Abdurrahman Dilipak  Cemaat umutsuz

Abdurrahman Dilipak Cemaat umutsuz

Cemaat tarafından gelen açıklamalar giderek daha fazla umutsuzluğa saplandıklarını gösteriyor.. Yorgun ve umutsuz gözüküyorlar. Onun için öfkeleri korkuları kadar büyük.. Öfke krizi akıllarını baskıladığı için arkası arkasına hata yapıyorlar.. Giderek üsl

Cemaat tarafından gelen açıklamalar giderek daha fazla umutsuzluğa saplandıklarını gösteriyor.. Yorgun ve umutsuz gözüküyorlar. Onun için öfkeleri korkuları kadar büyük.. Öfke krizi akıllarını baskıladığı için arkası arkasına hata yapıyorlar.. Giderek üslub olarak savunmaya geçiyorlar sanki.. Kehanetlerinin arkası arkasına boş çıkması, artık tabanlarında da giderek artan kaygıları önlemeye yetmiyor..

Destekçilerini giderek kaybediyorlar.. Ama bu arada yurtdışından ilginç destekler de gelmeye başladı. Sanki bunların bir kısmı, cemaati iktidara karşı daha fazla bir yıpratma aracı olarak kullanma çabalarının ürünü gibi gözüküyor.. Bir başka açıdan bakınca da, aslında bu dış kaynaklar, sanki cemaati savunmaktan, eskiden bu projeye destek verdikleri için ve şimdi gelinen noktada bu projenin çökmesi ile birlikte, kendilerini eleştireceklere karşı bir öz savunma çabası gibi gözüküyor..

Ben hemen bir dağılma düşünmüyorum, ama artık deşifre olduktan sonra da bu projeye daha fazla yatırım ve destek verilmesi sözkonusu olmayacak..

Asıl sorun, cemaat projesinin boşa çıkması ile, BOP’un da işlevsiz hale gelmesi ile, İslam coğrafyasında doğan boşluğun nasıl doldurulacağı ile ilgili.. Batı iddiasından vazgeçip, meydanı boş bırakmak istemeyecektir. Öte yandan Arap dünyasında bir süredir başlatılan İslam ve demokrasi hareketi de bu işten yara aldı.. Bugün İslam dünyasında demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti demek, İhvan’a ve Cemaat-i İslamiye’ye kapı aralamak demektir.. Öte yandan demokrasiden vazgeçmek, liberal ve sol hareketi, insan hakları savunucularını Müslümanların yanına istemek demek olacaktır..

İşte asıl sorun da burada..

Eğer İhvan ve Cemaat-i İslamiye’ye kapı aralarsanız, bu özellikle Ortadoğu’da(!) İsrail’in varlık ve güvenliğine ilişkin ciddi bir tehdit olarak algılanıyor.. Tabii bunun bir adım ötesi, batılı ülkelerin bu ülkeler üzerindeki hegemonik baskılarının sona ermesi demek olacaktır..

Batılıların cemaati düşündüklerini sanmıyorum, ama cemaati kaybettikten sonra, bu proje de sürdürülemeyeceğine göre bundan sonra ne olacak?

Atomizasyon, agnostizm ve nötralizasyon projelerine hız verecekler, ama bu konuda da İslam dünyası şerbetli. Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok edebilir. İslam’a yönelik dışarıdan gelen bu tür müdahaleler Müslümanlar arasında safların sıklaşmasına sebeb olabilir.. Yani bu müdahale geri tepebilir..

Artık ne eski derin devlet politikalarına geri dönebilirler, ne de demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti taleplerine destek verebilirler.. Mısır’daki Sisi darbesi, batılıların elinden o demokrasi maskesini aldı..

Batı, cemaati yalnız bırakacak, bırakmasına da, peki, cemaat batıyı bırakacak mı?

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ