Abdulkadir Selvi “Davutoğlu-Bahçeli Görüşmesinin PerdeArkası”nı Yazdı

Abdulkadir Selvi “Davutoğlu-Bahçeli Görüşmesinin PerdeArkası”nı Yazdı

Yeni Şafak yazarı Abdulkadir Selvi, dün gerçekleşen Davutoğlu-Bahçeli görüşmesinin perde arkasını köşesine taşıdı.

eni Şafak yazarı Abdulkadir Selvi, dün gerçekleşen Davutoğlu-Bahçeli görüşmesinin perde arkasını köşesine taşıdı.
 İşte o yazı:
 Başbakan Davutoğlu ile MHP lideri Bahçeli arasındaki koalisyon görüşmeleri olumlu bir havada başlıyor.
 Bahçeli, nazik bir şekilde karşıladığı Başbakan'a, “Sayın Cumhurbaşkanımız'dan aldığınız görevden dolayı sizi tebrik ederim" diyor.
 Burada “Cumhurbaşkanımız'dan" ibaresinin altını çizmek istiyorum.
 Önce Başbakan kapsamlı bir değerlendirme yapıyor. Ardından bahçeli 10 dakikalık bir konuşma yapıyor.
 Görüşmede bir de Türk siyasetinde alışık olmadığımız bir tablo yaşanıyor.
 İki lider helalleşiyorlar.
 Başbakan, "Seçim öncesinde sizi incitecek sözler sarf etmiş olabiliriz. Biz hakkımızı helal ediyoruz, siz de helal edin" diyor.
 Bahçeli, "Helal olsun" diye karşılık veriyor.
 AK Parti heyeti CHP'ye kandil simidi ve çikolata ile gitmişti. MHP'ye ne götürdüler diye merak ettim araştırdım. Elleri boş gitmemişler. Gümüş tepsi içinde çikolata gitmiş. Bu arada elleri de boş dönmemişler. Bahçeli, Davutoğlu'na günün anısına bir çini tabak hediye etmiş.
 Hatta Bahçeli bir de fıkra anlatıyor. Çukurova Bölgesi'nde yaygın olarak anlatılan, “Kadirli-Kozanlı" fıkrası. Osmaniyeli olan Bahçeli fıkrayı çok güzel anlatıyor.
 Kadirlililerin Kozanlılara, Kozanlıların Kadirlililere uyarlayarak anlattığı fıkra şöyle:
 “Kozanlı ile yılanı bir torbaya koymuşlar. Kozanlı 'Yılan beni sokacak' diye bağırmış. Yılanı torbadan çıkarmışlar. Yerine Kadirliliyi koymuşlar. Kozanlı yine bağırmış, “Yılana kurban olayım, Kadirlili yılanı sokacak' diye bağırmış"
 Bahçeli bu fıkrayı Başbakan'ın etnik çatışmalar hakkında yaptığı analiz üzerine anlatıyor. Davutoğlu, etnik çatışmaları anlatırken, “Aynı etnik grup arasında da çatışmalar var" deyince Bahçeli yukarıdaki fıkrayı anlatıyor.
 Buraya kadar her şey çok güzel.
 CHP ile görüşmede olduğu gibi MHP ile görüşmede de Cumhurbaşkanı'nın konumu gündeme gelmiyor.
 Bahçeli, 7 Haziran gecesinden itibaren gündeme getirdiği Cumhurbaşkanı'nın anayasal sınırlara çekilmesi ve 17-25 Aralık dosyalarına değinmiyor. İlginçtir bu konuyu en fazla gündemde tutan iki lider Kılıçdaroğlu ile Bahçeli, koalisyon görüşmelerinde Cumhurbaşkanı'yla ilgili konuyu gündeme getirmiyorlar.
 Başlangıç açısından olumlu bir adım. Bunda Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı konusundaki net tavrının etkili olduğunu düşünüyorum.
 Davutoğlu ile Bahçeli arasındaki görüşmeler çözüm sürecine gelince tıkanıyor ve bir türlü ilerleme sağlanamıyor.
 Bahçeli söze, "Çözüm sürecinde gelinen nokta iyi değil" diye başlıyor. "Çözümsüzlük" tanımını kullanmıyor. Ama görüşmelerin seyrini değiştiren bir değerlendirme yapıyor
 “Bunlar bağımsız Kürdistan kurmak istiyorlar. Bu konuda yeminleri var. Siz de çözüm süreci ile buna çanak tutuyorsunuz. Ama bu sizin yönteminiz. Çözüm süreci açısından baktığımızda CHP ile aynı noktadasınız. CHP ile uzlaşma imkânınız daha kolay. Onlarla daha kolay anlaşırsınız. Ekonomi, dış politika vesaire, bunlar çözüm sürecinin yanında tali konular. Ama bizimle engeller var. Biz çözüm sürecinde aynı fotoğrafta olmayız."
 Bahçeli sözlerini bitirince Başbakan önemli bir değerlendirme yapıyor:
 “Çözüm sürecini devletin bekası için yaptık. Biz hassas şeyleri biliyoruz. Büyük güçler bölgeyi dizayn ediyor. Kobani'yi buraya taşımak istiyorlar. Sizin bilmediklerini biliyoruz."
 Başbakan bu vesile ile MİT TIR'ları konusunda da açıklama yapma ihtiyacı hissediyor.
 “Sizi samimiyetle temin ederim ki, MİT TIR'ları Bayır-Bucak Türkmenlerine yardım götürüyordu. Bizim dış politikada önceliğimiz her zaman devletin ali menfaatleri oldu"
 Başbakan'ın açıklamasından sonra Bahçeli tekrar koalisyon konusuna dönüyor. "Bizimle değil, CHP ile koalisyon yapın" diyor. CHP ile kuramazsanız tekrar görüşürüz de demiyor, CHP ile olmazsa erken seçime gidilmesini öneriyor.
 İşte sözleri: “Bizimle değil, CHP ile koalisyon kurmanız yararlı olur. Çünkü bir toplumsal yarılma var. CHP ile koalisyonun sosyal tabanı geniş olur, bu yarılmanın tamiri açısından yararlı olur."
 Görüşmenin başlarında o kadar olumlu bir hava esiyor ki, heyette, “Ortak komisyonu ne zaman kuracağız" beklentisi oluşuyor. Ancak Bahçeli'nin yukarıdaki sözleri üzerine hava bir anda tersine dönüyor. MHP lideri her zaman olduğu gibi bir açık kapı bırakıyor.
 “Biz ülkeyi çaresiz ve sıkıntılı duruma düşürmeyiz. Hele CHP'yi bir deneyin. Yoksa erken seçim olsun. Olmazsa biz ülkeyi çaresiz bırakmayız" diyor.
 Bu sözü nereye koymalı? AK Parti'ye CHP ile kuramazsanız bize gelin mi diyor. Yoksa koalisyon hükümeti kurulamazsa ben AK Parti'nin azınlık hükümeti kurmasının önünü açarım diye güvence mi veriyor. MHP liderinin kafasında bir şey var ama bunu açık etmiyor. İşin ilginci kurmayları da bilmiyor.
 Başbakan bu noktada sözü alıyor ve “Biz samimiyiz, tiyatro oynamaya gelmedik" diyor.
 Başbakan'ın sözleri şöyle: "Erken seçim olsa sizin de CHP'nin de iktidar olamayacağı belli. Tekrar oturacağız. Aynı şeyleri konuşacağız. Ülke zaman kaybedecek. Biz ülke zaman kaybetmesin istiyoruz. Biz samimiyiz tiyatro oynamaya gelmedik"
 Tabii Başbakan'ın sözünü bağlamından koparıp, rest çekiyor anlamında görmemek lazım. Davutoğlu, koalisyon kurmak için ne denli kararlı olduğunu belirtmek için bu cümleyi kullanıyor. Zaten heyettekiler de böyle anlıyor.
 Başbakan sözlerini burada bitirmiyor.
 Bosna'yı, Halep'i anlatıyor. Umudunu Türkiye'ye bağlamış olan Türkmenlerden, Boşnaklardan, diğer topluluklardan söz ediyor.
 “Türkiye'de hükümet kurulamazsa bize umut bağlayan Bosna'dakiler, Halep'tekiler umutsuzluğa kapılır. Güçlü bir hükümet kuralım. Onlar için de umut olur" diyor.
 Buna rağmen Bahçeli, koalisyona girmeme konusundaki tavrını sürdürüyor. Başbakan görüşmelere devam edilmesi konusunda ısrar edince Bahçeli, "Devam edelim de biz size samimiyetle görüşlerimizi açıklıyoruz. Sizin CHP ile hükümet kurmanızı öneriyoruz. Olmazsa erken seçim diyoruz. Buna rağmen devam etmek istiyorsanız devam edelim" karşılığını veriyor.
 MHP Lideri'nin “çözüm fotoğrafına" girmek istemediği, partisini muhalefette konumlandırdığı net bir şekilde ortaya çıkıyor.
 Bunun üzerine Başbakan, “Bizden Sayın Faruk Çelik bu süreci yürütecek isim olacak. Siz de bir isim bildirirseniz, irtibatta olurlar" diyor. Başbakan aynı teklifi CHP'ye yapmıştı. CHP hemen isim bildirdi ama Bahçeli isim konusunu muallakta bırakıyor.
 Görüşme bitmeden Davutoğlu bir kart daha açıyor. Bahçeli'ye dönerek, "Bu süreçte ne zaman arzu ederseniz sizi bilgilendiririm. Takıldığınız bir şey olursa baş başa görüşmeye açığım" diyor.
 CHP ile görüşmelerden sonra sürecin seyrini Bahçeli belirleyecek demiştim.
 MHP lideri kendisini muhalefette konumlandırıp, koalisyon denkleminin dışında tuttu. MHP olmazsa geriye bir tek AK Parti-CHP koalisyonu ya da AK Parti azınlık hükümeti kalıyor. Bahçeli'nin bu tavrı nedeniyle koalisyon seçenekleri azaldı, erken seçim ihtimali güç kazandı.