Ahmedinejad ve Nasrallah'a Açık Mektup

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

İran Cumhurbaşkanı Muhterem Mahmud Ahmedinejad,

Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Muhterem Hasan Nasrallah,

Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Bildiğiniz gibi, Suriye Devrimi'nin lider kadrosu son cumadan önceki cumaya "Salih El Ali Cuması" ismini verdi. Devrimci kitleler de bu ismi benimsediler. "Biz Sünni'yiz, Salih El Ali ise Alevi'ydi" diyerek itiraz eden kimse çıkmadı. Devrimin Sünni tavanı da tabanı da, Fransızlara karşı direnişte öne çıkan Alevi kahraman Salih El Ali'ye iltifat ederek, mezhep taassubundan uzak olduğunu, Alevilerle kavga istemediğini, bilakis onlarla omuz omuza yürümeye can attığını ortaya koydu. Devrimciler zaten öteden beri Alevilere jestlerde bulunuyor ve yayınladıkları bildirilerde mezhep çatışmaları fitnesinin önüne geçmeye azimli olduklarını tekrar tekrar ifade ediyorlar. Bu fitneye kapılan veya kapılma temayülü gösteren küçük bir azınlık olabilir, ama devrimin ana karakteri kesinlikle mezhepçi değil.

Yine de mezhep çatışmaları ihtimal dahilinde. Suriye'deki gelişmelerin Lübnan'ı, hatta bütün Ortadoğu'yu karıştırması da ihtimal dahilinde. Bu ihtimaller sizi ürkütüyor mu? Ürkütüyorsa, gerçekten ürkütüyorsa, Baas diktatörlüğünün vahşetine çanak tutmaktan ve Suriye Devrimi'ni aşağılamaktan vazgeçmelisiniz. "Alevi zümresine dayandığı için Baas diktatörlüğüne mezhebi bir yakınlık duyan Şii İran devleti ve Hizbullah örgütü, Suriyeli Sünnilerin ezilmesine yardım ediyor" diyenleri yalancı çıkarmalısınız. Mazlum Suriye halkının hürriyet ve adalet talebini kan deryasında boğmaya çalışan Beşşar Esed ve arkadaşlarına "Dur!" demelisiniz.

Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin; sizler böyle bir tavır sergilemiş olsaydınız, bugün "Suriye'de mezhep çatışmaları çıkabilir, Lübnan ve bütün Ortadoğu karışabilir" diye konuşuyor olur muyduk? Böyle konuşmak durumunda kalmamız büyük ölçüde sizin mevcut tavrınızdan kaynaklanmıyor mu? Geç olsun güç olmasın, tavrınızı değiştirin ki bu kâbus senaryoları ortadan kalksın. İran ve Türkiye "Suriye halkının hürriyet ve adalet talebi sonuna kadar karşılanmalıdır, Beşşar Esed yönetiminin mezalimi kabul edilemez, katliamlara seyirci kalmayacağız" diye ağız birliği etse, manzara anında değişir. Ne Baas rejiminin küstahlığı kalır ne de mezhep çatışmaları fitnesi. Suriyeli devrimciler Türkiye bayrağının yanına bir de İran bayrağı çekerler ve Lübnan Hizbullahı yine Şii-Sünni hepimizin medar-ı iftiharı olur. Sahi; 33 Gün Savaşı'nda "Vur Hizbullah vur, Telaviv'i vur!" diye slogan atan, evlerine Hizbullah bayrakları ve Nasrallah posterleri asan Suriyeli Sünnilerin şimdi "Yazıklar olsun sana ey Hasan Nasrallah!" demeleri sizi üzmüyor mu, endişelendirmiyor, özeleştiriye sevk etmiyor mu?

Biliyorum, "Esed giderse İsrail mevzi kazanır, Suriye'nin İslami direnişe desteği sona erer" diye düşünüyorsunuz. Niye böyle düşünüyorsunuz ki? Suriye-İsrail barış görüşmeleri devam ederken, HAMAS lideri Halid Meşal, İsrail işgali altındaki Colan topraklarının Suriye'ye iade edilmesi halinde Suriye'yi terk etmek zorunda kalabileceklerini söylemişti. Eminim ki sizler de o günlerde aynı şeyi düşünüyordunuz; "Baas yönetimi Colan karşılığında Hizbullah ve HAMAS'a desteği kesebilir" diye kaygılanıyordunuz. Bu tehlike her zaman için var. Öyleyse niçin Baas rejimine bel bağlamak yerine Suriye halkının sağduyusuna hitap etmeyi tercih etmiyorsunuz? Suriye'de halk iradesinin önünün açılması ihtimali sizi niçin korkutuyor? Filistin'e aşkla bağlanan, İsrail'den nefret eden ve İsrail'e indirdiği her darbede Lübnan Hizbullahı'nı kendi ordusu gibi coşkuyla selamlayan Suriye halkının bağrından çıkacak olan hiçbir hükümet, Siyonizm'e hizmet etmez. Devrim bir Batı müdahalesiyle gölgelenmeden başarıya ulaşırsa, sizin de buna hizmetiniz geçerse, yeni Suriye hükümeti niçin İsrail'i sevindirsin? Suriye niçin İran'a ve Lübnan Hizbullahı'na düşman olsun?

Bunların hepsi bir yana; Der'a'nın, Hama'nın, Humus'un, Deyrizzor'un, Cisrişşuğur'un Kerbelâ olduğunu görmüyor musunuz? Suriye'de ger gün Aşura ve her yer Kerbelâ; neredesiniz?

Sizi yanımızda görmek istiyoruz. Yanımızda olmayışınıza makul bir izah getiremediğinizi ve getiremeyeceğinizi düşünüyoruz. Vesselam.

yenişafak

Bu yazı toplam 1958 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar