" AKP Acemilik Döneminde Yapmadığı Hataları Şimdi Yapıyor"

" AKP Acemilik Döneminde Yapmadığı Hataları Şimdi Yapıyor"

Kemal Öztürk'ün Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (23 Kasım 2016) nüshasında yayımlanan 'AK Parti’de insicam sorunu' başlıklı yazısı şöyle:

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, AKP'nin ustalık dönemini geçmesine rağmen acemilikte yapmadığı hataları yapmaya başladığını savundu. Öztürk, "Türkiye'nin konuşulması dahi mümkün görünmeyen tabularını, tek tek ortadan kaldırırken, bu denli hatalar olmadı, tartışmalar çıkmadı" diye yazdı. 

Kemal Öztürk'ün Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (23 Kasım 2016) nüshasında yayımlanan 'AK Parti’de insicam sorunu' başlıklı yazısı şöyle:

Bir tuhaflık var. AK Parti, ustalık döneminin de ötesine geçmesine rağmen, acemilik yıllarında yapmadığı hataları yapıyor. Türkiye'nin konuşulması dahi mümkün görünmeyen tabularını, tek tek ortadan kaldırırken, bu denli hatalar olmadı, tartışmalar çıkmadı. 

Erdoğan liderliğindeki AK Parti, politik zamanlama, iletişim ve insicam konusunda, üniversitelerde ders olarak okutulacak bir performans gösterdi ilk iki dönem. Hem de ordu, medya, iş dünyası ve bürokrasi içinde çok ciddi muhalifleri olmasına rağmen.


 
AK Parti neden hata yapıyor?

Şimdi AK Parti'nin kimseye nasip olmayacak kadar önemli 15 yıllık tecrübesi var. Bu tecrübeye ek olarak, medyada, bürokraside, iş dünyasında ciddi bir desteğe sahipken, bu denli hatalar yapmasına şaşırıyorum. Herkes şaşırıyor.

Çocuk istismarı konusunda Meclis'e getirilen yasa teklifi sürecinde yaşanan akla zarar yanlışlar bile, şapkayı önümüze alıp düşünmemizi gerektiriyor. Bu yazıyı yazarken, o kadar çok değişiklik oldu ki, üç defa değiştirmek zorunda kaldım.

Önce, gece yarısında kriz çıktı, oylama ertelendi. Muhalefetle, sosyal paydaşlarla işbirliği yapılacak dendi, olmadı. Sonra 'komisyona geri almıyoruz' dendi. Sonra 'teklifi olan versin' dendi. Sonra 'metin düzeltilecek' dendi. En sonunda Başbakan düzeyinde 'komisyona geri çekiyoruz' dendi... Velhasıl her açıdan kötü, karışık bir durum ortaya çıktı.

AK Parti'de yaşanan yönetim sorunları, grup insicamı, bütünlük, ortak dil, ortak hareket, zamanlama, planlama buradan bakılınca sorunlu gözüküyor. Emin olmadım, partide önemli görevi olan birini aradım: “Haklısın. Ne sahayı, ne grubu anlamayan arkadaşların yüzünden yaşıyoruz bu sorunları” dedi.

Bence sorun bir kaç yönetici meselesi değil, daha derinlerde. Bir insicam sorunu var ki, içine hükümeti, partiyi, Cumhurbaşkanlığını da alıyor. Senkronize olamamış, ortak dil tutturamamış, bütüncül hareket etmeyen, stratejik davranamayan bir hareket görüntüsü var. 

Korkmayı gerektirecek bir durum var

Daha önemli bir konuya dikkat çekeyim: Sanırım ilk defa AK Parti'yi destekleyen sivil örgütler, kadınlar, yazarlar, gazeteciler ve tabandan insanlar bir yasaya/konuya ortak tepki gösteriyor. 

AK Parti yönetimi hala dipten yükselen huzursuzluğu, hoşnutsuzluğu fark etmiyor. Hala ehliyet ve liyakat eksikliğinin daha bir çok ciddi sorunu doğuracağını görmüyor. Bunları görüyor, fark ediyor yine de bir şey yapmıyorsa durum daha vahim demektir. 

Siyasette insicam, yönetim, zamanlama ve iletişim hatalarını artık ciddi biçimde dikkate almalı. Bu hataları konuşmak isteyen bir çok kişinin söylediği, Cumhurbaşkanlığının da, Başbakanlığın da, parti genel merkezinin de dışarıyla iletişim kanalları, ya kapalı ya çok az kişiye açık. Bu çok sakıncalı bir durum. 

Sorunlar medya üzerinden tartışılmaya başlanmışsa, korkmanın vakti gelmiş demektir.

.../...

Kurunun yanında yananların feryadı

FETÖ darbesinden sonra mağdur olanların sorunlarını dile getirdiğim yazının (07.09.2016) kahramanı Prof. Dr. Nurkan Yağız, sabah erkenden mesaj attı: “iade oldum”. Ben çok mutlu oldum, 'ama neden sen mutlu değilsin?' diye cevap yazdım. “Benin gibi çok sayıda mağdur var, onlar iade olmadı, yüzlerine nasıl bakacağım”dedi.

Ben yine de mutluyum. Daha önceki kararnameyle de bir çok devlet görevlisi görevine iade olmuştu. Şimdi Nurkan hocayla beraber yeni isimler eklendi buna. Mutluyum, çünkü bu adalet sisteminin çalıştığını, kuruyla yaşı ayırmaya çalışan bir iradenin olduğunu gösteriyor.

Siyasi iradenin bu çok zor mücadelede işi kolay değil. Mağduriyetlerin olması doğaldır. Önemli olan mağduriyetleri giderecek bir mekanizmanın çalışır olmasıdır. İade işlemleri bu açıdan önemli ve umut verici.

Nurkan hoca, bundan sonraki mesaisini, kendi gibi masum olan ama iade edilmeyen akademisyenler için harcayacağını söylüyor. 

Ben de aynı şekilde yine mağdurlara kulak vereceğim. Ancak hükümetin FETÖ ile mücadelesine destek olmayı da ihmal etmeyeceğim. İkisi de çok önemli çünkü.