Akdoğan'dan HÜDA PAR'a Sağduyu Teşekkürü

Akdoğan'dan HÜDA PAR'a Sağduyu Teşekkürü

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, PKK ve bileşenlerinin Kobani bahanesiyle yürürlüğe koydoğu planı, sağduyulu hareket ederek boşa çıkaran HÜDA PAR yetkililerine teşekkür etti.

Akdoğan, AK Parti Adana İl Danışma Meclisi toplantısında yaptığı konuşmada, dün muharrem ayının ilk günü olduğunu hatırlatarak, bu ayın insanlığın kurtuluşuna, huzuruna vesile olmasını temenni etti.

Muharrem ayının önemli bir ay olduğunu belirten Akdoğan, şöyle konuştu: "İçinde aşure gününü barındırıyor. Tabii bu ay bizim tarihimizde, geleneğimizde çok büyük bir anlam ifade ediyor. Muharrem ayı aslında bir kurtuluş ve kefalet gününü ifade eder. En önemli kurtuluş günleri bu tarihe denk gelir. Hazreti Adem'in, Hazreti Davut'un tövbesi o gün kabul olur. Hazreti Yakub'un gözleri o gün açılmıştır. Hazreti Yunus, balığın karnından o gün kurtulmuştur. Hazreti Eyüp, o gün şifa bulmuştur. Hazreti Yusuf, kardeşleri tarafından atıldığı kuyudan o gün çıkmıştır. Hazreti Musa, o gün denizi yarmış, firavunu mağlup etmiştir. Tüm bu kurtuluş günleri bu aya denk gelir. Ama o gün bir de hala yüreğimizi sızlatan, içimizin acısı olan bir olay yaşanmıştır, Kerbela. Hakkaniyetin ve adaletin temsilcisi olan Hazreti Hüseyin, o gün arkadaşlarıyla yezidin ordusu tarafından katledilmiştir. Ve o günden bu yana bu iki temel yol olarak gelmiştir. Hüseyin'in yolunu takip edenler, yezidin anlayışını takip ederner. Ve o gün Hazreti Hüseyin'in mübarek başını kestiler, vücudunu atlara ezdirdiler. Ona o zulmü yapanların bugünkü uzantıları Yasin Börü'yü binanın üstünden attılar, başını ezdiler, üzerinden araba geçirdiler. Bu iki ayrı zihniyettir. Bir tarafta adaleti yüceltmeye çalışanlar, hakkı tutup kaldırmaya çalışanlar, mazlumun, mağdurun sesini duyanlar ve kucağını açanlar, öbür tarafta dışlayanlar, zulmedenler, yok etmeye çalışanlar. Bu iki anlayış içerisinde AK Parti elbette birinci anlayışın temsilcisidir."

HÜDA PAR'a Sağduyu Teşekkürü

"Biz hem hizmet etmek için uğraşıyor, hem bütün bu tuzakları, oyunları bozmak için mücadele ortaya koyuyoruz" diyen Akdoğan, şunları söyledi:

"Bunu bundan sonra da yapmak zorundayız. Gelecek nesiller için yapmak zorundayız. Türkiye'nin bütünlüğü için yapmak zorundayız. AK Parti'nin bu birlik siyaseti aslında Adana ve Mersin gibi yerlerde daha büyük bir önem taşıyor. Buralar kozmopolit yerler. Yani Araplar, Türkler, Kürtler hatta Arapların farkı kültürlerden, mezheplerden olanları var. Bu kadar farklı yapı Adana'da barış içerisinde yaşayabiliyor. Bu, bir kültürdür. Kadim medeniyetimizden devraldığımız bir anlayıştır. İşte bu anlayışı bozmak isteyenler var. Toplumsal ayrışmayı tetiklemek isteyenler var. Bu son olaylarda temel amaçlardan bir tanesi toplum kesimlerini birbirine düşürmekti, siyasi partileri birbirine düşürmekti. Bunun için türlü oyunlar devreye konuldu ama bunların hiçbiri tutmadı. Sünnilerle Alevileri karşı karşıya getirebilir miyiz, Türklerle Kürtleri getirebilir miyiz, HDP ile MHP'yi, Hüda-Par ile HDP'yi, AK Parti ile HDP'yi bunları birbirine düşürebilir miyiz diye bir oyun oynandı. Hamdolsun milletimiz bu oyunu bozdu. Ben bu süreçte sağduyu çağrısı yapan parti başkanlarına da teşekkür etmek istiyorum. Hem MHP Genel Başkanı sağduyulu açıklama yaptı hem Hüda-Par yetkilileri. Bu sorun bir şekilde geride bırakıldı. Sokakları karıştırmak isteyenlere fırsat verilmedi. Bu da önemli bir durumdur."

"Silah çare değil, sorundur. Şiddet çözüm değil beladır"

Akdoğan, siyasetçinin sorumlu bir dil kullanması gerektiğine dikkati çekerek, sağduyu mesajları verenler kadar sorumsuzca açıklama yapanların, tahrik edenlerin, insanları sokağa çekmeye çalışanların da olduğunu vurguladı.

Bir sorun yaşandığında siyaset kurumunun halka gittiğini belirten Akdoğan, şunları kaydetti:

"Biz defalarca büyük sıkıntılara maruz kaldığımızda hep halka gittik. Gezi olaylarından sonra, 17 Aralık komplosundan sonra çok iyi hatırlıyorum, havaalanından Kızılay'a kadar onbinlerce insan sokağa döküldü. 1 milyon kişilik mitingler yaptık, halka gittik. Demokratik tepkiyi ortaya koyduk, halktan güç aldık ama yakıp yıkmadık, sokakları savaş alanına çevirmedik. Siz bu şekilde demokratik eylem çağrısı yapabilirsiniz bunu biz yaptık ama diğerlerinin yaptığı demokratik eylem çağrısı değil. Geçmişten bu yana çok zulümler gördük. 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta zulüm gördük, daha sonrasında gördük. Haklarımız hep gasbedildi, büyük mağduriyetler yaşadık ama bunların yaptığını yapmadık. Silaha, şiddete başvurmadık. Çünkü bu, çıkmaz sokaktır. Şiddet zulüm üretir ve bugün biz bu zulmü görüyoruz. Bölgede Kürtlere zulmeden bir örgüt var. Kürtlerin iş yerini yakan, Kürt seçmenin oy kullanmasına engel olan, Kürt işadamının makinesini yakan, Kürt çocuklarının gittiği okulu yakan bir örgüt var. Bir tarafta hizmet eden, şefkat ve merhamet elini uzatan bir devlet var. Öbür tarafta yok eden, yıkan, yakan şiddet uygulayan, baskı yapan bir örgüt var. Silah çare değil, sorundur. Şiddet çözüm değil, beladır. Silahın gücünden medet umanlar hep kaybetmiştir. Şiddet zulüm üretmiştir. Bölge halkı artık görüyor. Bu, bir kırılma noktasıdır. Kim hizmet götürüyor, kim kendisine zulmediyor." (AA)