"AK Partililer Atatürkçülüğe İyice Isınmış "

"AK Partililer Atatürkçülüğe İyice Isınmış "

Perinçekgillerin Çıkışı Sinsice Ama AK Parti’nin Atatürkçülükten Büsbütün Beri Olduğu Söylenebilir mi?

Rasim Bolbol’un Yeni Akit gazetesinde yayımlanan yazısı (04 Haziran 2020) şöyle:

 

Karanlık gazete” Aydınlık’ın asparagasçı bir Ankara Temsilcisi var.

Adı İsmet Özçelik.

Mezkur elemanı, “80 civarında AKP milletvekilinin cep telefonundan FETÖ’nün kriptolu mesajlaşmada kullandığı ByLock programı çıktı” şeklindeki üfürme haberinden hatırlayanlarınız olacaktır.

Bu zat, daha ziyade verdiği kulis bilgileriyle prim yapmaya çalışan bir gazeteci.

Aslında “gazeteci” dediğimize bakmayın siz.

Hazret genellikle “ismini vermek istemediği bir kaynağına dayandırdığı” haber ve yazılarıyla(!) kendi egosunu tatmin edip duruyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu açıkgözün sürekli başvurduğu taktik, ucuz bir 28 Şubat klişesinin günümüze uyarlanmış halinden başka bir şey değil.

Malum, benzeri algı operasyonları 28 Şubat sürecinde de yürütülürdü.

Hatırlarsanız, o zaman da “ismini açıklamak istemeyen yetkililer”den hayali demeçler alınıp, hükümetlere aba altından sopa gösterilirdi.

Aydınlık’ın Ankara mümessilinin gazetecilikte artık yeri olmayan bu türden basit numaralara hâlâ bel bağlıyor olması, her şeyden önce üzücü. Madalyonun öbür yüzünü çevirip baktığımızda ise bir hayli dikkat çekici.

Özçelik’in canhıraş gayretleri bir sebebe matuf elbette ki.

Nihayetinde o da tıpkı 28 Şubat’taki ağababaları gibi hükümete istikamet çizmeye yelteniyor. “AK Partili önemli bir isimle” konuştuğunu iddia edip, işbu ismin kendisine “Bizim taban Atatürkçülüğe iyice ısındı” dediğini ileri sürerek, hükümetin çizgi değiştirdiği yönünde algı pompalıyor.

Peki, Aydınlık’ın mikser yazarının güya AK Partili önemli bir isme dayandırdığı yazısında hiç mi doğruluk payı yok? Yani AK Parti içinde Atatürkçülüğe yelken açanlar bulunmuyor mu?

Tabii ki bulunuyor canım.

Akşam yatıp sabah kalktıklarında birden bire Atatürkçü olmaya karar veren zevatın varlığını nasıl inkâr edebiliriz ki?

Sizler de görüyorsunuz zaten.

CHP’liler, mütedeyyin kesimden oy tırtıklamak maksadıyla “dindar geçinme” stratejisi izlerken, “hızlandırılmış Atatürkçülük kursu” gören birtakım AK Partililer de, sandık milletin önüne gitmeye yakınlaştığı dönemlerde  sol seçmene mavi boncuk dağıtıyor.

Ancak bu mesele, “taklacılık” konusunda CHP’lileri referans alan bazı AK Partililerin dışında mütalaa edilmesi gereken bir mesele.

Bu yüzden, “AK Partililerin Atatürkçülüğe iyice ısındığı” yönündeki ifadede haklılık payı olduğunu teslim etmeliyiz, fakat bize yutturulmak istenen senaryoya da balıklama atlamamalıyız.

Bire bin katan uyanıklara kanmamalıyız.

Habbeyi kubbe, pireyi deve yapan üçkağıtçılara hemen inanmamalıyız.

¥

Bize göre, “15 Temmuz muhafazakârlar açısından bir milat oldu. Bu milatla birlikte de AK Partililer akın akın Atatürkçülüğe yöneldi” sözleri, iktidar partisini dizayn etmeye çalışan toplum mühendislerinin gönüllerinden geçeni yansıtıyor.

Ezcümle, algı operatörlerinin gayesi, kendi kuruntularını birer hakikatmiş gibi lanse ederek, İslam’a ve Müslümanlara zulüm aracı olarak kullanılan bir ideolojiyi şirin göstermeye çalışmaktan ibaret.

Aslında, “AK Partililer akın akın Kemalizme yöneliyor” deseler daha da rahatlayacaklar. Lakin eşeğin kulağına su kaçırmamak için şimdilik frene basıyorlar. Yalanları çok belli olmasın diye, muhafazakârların ilgisinin Kemalizmin “light” hâli olan Atatürkçülükte temerküz ettiğini savunuyorlar.

Ne de olsa Atatürkçüler “kravatlı”, Kemalistler ise “kalpaklı ve postallı diktatör” değil mi?

Eee, milletin gözünü durup dururken çok da korkutmamak lazım.

Şu “göbeğini kaşıyan” tayfayı önce bir Atatürkçü yapın, sonra sıra Kemalizm doktrinasyonuna da gelir mutlaka.