÖ'cülerin gelmesiyle sonuçlandı."

‘AKP SİYASİ YAPISININ YÜZDE 60'I FETÖ'CÜ'

Siyasetçilerin de bu durumun önünü açtığına özellikle vurgu yapan Mütercimler, "Unutmayalım ki Bülent Ecevit bunların kaç tanesini milletvekili yaptı. Şu anda da CHP'nin içinde varlar. AKP, eğer doğru düzgün soruşturulursa siyasi yapısının yüzde 60'cı FETÖ'cü çıkacaktır. Yani bir şekilde, ya onlara dokunmuş, ya da doğrudan doğruya teması olmuş kişilerden bahsediyorum” diye konuştu.

'RUSYA İLE YAKINLAŞAN ASKERİ KARŞISINDA BULUYOR'

Türkiye'nin bir NATO devleti olduğunu ve asla ittifaktan ayrılamayacağını savunan Mütercimler, İran ve İsrail'in denklemden çıkarılamayacağı ve bu iki devleti gözetmeden bölgede politika üretmenin gerçekçi olmayacağı kanaatinde. Türkiye'nin ne zaman Rusya ile ilişkilerini geliştirse asker tehdidiyle karşılaştığının altını çizen Mütercimler tarihten şu anımsatmayı yaptı: 

“Adnan Menderes 1960 Temmuz'da Rusya'yla anlaşma imzalamaya gidecekken Rusya ile anlaşmaya gidecekken 27 Mayıs'ı tepesine yedi. Süleyman Demirel, Rusya ile Seydişehir Alüminyum tesisleri vs yapıyordu ki o da askeri darbeyi yedi. Gerçi 24 Ocak kararlarının uygulanması içindi o. En son yine Erdoğan'ın Rusya ile olan bu problemlerin çözümü sürecinde bunlarla karşılaşıldı. Türkiye'nin Rusya ile stratejik ortaklık aklın ve akılcılığın gereğidir. Matematik akıl, Rusya ile Türkiye'nin bu bölgede birlikte hareketini sadece emretmiyor, aynı zamanda zorunlu kılıyor.”