AK Parti'den CHP'nin 30  Sorusuna Yanıt

AK Parti'den CHP'nin 30 Sorusuna Yanıt

AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı, anayasa değişikliğine ilişkin CHP'nin hazırladığı 30 soru ve cevabına karşılık kendi cevaplarının yer aldığı bir kitapçık hazırladı.

AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı, anayasa değişikliğine ilişkin CHP'nin hazırladığı 30 soru ve cevabına karşılık kendi cevaplarının yer aldığı bir kitapçık hazırladı.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı, anayasa değişikliğine ilişkin CHP'nin kamuoyu ile paylaştığı "Anayasa değişikliği ne getiriyor? 30 soru 30 cevap" başlıklı çalışmasına karşılık olarak, AK Parti'nin cevaplarını bir kitapçıkta topladı.

AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam, yaptıkları çalışmaya ilişkin, "CHP'nin '30 soru 30 cevap' dediği bizim de 30 soru 30 yanlış cevap dediğimiz bir çalışması var. Bu soruların asıl doğru olan cevapları neler, bunlarla ilgili bir çalışma yaptık. CHP'nin yanlış cevabı karşısında da bizim doğru cevaplarımızı içeren bir çalışmamız var." diye konuştu.

Bu çalışmanın sosyal medyada ve ev ziyaretlerinde kullanılacağını belirten Çam, hazırlanacak materyallerle Cumhurbaşkanlığı sisteminin çok basit anlatılmasının sağlanacağına dikkati çekti.

CHP'NİN "DİKTATÖRLÜK" İDDİASINA "MİLLETİN HÜKÜMETİ" YANITI

CHP'nin "Bu teklifle Amerika’daki gibi bir başkanlık sistemi mi öneriliyor?" sorusuna verdiği "Hayır, diktatörlük, tek adam rejimi önerilmektedir" cevabına "asıl ve doğru olan" başlığı altında şöyle karşılık verildi:

"Cumhurbaşkanlığı sistemi, tıpkı parlamenter sistem gibi demokratik bir hükümet modelidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde Cumhurbaşkanı halka karşı doğrudan sorumludur. Dolayısıyla 79 milyon yürütmenin başıdır. Bir şey denilecekse Milletin Hükümeti denilebilir."

"DEVLET BAŞKANI DEVLETİN, CUMHURBAŞKANI CUMHURUN BAŞIDIR"

"Yapılmak istenen bir hükümet sistemi değişikliği mi, rejim değişikliği midir?" şeklindeki soruya CHP'nin "rejim değişikliğidir" şeklinde verdiği cevap, kitapçıkta, "Türkiye’nin rejim sorunu 1923’te bitmiştir. Cumhuriyet, milletimizin en kıymetli kazanımıdır. Demokratik cumhuriyetlerin genel olarak üç tür hükümet modeli vardır: Parlamenter hükümet modeli, başkanlık ve yarı başkanlık hükümet modelleri. Teklifle, yürütme modelinin, 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi' olarak isimlendirilmesi, son derece isabetli bulunmaktadır. Gerçekten bu tanım, ‘başkanlığı’ aşkın daha kuşatıcı bir içeriğe sahiptir. Devlet Başkanı, devletin başıdır. Devlet dediğimiz yönetim aygıtını millet inşa eder. Cumhurbaşkanı ise cumhurun-milletin başı demektir." şeklinde yer aldı.

"KUVVETLER AYRILIĞI İLKESİNE EN UYGUN HÜKÜMET SİSTEMİ"

"Güçler ayrılığı korunuyor mu?" sorusuna karşılık CHP'nin kitapçığında bu rejimin güçler ayrılığı rejimi olmadığı, cumhurbaşkanının hem yürütmeyi, hem yasamayı hem de yargıyı eline geçirdiği bir "dikta rejimi" olduğu belirtilirken, AK Parti'nin bu iddialara yanıtı şöyle oldu:

"Cumhurbaşkanlığı hükümet si̇stemi̇, kuvvetler ayrılığı ilkesine en uygun hükümet si̇stemi̇di̇r.

Demokrasi ve cumhuriyetin en bariz özelliği, yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olması yani hepimizin mutabık olduğu kuvvetler ayrılığı ilkesidir. Yürütmenin yasamanın içinden çıktığı parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı zayıftır. Yürütmenin ayrı, yasamanın ayrı seçildiği Cumhurbaşkanlığı sistemi ise kuvvetler ayrılığı ilkesine en uygun sistemdir.

Değişikliğe göre yürütme yetkisi halkoyu ile seçilen cumhurbaşkanına ait olacaktır. Cumhurbaşkanı bu yetkisini yardımcıları ve parlamento dışından atayacağı bakanlar ile kullanacaktır. Yasama yetkisi ise münhasıran Mecliste olacaktır. Cumhurbaşkanının, yasa teklif etme yetkisi olmayacaktır. Yasamanın yürütmeden tamamen ayrı olduğu, kuvvetler ayrılığı ilkesine daha uygun bir hükümet sistemi öngörülmektedir."

"YETKİLER, MİLLETE BAHANESİZ HESAP VERMEK ZORUNLULUĞUNUN GÖSTERGESİ"

CHP'nin, Cumhurbaşkanlığı sisteminde denge denetleme mekanizması olmadığına yönelik iddiaları kitapçıkta, "Kanun koyma ve kaldırma yetkisi Meclisindir. Bütçe yapma hakkı yasamanındır. Yürütme yasalarla bağlı olduğu için Meclis, yürütmeye karşı güçlüdür. Bunun için denge kontrol sistemi öngörülmüştür." şeklinde cevaplandı.

Ayrıca, yasama ve yürütme erkleri arasında oluşabilecek çekişmelerin çözümünün aracının da seçim olduğunun altı çizilerek, "Bu sistemde beklentileri karşılayamamanın kılıfı yoktur. Yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanının, yardımcılarını ve bakanları ile üst düzey yöneticileri atama, geniş alanları kapsayacak şekilde kararname çıkarma yetkisi ve bütçe yaparak Meclise sunması gibi temel yetkiler, yürütmenin egemenliğinin sahibi millete bahanesiz hesap vermek zorunluluğunun göstergeleridir." ifadesi kullanıldı.

"KRİZ TEHLİKESİNİ ORTADAN KALDIRALIM, CUMHURİYETİMİZİ GÜÇLENDİRELİM"

Cumhurbaşkanlığı sistemiyle üniter devlet yapısının tehlikeye gireceğine dönük eleştirilere ise üniter yapının korunduğu vurgulanarak yanıtlandı.

Üniter yapının korunarak dünya uygulamalarındaki aksaklıkların da giderildiği bir hükümet modelini milletin de uygun bulursa onaylayacağı belirtilen kitapçıkta, "Eyvah dedirtecek fırsat kayıpları yerine, fırsatları geleceğe aktaracak rasyonel yapılanmayı tercih etmek zorundayız. Anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanımızın şahsına hapsetmeden, çocuklarımızın geleceğini düşünerek daha geniş bir yaklaşım sergileyerek, gelecekte muhtemel kriz tehlikesini ortadan kaldıralım, Cumhuriyetimizi güçlendirelim." çağrısında bulunuldu.

"YARGININ TARAFSIZLIĞINA AYRICA VURGU YAPILMAKTADIR"

CHP'nin kitapçığında "Yargı tamamen siyasetin emrine girecek." şeklinde yanıt verilen "Yargının, yasama ve yürütmeyi denetleme imkanı yok mu?" sorusunun cevabı, AK Parti'nin hazırladığı kitapçıkta şöyle yer aldı:

"Yargının meşruiyeti, iki meşru kuvvetin yapacağı seçim ve atamalarla halka dayanacaktır. Kuvvetler kendi görevini yapacaktır. Meclis yasaları yapacak, Cumhurbaşkanı icra edecek, yargı adaletin tesis edilmesi yanında yürütmeyi ve anayasal yargı açısından yasamayı denetleyecektir. Askeri yargı kaldırılmış ve yargıda birlik sağlanmıştır.

Anayasa değişikliği teklifi ile yargı alanında da önemli değişiklikler yapılmaktadır, öncelikle yargı bağımsızlığı ilkesine "tarafsızlığı" şeklinde ekleme yapılarak yargının tarafsızlığına ayrıca vurgu yapılmaktadır."